Biliyorsunuz daha önce “ayakkabı terörü” vardı…
Camiye ayakkabı ile girmek suretiyle…
“Sidik terörü” vardı…
Bacımızın üzerine işemek suretiyle…
“Tencere terörü” vardı…
Balkonda tencere çalmak suretiyle…
Terörist bir defasında “otel” şeklindeydi, gazdan kaçanları içeri almak suretiyle…
Bu da “Cübbe terörü”dür…
Avukat cübbesi şeklinde adliyeye girmek suretiyle…
*
Uzun namlulu silahlarla karakolu taramak suretiyle… Yolu kesip mühendisleri dağa kaçırmak suretiyle… Kaymakamlığı yakmak suretiyle…
Askeri kurşunlamak suretiyle…
Çocukları, kadınları öldürmek suretiyle olanlar “terörist” değil…
Onlar anayasa profesörü, anayasayı birlikte yapmak suretiyle…
Hukuk adamı avukatın cübbesi “terörist” oldu…
Ben size söyleyeyim; cübbenin yanında avukat çantası vardı, suç ortağıdır…
*
Teröre kurban edilen cumhuriyet savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın eşini
ve çocuklarını görünce içimiz daha çok yandı…
Çünkü hepimiz biliyoruz ki savcıyı öldürenler, sadece odadaki iki terörist değildi…
*
Bak şimdi “soru işareti terörü” geliyor dilimin ucuna…
Soru sormak suretiyle:
Baskını başlatan o silah sesleri üç kişinin bulunduğu odadan nasıl geldi?.. Savcının eli bağlı olduğuna göre, teröristler birbirlerine mi sıktılar?..
*
DHKP-C örgüt evlerine dün baskın yapıldı, otuz kişi gözaltına alındı…
Madem adreslerini biliyordunuz, iki gün öncesine kadar ne beklendi?..
*
Daha önce Soma’da ölmüş işçilere oksijen maskesi takarak, sanki kurtarılmışlar gibi yapma geleneğinden biliriz…
Bu kez kadın doktor “Geldiğinde yaşamıyordu” derken, o “ameliyata alındı” neyin nesiydi?..
Maskelenmek istenen ne?..
*
O beş kurşun nasıl oldu?..
Teröristler duvarı yıkıp, kapıyı kırıp gelen bir manga polisi bırakıp, öldürdükleri savcıya mı ateş ettiler?..
*
Sonuçta…
Soruları çalan, bankasını soyan, askerine kumpas kuran, IŞİD canilerine silah gönderen, PKK ile sevişen, emanetleri çalan, durmadan insanları aldatanlara kimse güvenmiyor…
Her söz yalan…
Her eylemde bir oyun…
*
İnşallah gidersiniz…
Arkanıza bakmamak suretiyle…
SÖZCÜ