Bilinçdışı süreçler…

ilk- ilişki-1Karısının her isteğini yapmaya çalışan erkekler vardır. Çevrenizde böyle davranan erkekler de olabilir, gözlemlemişsinizdir. Bu erkekler sürekli olarak eşini memnun etmeye çalışır. Kendilerini dünyanın en düşünceli erkeği olarak da görebilirsiniz.
Aslında bu gördüğünüz resmin arka planında anneyi memnun etmeye çalışan bir erkek çocuğu vardır. Kendi annesiyle de benzer bir ilişkisi olan erkek çocuğun, şimdilerde benzer bir rolü karısıyla oynadığı görülür.
Fiziksel bir problemi olmadığı halde cinsel işlev bozukluğu problemi yaşayan erkeklerin bu sorunu hissetmelerinde anneleriyle aralarındaki güçlü bağın etkisi vardır. Anne ve oğul arasındaki güçlü bağ bilinçli olarak değil, bilinçdışı süreçlerde yaşanmaktadır.
Kişilik gelişiminin 3-5 yaş dönemi Freud tarafından fallik dönem olarak adlandırılır. Freud, bu yaş döneminde erkek çocuğun annesine karşı duyduğu aşk nedeniyle babası tarafından cezalandırılıp kısırlaştırılacağı korkusu sonucu yaşanan karmaşaya Oedipus kompleksi adını vermiştir. Erkek çocuk, cezalandırılma (iğdiş) korkusuyla annesinden vazgeçmek zorunda kalır; bu vazgeçiş sırasında cinsel dürtülerini yoğun bir şekilde bastırarak gizlilik evresine girer. Annnesine olan ilgisi de erotik olmayan sevgiye dönüşür. Erkek çocuk annesinin gözdesi olmaktan vazgeçip baba ile özdeşleşir.
Eğer anne evliliğindeki hesaplaşmalar nedeniyle, Oedipal dönemde bu durumu babaya karşı kullanırsa ve erkek çocuğu ile bağımlı bir ilişki sürdürürse o zaman anne-oğul arasında yukarıda sözünü ettiğimiz suçluluk duygularının egemen olduğu bir ilişkiyi gözlemleriz. Çünkü anne bu durumda kaşıkla verdiğini sapıyla çıkartmaya çalışacağından, oğlu hem babaya karşı duyduğu suçluluktan hem de anneyi memnun edip etmemenin verdiği suçluluktan dolayı daha sonraki ilişkilerinde de ağır bedeller ödeyecektir.
Erkeğin en büyük gelişimsel görevlerinden biri öz annesiyle bağını sağlıklı bir biçimde koparabilmektir. Kendinden fedakarlık etmek pahasına eşini memnun etmeye çalışan erkek henüz evden ayrılamamıştır. Onlar hala anne-oğul ilişkisine bağlıdırlar ve kendi ruhlarıyla ilişki kuramamaktadırlar.
Bir erkek ne zaman iyi bir çocuk olmaya zorlansa, hala anne kompleksinin gücünü telafi etmeye çalışıyordur.
Erkek çocukluğunda yaşadığı dişinin yani annesinin gücüne ilişkin deneyimin etkisiyle hareket eder. Kendini savunmak için dıştaki Ötekine (anne-eş) hükmetmeye ya da rahatlatmaya çalışır. Anneye bağımlı bu erkek korkunun denetimindedir; gidemediği için, psikolojik olarak annesinin yanından asla ayrılamadığı için korkmaktadır!
Böyle erkek en çok annesini memnun etmek ve güçsüz babasının yerine onun sevgisini kazanmak için başarılı olur. Erkek en başarılı olduğu anlarda; mezuniyet, ödül alma, terfi veya bir iş başardığında annesinin gözü üzerindedir ve o annesinin gözüne girme, gözdesi olma isteğine her zaman yenik düşmektedir. Zaten böyle durumlarda neredeyse tüm başarılar anneye ithaf edilir.
Nasıl olması gerekir?
Erkek ise anne kompleksinin etkilerinin bilincine varmadığı sürece, sorunlu ilişkilerin acısını çekecektir. Istırabı ve öfkesi kendi ruhunu yıpratmak pahasına içselleşecek ya da başkalarına yansıyacaktır, örneğin annesinin bitmek bilmeyen taleplerine karşı gelemeyen erkek öfkesini karısına yansıtacaktır.
Erkek içinde taşıdığı geçmişin ağlarının bilincine varmadığı sürece büyüyemeyecektir. İçindeki muhtaç çocuk ve annesinin onu tamamen etkisine almasından ya da terk etmesinden duyduğu korku şimdi aktif haldedir.
Erkeklerin evden(anneden) ayrılıp bilinmeyene doğru gitmeyi göze almaları gerekmektedir.

Leave a Reply

Your email address will not be published.