Aşkın Ömrü Üç yılmış! | Yaşar Tümbaş

BT YAZARLAR- Bu sıcak yaz günlerinde poitika,kriminalite vs gibi ciddi konuları bırakıp biraz da hissi konuları işleyen bir romandan okuduğum ilginç ve bazan da garip fikirleri sizlerle paylaşmak istiyorum bugün.
Elimde günümüz Fransa´sının tanınmış,ilginç,çok yönlü ve biraz da “matrak” hatta “excentrique” yazarlarıdan Frédéric Beigbeder´in 1997 yılında yayınlamış olduğu ve 2011 yılında kendisi tarafından sinemaya da uygulanan romanı ” AŞK ÜÇ YIL SÜRER/ L´AMOUR DURE TROİS ANS” (*) !
Beigbeder annesi asil bir aileden gelen , Paris´in çok elit ve snob muhiti Neuilly semtinde oldukça burjuva bir ortamda yaşamış bir kişi. Üç yaşında iken anne ve babası boşanınca annesi tarafından yetiştirilmiş . Eşinden ayrılmış .”Paris Match,Elle ” gibi ünlü dergilerde edebi eleştiriler ,senaryolar ve romanlar yazmış bir edebiyatçı.İlk romanı ” Mémoires d´un homme dérangé / Kafayı yemiş bir adamın anıları” 1990 yılında yayınlanmış. Bir başka romanı ” BIR FRANSIZIN ROMANI/UN ROMAN FRANCAIS” ile “Renaudot” ödül almış ünlü bir yazar..
Gelelim AŞK ÜÇ YIL SÜRER adlı romana . Romancı yaşadığı oldukça hareketli yaşantısında aşkı kendi süzgecinden çok değişik bir şekilde geçirmiş .
Bir müddet önce okuduğum bu romanında altını çizmiş olduğum cümleleri birlikte okuyalım. Bazı deyimler etrafımızda gördüğümüz yaşantıları teyıt ediyor. Bazıları da biras mübalağalı ! Lütfen yazımı sonuna dek okuyun ki gerçeği tam anlayın.!
Aşk daha ilk başından kaybettiğimiz bir kavgadır !
Bir sineğin ömrü tek gündür. Bir gül üç gün sonra solar. Bir kedi 13 yaşına kadar yaşar. Aşk ise üç yıl sürer ! Önce heyecan ve sevgi, ikinci yıl şefkat, ve üçüncü yıl sıkıntı ! İlk sene “beni terkedersen kendimi öldürürüm!” deriz; ikinci sene ” beni terkedersen üzülürüm ama sonra da alışırım”,üçüncü sene ” beni terkedersen şampanyayı patlatırım” !
Aşkımız çok büyüktü ancak oturduğumuz daire çok küçüktü !
Evlilik , içinde çocuklar gibi can verdiğimiz kocaman bir entrika, cehennemi bir sahtekârlık, örgütlenmiş bir yalandır !
Gerçek olan şu: aşk gül suyunda başlar ,mumbar suyunda biter .
Boşanmak o kadar da hafif bir olay değildir . Bunun o kadar ağır bir olay olduğuna inanacak kadar iğrenç ve safmışız !
Evlilik : tüm yemeklere konulan havyar gibidir: Hayran olduğunuz bir gıdanın hazımsızlığı ve mide bulantısı !
Aşkta en önemli sorun “ne zaman yalan söylemeğe başlayacağınız?” andır !
Aşk üç yıl sürer . Kırk yıldır evli olsanız bile,içinizden bu sözüme hak veriyorsunuzdur . Bu sözü tekrarlamak belki fazla hoş bir şey değil; bir büyünün bozulması veya erotik bir rüya görürken saatın çalması gibi bir şey !
1976 doğumlu bir genç kıza ” 1976 yılı mı ? İyi hatırlarım: kurak bir yaz mevsimi geçirmiştik! ” dediğiniz an ihtiyarlamışsınız demektir.
Poligami ( çok eşlilik) Fransa´da tamamiyle legal bir yaşam şeklidir: yeter ki yalan söylemeyi becerebilesiniz!
Sizi sevmeyen birini sevmek kadar kötü ve zor bir olay yoktur !
Ann ile yaşadığım en güzel anılar evlilk öncesi. Evlilik kriminel bir olay: zira esrarı (gizemi) öldürür ! Hayatınız boyu aramanız gereken kişi size hiçbir zaman ait olmayacak bir kadın olmalı !
Mutlu olmak için güvene,aşık olmak için güvensizliğe ihtiyaç vardır . Mutluluk itimat ister, oysaki aşk şüphe ve kaygı gerektirir.
Karınız arkadaşınız olmağa başladığı an başka bir arkadaşınıza karınız olmasını teklif etmenin zamanı gelmiştir.
Beni seven birini terketmekde haklı mıyım ?
Kişiyi çekici kılan özellikler onun zayıf taraflarıdır !
Birinci evlilikte mükemmelliyet, ikinci evlilikte içtenlik (doğruluk) aranır.
Bir havuzun başında tanıştığınız kadın eğer kuaförden çıkmış saçı bozulmasın diye suya atlamıyorsa, ondan hemen kaçın . Eğer herşeye rağmen suya atılıp gurk gurk ederek yüzerse,siz de atılın ve ona yaklaşın.
Benim ” aşk üç yıl sürer” dememe bakmayın ! Aşk ne kadar sürmesi gerekirse o kadar sürer. Eğer aşkın devamlı olmasını istiyorsanız, can sıkıntısı çekmeği göze almalısınız ! Kafanızı ütülemesini kabul edeceğiniz birini bulmalısınız. Sonsuza dek tutku olmadığına göre, hiç olmazsa sevimli bir can sıkıntısına razı olalım .
Birbirinden nefret eden,birbirinin yanında olmaktan sıkılan, birbirini aldatan, tüm gün surat asan çiftlerin sadece evliliklerini sürdürmek uğruna birarada kaldıklarını görünce, boşanmış olduğum için kendimi mutlu sayıyorum… Hiç olmazsa geçmişte yaşadığım mutlu anları zevkle yadederim.
Mutluluğa yaklaştığın anı yakalamışken mutsuz yaşamağa devam etmek kriminel bir davranıştır !
En sonunda şunu öğrendim hayattan: MUTLU olmak için mutsuz bir yaşam geçirmiş olmak gerekiyor. Sancı çekmeyi öğrenmeden mutluluk kolay değil. “Üç yıl süren aşk” dağlara tırmanmadan, zorlukları aşmadan, gökten pişmiş olarak düşen kolay bir aşktır . Hesabı sonra ödememek için ikimiz de aşkın tutarını bilmeli ve de önceden ödeme yapmalıyız. Mutluluğa hazır değiliz çünkü mutsuzluğu yaşamağa hazırlanmadık.
Ümit ederim bu romanın biraz aldatıcı başlığı sizi kızdırmamıştır : gayet tabi aşk sadece üç yıl sürmez; yanılmışım !
(*) ” l´Amour dure trois ans”, roman, Fransız Grasset ve Folio yayınları
Bu roman Türkçe´ye de çevrilmiş ancak ben Franzısca aslından okudum.

Leave a Reply

Your email address will not be published.