Erhan Yurdayüksel: Hizmet mi? Donkişotluk mu?

Önceki gün Brüksel´de Avrupa Komisyonunda görevli bir yetkiliyle toplantımız vardı.

Türkiye´de 2007 senesinin üçüncü ayında faliyetlerini son vermek zorunda kaldığımız ve AB fonlarıyla ilgili finans market projesini yürütmekte olan şirketlerle birlikte uygulanması düşünülen projelerin durdurulduğu konusu gündeme geldi.

1994 yılından 2007 yılına kadar geçen süre kaleme alınsa sayısız kitaplar yazılır.

1994 yılında Gümrük Birliği ve AB fonlarıyla ilgili ilk işe Türkiye´nin atıl kapasite tespitini yapmakla başladık.

Karşımıza çoğu aile şirketlerinden oluşan işletmeler çıktı. Bu şirketlerin bir çoğundaki yönetim zafiyetleri dikkatimizi çekti.

Piyasadaki istikrarsızlığın önemli nedenlerinden biri de şirketlerdeki yönetimlerin kalitesizliğiydi.

Ülkemizdeki atıl kapasite tespitlerimizin yanı sıra şirketlerdeki kalitesiz yönetimler konularıyla da ilgili bazı girişimlerde bulunduk.

Bankalar ve finans kurumlarıyla yaptığımız görüşmelerde de yetkililerin şikeyeti iyi yönetilemeyen şirketlerle ilgiliydi.

Eldeki bu imkanlarla ülkemiz Gümrük Birliğine girmiş ve aynı dönemde büyük bir ekonomik krizde yaşamaya başlamıştı.

TİCARİ İŞLETMELERDE GÜMRÜK BİRLİĞİ BİLİNCİ YOKTU

Bizim ülkemizdeki şirketlerle ilgili yaptığımız araştırmalarda bu şirketlerin çoğunun Gümrük birliğiyle ilgili bilgilerinin olmadığını gördük.

İlgili kurumlara ticari işletmelerin bu konularda bilinçlendirilmesi gerektiği hususunda görüşlerimizi bildirdik.

Özel sektör olarak üstlendiğimiz misyonu hiçbir yerden destek almaksızın tamamen ülkemiz yararına iş yapmanın huzuru içinde karşı karşıya kaldığımız risklerin ne kadar büyük olduğunun bilinciyle şirket olarak maddi manevi her şeyimizi ortaya koyduk.

Diğer yandan bu çalışmalarımızda şirket profillerini yakından inceleyebilmek ve masraflarımızı karşılayabilmek amacıyla bankalara ekspertiz, araştırma ve istihbarat hizmetleri vermeye başladık.

Odalarla, sivil toplum örgütleri ve bakanlıklarla yaptığımız görüşmelerde uzun süre hiçbir yerden destek alamamanın sıkıntısını yaşadık.

Bize yaşatılan bu sıkıntılar doğru değildi fakat biz yılmadan yolumuza devam ettik.

TİCARİ İŞLETMELERDE KÖTÜ NİYETLİ İŞLETMECİLER

Uzun dönem verilen mücadelelerin sonunda o dönemde odalardan gelen bir bakanımızın olmasına sevindik.

Çünkü bakanımız odaların içinden gelmiş ve AB konularını bilen biriydi.

Hemen bakanlıkla temas kurduk.

Bakanlıktaki yetkililer odalar ve sivil toplum örgütlerinin yetkililerini esnaf birliklerinin yetkilileriyle bir toplantı düzenlediler.

İlk defa AB konularıyla ilgili bu tür ciddi bir toplantıda yetkililere sunum yapma imkanını bulmuş olmanın sevinciyle katılımcılarla görüşmelerimizi yaptık.

Bankalara ve bazı kurumlara yurt dışından temin edilecek fonlarla ilgili çalışmalara başladık.

Bu arada finans market modelini oluşturup tamamen kendi imkanlarımızla İstanbul´da fiziki mekanı yaptırdık.

Finans market modeli Türkiye´deki bankaların, finans kurumlarının ve AB fonlarıyla ilgili hazırlanacak projelerde görev alacak kuruluşlar, gözetmenler, dağıtımcılardan oluşan yetkililerin bir arada bulunacağı bu marketi hazır hale getirdik ve faaliyete geçirdik.

Bu arada bakanlık yetkililerinden bize gelen yazıda ´Türkiye genelindeki Odalar ve STK´larla bizlerin görüşüp tekrar projeyi anlatmamız gerektiği´ yönündeydi.

Bu gelen yazı sadece zaman kaybı olacak ve ülkemizin bu zaman kaybına tahammülü yoktu.

Fakat elimizden birşey gelmediği için yazıda belirtileni yaptık.

Tek tek kuruluşları dolaşmaya başladık.

Projeyi yanlış algılayan bazı gruplar kötü niyetli işletmecileri üzerimize salarak işimizi sabote etmeye başladılar.

Piyasada ne kadar kredisi tükenmiş şirket varsa akıl almaz taleplerle karşımıza çıktı.

Ancak bu işletmecilere mümkün olduğunca uzak durmaya çalışırken bunlardan beklentilerimizin tam tersi ve kötü niyetli yaklaşımlar gördük.

Projeyi anlatmak için gittiğimiz Odalarda ve Sivil toplum örgütlerinde umduğumuz heyecanı ve ilgiyi göremedik.

Bakanlığın da finans market projesine sahip çıkmaması ve karşılaştığımız olumsuzluklar projenin askıya alınmasına sebep olmuştur.

Ülkemizde bugüne kadar benzeri olmayan ve diğer AB ülkeleri içinde model teşkil edecek finans market projesi ülkesine hizmet vermek için mücadele verenlerin projesi olarak 2007 senesinin üçüncü ayında tozlu raflarda yerini aldı.

AB FONLARINDAN BU GÜNE KADAR KULLANILANLAR

Gümrük birliğinin ülkemize maliyeti ve diğer AB ülkelerinin kullandığı AB fonlarına karşı Türkiye’nin AB´den bugüne kadar kullandığı fonların tutarı açıkça kamuoyunun bilgisine sunulmalı.

Neden hakettiğimiz fonları kullanamıyoruz?!.

Bu konularda da gereken açıklamalar yetkililerimiz tarafından yapılmalı.

AB ile ilgili kamuoyu her yönüyle bilinçlendirilmeli.

ÜLKEMİZ İÇİN VERİLEN HİZMETLER DON KİŞOTLUK MU?

Asla ülke menfaatleri için verilen hizmetler Don Kişot´luk değildir.

Ama AB ile ilgili konularda olduğu gibi bazı hizmetler vardır ki bu hizmetleri başta Devlet olmak üzere, odalar,sivil toplum örgütleri, birlikler meslek kuruluşları v.b kuruluşlar desteklemek zorundadır.

Kamuoyu desteğini de arkasına alan bu hizmet veren şirket veya şirketler kısa sürede ülkemizin AB yolunda çok mesafe almasını sağlayacaktır.

Erhan Yurdayüksel

11.08.2009