Beste Serim Erbak-Altınapa Baraj Gölü- Konya- Çumra Obruk Gölü – Sultanhan-Aksaray-Ortahisar

Altınapa Baraj Gölü- Konya- Çumra Obruk Gölü – Sultanhan-Aksaray-Ortahisar
26 Ağustos sabahı 10.30’da Beyşehir’den Konya’ya hareket ettik. Yol harika. Zaman zaman yol yapım çalışmaları dolayısıyla iki şerit tek şeride düşüyor. Bu da biraz sıkıntı yaratıyor. Yörenin su kaynakları fazla olduğundan yol boyunca kuyular görüyoruz. Ama bu kuyular bizim bildiğimiz gibi değil. Çok uzun bir sopanın ucunda bir kova bulunuyor. İlginç. Altınapa Baraj Gölü’nden geçiyoruz. Meram Çayı üzerinde. Sulama ve içme suyu sağlamak amacıyla kurulmuş. Ne yazık ki çevresi çok pis. Her taraf plastik şişe, kâğıt, naylon atıklarıyla dolu. Üzüldüm. Bir de yapılanları koruyabilsek. Yolda tarihi kervansaraylardan geçiyoruz. Bazıları restoran olarak kullanılıyor.

Konya’ya geliyoruz. Daha önce Konya’yı gezmiştik ama bir kez daha Mevlana Türbesi’ne gidiyoruz. Fazlasıyla ziyaretçi var. Böyle yerlerde insan sessiz ve sakin kalmak istiyor ama ne mümkün. Bir insan güruhu ile ilerliyorsunuz. Mevlana’nın kabrinde bir saniye bile duramadık.
Mevlana’nın mezarının önünde babasının sandukası dikey durmakta. Nedeni ise babasının ona olan büyük saygısı. Burası aslında bir dergâh. Mevlana’nın kabrinin bulunduğu Yeşil Türbe’nin dışarıdan çok güzel bir görünümü var. Bu dergâha hizmet vermiş erenlerin mezarları da burada. İnce Minareli Medreseyi ziyaret ediyoruz. Ana yol üzerinde Alaeddin Camii, yakınında bir saray kalıntısı ve Karatay Medresesini gördük. Çıkışta yolları bir hayli karıştırmış olsak ta sonunda doğru yolu bulabildik. Konya’dan yaklaşık 65 km. sonra bu seyahatte Eflatunpınar’dan sonra bana en ilginç gelen ikinci yere ulaştık. Çumra Obruk Gölü. Burası tektonik bir göl. Gölün oluşumu hakkında bir takım söylentiler var. Kimileri buraya göktaşı düştüğüne, kimileri de arazinin çökerek bu gölün oluştuğuna inanıyor. Derinliği 75 metreyi buluyormuş. Gölün dibindeki bir kaynak sürekli su sağlıyor. Ürkütücü ve bir o kadar da güzel. Burada bir de kervansaray var. Orada da restorasyon çalışmalarına başlanmış. Tarih buralarda canlanıyor.

Yarım saatlik bir yoldan sonra Sultan Han’a geliyoruz. Bir Selçuklu kervansarayı. Selçuklu Sultanı Alaattin Keykubat tarafından XIII. yüzyılda yaptırılmış. Selçuklu döneminden kalma en büyük ve en iyi korunmuş kervansaraymış. Eskiden kervanlar günde 40 kilometreye yakın yol alabilirlermiş. Bu nedenle Sultan Han Aksaray’a bir gün, Konya’ya iki günlük mesafede yaptırılmış. Kervansarayın bir kışlık bir de yazlık bölümü bulunuyor. Özellikle kışlık bölümün tavan yüksekliği oldukça fazla. Kervansaraylar tarihin ilk otelleri olarak kabul edilmekte. Burada geceleri yakılan ateşin başında toplananlara masal anlatanlar tarihin bilinen en eski animatörleri sayılmaktaymış. Burada bir rehber ile karşılaşıyoruz. Sohbet koyulaşınca o da geziyi çok sevdiğini hatta kendisinin de keyifkurdu diye bir sitesi olduğundan söz ediyor. Mansur Karakoç. Kim bilir belki bir gün başka bir yerde yine karşılaşırız.

Yavaş yavaş hava kararıyor .”Bal Küpü “şeker fabrikasından geçiyoruz. Aksaray’a yaklaşırken uzaktan Erciyes’ten sonra Orta Anadolu’nun ikinci yüksek dağı olan eski volkan Hasan Dağı gözükmekte. Aksaray’dan sonra Nevşehir’e az bir mesafe kala Türkiye’nin en çok kabak yetiştirilen bölgesine varıyoruz. Oradan da gece konaklayacağımız Ortahisar Burcu Kaya Otel.