IMF, Türkiye dengesizliklerle zayıflıyor

IMF, Türkiye’nin 2001 krizi sonrasında elde ettiği zor kazanılmış esnekliğin, son dönemde büyümede yaşanan dengesizliklerle zayıfladığını bildirdi.
IMF’nin yayınladığı 4. Madde Konsültasyonu raporunda, “Kısa vadede, saydam bir para politikası çerçevesinde tek haneli politika faizini yükseltmek, sermaye çıkışı riskini sınırlayacak ve bundan dolayı da yumuşak inişin başarılmasına yardımcı olacaktır” denildi.
IMF’nin, “Türkiye: 2011 IV. Madde Konsültasyonu-Uzman Raporu; Uzman Ekleri, İcra Direktörleri Kurulu Görüşmeleri Hakkında Kamu Bilgi Uyarısı ve Türkiye’den Sorumlu İcra Dikrektörü Açıklaması” raporu yayımlandı.
IMF heyetinin Türkiye temasları sonucu hazırlanan 177 sayfalık raporun “Ana Konular” bölümünde, 2008-2009 küresel krizinden sonraki dinamik toparlanmanın üretimi kriz öncesi düzeylerin oldukça üzerine çıkardığı belirtildi. Raporda, “Ancak, gevşek makroekonomik politikalar ve rekabet gücündeki büyük eksiklik krediyle finanse edilen ve ithalata yoğunlaşan bir iç talebe yol açtı. Cari işlemler açığı hızla yükseldi, büyük ölçüde kısa vadeli borçlanmayla ve diğer oynaklık gösteren akışlarla fonlandı. Türkiye’nin, 2000-2001 finansal krizini izleyen dönemde oluşturulan zor kazanılmış esnekliği, son dönemdeki dengesiz büyümeyle zayıflamıştır” denildi.
ZORLUKLAR VE SORU İŞARETLERİ
Raporda, düşük tasarruf düzeyi bulunan Türkiye’de ekonominin ithalatı finanse edecek sermaye akışlarına güvendiği belirtilirken karşı karşıya bulunduğu zorluklar şöyle sayıldı:
“Akışlar fazla olduğunda büyüme güçlü; akışlar tersine döndüğünde, ekonomi Türkiye’yi ani yükseliş ve düşüş döngülerine maruz bırakıp daralıyor. 2009 ortalarından bu yana sermaye akışları, bol kazanç arayan küresel likidite, Türkiye’deki sağlıklı bilançolar ve Türk politika üretenlerin küresel krize hızlı karşılıklarının da içinde bulunduğu olumlu itme ve çekme faktörlerine dayanarak yoğunlaştı. Risklerin artmasıyla yumuşak inişi sağlamak için ne yapılabilir? Hangi politikalar gelecekteki bir ani yükseliş düşüş döngüsünün etkilerini azaltabilir?”
POLİTİKALAR
IMF raporunda yetkililerin ana mali dengenin iyileştirilmesi ve kredilerin sınırlandırılmasını öngören önlemlere güvendikleri belirtilirken şu ifadeler yer aldı:
“Fakat önlemlerin merkezini, oldukça kısa vadeli akışları caydırmayı, kredilerde ılımlı artışı ve son dönemde üretimi, döviz kurunu ve enflasyondaki oynaklığı yönetmeyi amaçlayan alışılmamış bir para politikası çerçevesi oluşturdu. Potansiyel olarak birbiriyle çelişen hedef seti ve etkinliğine ilişkin net kanıt yokluğuyla uzmanlar, mali, ihtiyati ve yapısal politikalar atıl kalırken para politikasının aşırı yüklü olduğunu değerlendirdi. Uzmanlar; enflasyon ve faiz oranlarını diğer yükselen piyasalarla aynı düzeyde tutan bir para politikası için, alışılagelmiş enflasyon hedeflemesi, rekabet kaybının sınırlanması ve kısa vadeli carry-trade akışı çekiciliğinin azaltılmasıyla birlikte, sistemik riski hafifleten finansal politikalar ve daha sıkı bir yapısal mali pozisyonu savundu. Kısa vadede, saydam bir para politikası çerçevesinde tek haneli politika faizini yükseltmek, sermaye çıkışı riskini sınırlayacak ve bundan dolayı da yumuşak inişin başarılmasına yardımcı olacaktır.”

Leave a Reply

Your email address will not be published.