Yeşil alanlar yapılaşmaya açılır mı?

Yanan yeşil alanlar yapılaşmaya açılır mı?

Antalya’nın Kaş ilçesinde yanan yeşil alan akıllara ‘yapılaşmaya mı açılacak?’ sorularını getirdi. Uzmanlar, “doğal park” olan bu alanın yansa bile yapılaşmaya açılmasının zor olduğu görüşünde.

Kaş’ın Çukurbağ Yarımadası’ndaki yeşil alanda geçen hafta yangın çıktı. Gece saat 01.00 sularında henüz nereden geldiği belirlenemeyen kıvılcımın neden olduğu yangın beş saatte söndürüldü. Ancak sosyal medyadaki yansıması günler geçmesine rağmen devam ediyor. Yangın nedeniyle çok sayıda iddia dillendiriliyor. En çarpıcı iddia ise yakılan yere villaların yapılacak olması. Çünkü yarımadanın neredeyse tamamı yıllar içinde villalarla dolmuş durumda.

Kaş son yılların en gözde turizm beldelerinden biri. Torosların gölgesindeki sarp kayalıklar üzerinde yükselen Kaş’ta yeni yapı için geniş arazi bulmak zor. Uygun yerlerin çoğu ya otel ya da havuzlu villa. Bu nedenle her metrekaresi değerli. Kalan son yeşil alanların da yapılaşma baskısıyla karşı karşıya olduğu bilinen bir gerçek.

Kaş’ta yangın haberi çıkınca herkesin aklına bu alanda yapılaşma olup olmayacağı geldi. Ancak yanan bir yeri betonlaştırmak öyle sanıldığı kadar kolay değil. Hele bu alan orman vasfında ise imkânsıza yakın. Anayasa’nın yanan orman alanları ile ilgili 169’uncu maddesi bunun en net kanıtı.

Yangının ardından Kaş Orman İşletme Müdürlüğü’nün hazırladığı raporda yanan 25 dönümlük arazinin orman vasfında olmadığı belirtiliyor.

Kaş’ta yanan alanın durumu şöyle: Burası özel bir arazi. Ankara Gazeteciler Cemiyeti’ne kayıtlı tapulu bir alan. Cemiyete ait arazilerin 70 yıllık uzun bir hikâyesi var. Burada daha önce inşa ettiği villaları bulunuyor. Cemiyetin bu arazileri mevcut imar planlarında değişiklik yaparak yapılaştırmaya açtırmasıyla ilgili girişimler var. Cemiyet daha önce belediyeye başvurdu. Ancak girişimler sonuçsuz kaldı.

Kaş Belediye Başkanı Mutlu Ulutaş’ın yaptığı açıklamalara göre, yanan arazinin bulunduğu alan mevcut imar planında “doğal park” olarak geçiyor.

Doğal parkların yapılaşmaya açılması konusunda yetki Çevre ve Şehircilik Bakanlığında. Ulutaş, “Burası muz cumhuriyeti değil” diyerek alanın yapılaşmaya açılmasının kolay olmadığına işaret ediyor.

Ulutaş, “Kanunlar var. Özel arazi. Ancak 3’üncü derece doğal sit alanı burası. Bir yapı yapılacaksa izin almak gerekir. Yetki, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda. Bize sorarlarsa biz kesinlikle yeşil alan olarak kalması gerektiğini her zaman söylüyoruz ve söyleyeceğiz” diyor.

Sabotaj olması mümkün değil

32 yıldır Kaş’ta yaşayan ve doğa turizmi ile uğraşan Ufuk Güven, bir sabotaj olacağını aklının ucundan bile geçirmiyor:

“O gece çok fazla rüzgâr vardı. Sabaha karşı terse döndü. Yoksa villalar yanmaya başlardı. Öyle bir havada bunun kasıtlı olması mümkün değil. Rüzgâr dönmese tüm Çukurbağ Yarımadası yanabilirdi.”

Güven, sosyal medyada konuşulduğu gibi Kaş’da buranın yakılarak imara açılacağı ile iddiaların konuşulmadığını da belirterek, “Ben de bir insan hatası ile ama doğal kaynaklı bir yangın olduğunu düşünüyorum” diyor.

Türkiye’de yeşil ve ormanlık alanlar ne zaman yansa benzer iddialar ortaya atılıyor.

En son Trabzon Sürmene’de 2017 Şubat’ta 50 hektarlık orman arazisi yanmış, yanan yerin Katar Emiri’ne verileceği iddia edilmiş, yangının bir sabotaj olup olmadığı ise uzun süre Türkiye gündemini meşgul etmişti.

Türkiye’nin en önemli turizm beldelerinden Adrasan’da 2016’da çıkan bir yangın sırasında yine benzer iddialar ortaya atılmış, deniz manzaraları yanan ormanlık alanın birkaç gruba “peşkeş çekileceği” ileri sürülmüştü.

Bugün ne Trabzon’daki yanan alan Katar Emiri’ne verildi ne de Adrasan’ın deniz gören yamaçlarına yeni bir otel yapıldı. Her iki yerde de doğa yeniden canlandı. Kül olan yerler yeniden yeşillendi.

Bu konuda tek örnek Pina

Yanan alanların yapılaşmaya açılacağı iddialarına ilişkin DW Türkçe’ye konuşan Cerrahpaşa Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay, bu tarz bir yangın meydana geldiğinde en çok hatırlanan olayın Bodrum Pina Yarımadası’ndaki durum olduğunu belirterek, o dönem yaşananları şöyle anlattı:

“Orada yangın çıktı. Sonra otel yapıldı. Doğru ancak işin gerçeği şuydu: Yanan o yarımada üzerindeki alana 1990’ların başında otel izni verildi. Otel burada inşaat için çalışmalara başlamak üzereyken yangın oldu. Ormanlık alan yandı. Sonrasında ‘bu alanı otele verelim mi vermeyelim mi’ diye tartışma yaşandı. Otel için izin verildi.”

Bunun, bir orman alanının yangın sonrası otel yapımına verilmesinin tek örneği olduğunu söyleyen Tolunay, mahkemeye gitseler kazanılmış hakkı ellerinden almayacaklarını düşündükleri için o dönem bunu yaptılar. Yansa da yanmasa da zaten otel olacaktı” diyor.

Prof. Tolunay, 30 yıllık meslek hayatında benzer başka bir olay hatırlamadığını, yanan yerlerin asla yapılaşmaya açılmadığını söylüyor. Ancak Tolunay, daha tehlikeli bir durumun da altını şu sözleriyle çiziyor: “Türkiye’de, özellikle de Antalya’da çoğu otel orman arazisi üzerinde. Hiçbiri yanmadı. Ormanlar turizme tahsis edildi. Orman alanının otele verilmesi için yanmasına gerek yok. Ormanlık alanın ‘turizm gelişim bölgesi’ ilan edilmesi yeterli. Aslında bu çok daha kötü bir durum.”

Yangınlardan daha büyük tehlike var

Türkiye’nin orman varlığının 22,6 milyon hektar olduğunu belirten Tolunay’a göre, milli parklar dışında tüm ormanlık alanlarda üniversite, sağlık tesisi, hayvan barınağı, turizm tesisi, cezaevi gibi birçok konuda yapılaşmaya izin veriliyor. Yani ormanlık alanda yapılaşmak Türkiye’de zor bir konu değil. Yakmak akla mantığa sığmayacak bir yöntem.”

Orman yangınları her yıl karşılaşılan bir sorun. Ve çoğu araştırmaya göre yangınların en büyük nedeni yine insan hataları. Yangınların sıfır olma ihtimali yok. Ancak yangınlar nedeniyle Prof. Tolunay’ın verdiği bilgilere göre Türkiye’de her yıl yitip giden orman alanının miktarı 8 bin hektar. Oysa yangın dışında ormancılık dışı, maden, baz istasyonu, enerji nakil hattı, hidroelektrik santral, rüzgâr enerji santralleri, oteller, üniversite kampüsleri gibi kullanımlar için ormanlık alandan her yıl ortalama 28 bin hektar alan yok oluyor. İşte asıl büyük tehlikede burada. Üstelik bunun için ormanların yanmasına da gerek yok…