Kısa süre önce Hollanda´daki DSB Bank ile ilgili konuyu dile getirmiştim. Son dönemlerini ödeme güçlüğüyle geçiren bu bankanın yönetimi onbeş gün kadar önce kayyuma devredilmişti.

DSB Bank´ın kurtarılmasıyla ilgili her yola başvuruldu. Hollanda Hükümeti ve Merkez bankası DSB Bank´a destek vermeyeceklerini kesin olarak açıkladı. Bunun üzerine Amsterdam Mahkemesi de DSB Bank´ın iflas ettiğini bildirdi.

Az Alkmaar Futbol Kulübü´nün de ana sponsoru olan DSB Bank´ın yaklaşık 400 bin civarında portföyünde müşterisi bulunmakta. Bu bankadaki tasarruf sahiplerinin 100 bin avroya kadar olan alacakları Hollanda Hükümeti´nin küresel krizle birlikte aldığı önlemlerde yer alan ´Tasarruf sahiplerine koruma´ kararı nedeniyle ödeme garantisi içinde yer almaktadır.

Kimsede dipsiz kuyuya atacak taş kalmadı!..
Küresel krizin yaşattığı ekonomik deprem sonucunda ne hükümetler ne de kurumlar büyük zararları karşılayacak durumda değiller.

Devlerin başında yer alan İngiltere Hükümeti´nin yetkilileri, Manş Tüneli´nin gelirini ve bazı maden şirketlerindeki hisselerini, hatta öğrenci kredi fonlarının gelirlerini elden çıkararak bütçe açıklarını kapatmanın yollarını aramaktalar.

Günümüzde yaşanmakta olan bu küresel krizden kısa vadeli çözümlerle çıkmaya çalışmak demek dipsiz kuyuya taş atmaktan başka hiç bir işe yaramadığı gibi kısa vadeli çözümlerle de ambarlar dolmaz.

Bu tür çözümler belki günü kurtarabilir.

Ya sonrası ?

Küresel ekonomide birleşme zorunluluğu!

Küresel ekonomik krizden etkilenen ülkelere bakıldığında her birinin diğerleriyle ekonomik anlamda iç içe olduklarını görürüz.

Bu nedenle başta çıkarları doğrultusunda, bu ülkeler ekonomik konularda kendi aralarında ve ortak noktalarda birleşmek zorundadır.

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde kobiler başta olmak üzere küçük, büyük tüm kuruluşların kendi ülkelerinde ve uluslararası alanda yer alan kuruluşlarla iş birliğine gitmeleri ve rekabet ortamının gerektirdiği şartlar doğrultusunda güçlerini birleştirmeleri güvenli, sağlam zemine oturtulması gereken küresel ekonominin yarınları için kaçınılmazdır.

Erhan Yurdayüksel

22 Ekim 2009