Erhan Yurdayüksel: Cumhuriyet Sevdası…

Vazgeçemediklerimiz

Değerlerimiz

Sahip çıkamadıklarımız

Kimileri değerlerimize lafla sahip çıktıklarını sanırken;

Kimileri de günü birlik çıkarları uğruna, demokrasi safsatalarıyla milleti uyutmakta.

Ya canımız pahasına korumak zorunda olduğumuz Cumhuriyetimiz?

Yıllar önce 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı´nı İstanbul´da kutladığım o günü hiç unutamıyorum.

İlkokul ikinci sınıfa gidiyordum.

Babam bir bankanın müdürüydü ve genel müdürlüklerinde yapılacak toplantıya katılmak için İstanbul´a gidecekti.

Tutturdum beni de götür diye. Okulumdan izin alındı ve babamla birlikte İstanbul´a ben de gittim.

İstanbul´a indiğimizde yer gök bayraklarla donatılmıştı.

İstanbul´da yaşayan ailemizin büyüğü, halası vardı.

Annem tarafından akrabamız olmasına rağmen hepimizin, bütün ailenin halasıydı kendisi.

Babamın toplantısı ertesi gün olması nedeniyle arkadaşlarıyla buluşacağı için beni doğru Emirgan´a Halamızın evine götürdü.

Evinin penceresinden boğazın muhteşem görüntüsünü seyrederken içilen çaylar eşliğinde, halamız; Cumhuriyetimizin kuruluşunu, Türkiye´nin nasıl yeniden inşa edildiğini, Anadolu´nun dört bir yanında sürdürülen kalkınma seferberliğinden, emek verdiği Kız köprüsü, Anıtkabir gibi projelerden sevinçle, heyecanla bahsetti.

Cumhuriyet Bayramı´nda ülke değerlerimizin birinden, Türkiye´nin ilk kadın inşaat mühendisi olan Halamız Sabiha Güreyman´dan dinlemiştim cumhuriyetin önemini, O çoşkulu anlatımı ve babamın sohbet arasında söylediği vurgulayıcı sözleri,İstanbul´da yaşadığım bayram coşkusunu aradan yıllar geçse de hiç unutmadım.

Her 29 Ekim´de Cumhuriyet Bayramı´nın çoşkusunu bana anlatan; Kendine en yakını tarafından yapılanı içine sindiremeyip kalbine yenik düşen babamı düşünürken,

Ömrünün son günlerini yakınlarıyla huzur içinde geçirmek isteğiyle çok sevdiği İstanbul´u bırakıp İzmir´e giden, sonra da sahip olduğu maddi değerleri elinden alınarak, ışıklığa bakan karanlık odasında ömrünün son günlerini geçirmek zorunda kalan halamıza sahip çıkamamanın çaresizliğini yaşarım…

Ankara´ya gittiğimde Atamı ziyaret eder,silah arkadaşlarıyla birlikte değerli devlet adamlarımıza dualarımı eksik etmem hiç.

Fakat Anıtkabir´i gezerken yapımında emeği geçenlerin listesine baktığımda gözlerim projede yer alan, Türkiye´nin ilk kadın mühendisi Sabiha Güreyman´ın adını arar hep.

Cumhuriyetimiz, Yüce Atamızın ve nice adsız kahramanlarının eseridir.

Bu yüce esere lafla sahip çıkılmayacağının bilinciyle,
Her şeyden once kendi değerlerimize sahip çıktığımız sürece,
´Bana dokunmayan yılan çok yaşasın´ ya da, ´Sana ne?´ Kavramlarından uzaklaşabilirsek ancak o zaman değerlerimizi gelecek kuşaklara miras bırakabiliriz.

Şerefli bir yaşamın bedeli, her ne olursa olsun ödenir.

Küçük oyunlar, küçük oyuncularındır.

Onlar, okyanusta boğulmanın adabını bilemezler!..

Cumhuriyet erdemdir.

Ülkemizin doğum gününü kutlamak,

Bu günü hakkınca yaşamak bize yakışandır.

Olması gerekendir…

Ülkemiz için Şehit olanları, Gazilerimizi, Cumhuriyet değerlerimiz için emeği geçenlere rahmet ve şükran borcuyla anarken, anılarımda yaşattığım değerlere sahip çıkamamanın hüznüyle, 29 Ekim´leri buruk bir sevinçle kutlarım…

* Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun…

Erhan Yurdayüksel

29 Ekim 2010 tarihli yazısı