Cüneyt Arcayürek: 91 Yılda…

Cüneyt Arcayürek-2013-1Bir bakanımız var; derin kültürü nedeniyle TC’nin önemli bakanlıklarından birinin koltuğunu uzun zamandır ısıtıyor.
Derin kültürünün icabı olacak, bu bakan, geçenlerde gazetelere yansıyan bir habere göre Türkiye’nin gözbebeği bir sanatçının, hem piyano ustalığı hem de besteleriyle Batı dünyasını hayran bırakan Fazıl Say’ın eserlerini Cumhurbaşkanı Filarmoni Orkestrası’nın çalmasını yasakladı.
Fazıl Say on ay hapsedilmek istendi. Bugünkü iktidarın dar kafalı, sağ gözleriyle dünyaya bakan yöneticilerinin hakaretleriyle karşılaştı ama sanırım hiçbiri devletin bir numaralı orkestrasında eserlerinin çalınmayacağı haberi kadar ağır gelmedi Say’a.
Say’ın ilk tepkisi “Endişe ile izliyorum, hem memleketteki gelişmeleri hem de yaşadıklarımı. Bu gidiş nereye doğru gidiyor?” diyor.
Aman ha Fazıl Say; bu memleketin nereye gittiğini o gerçekleri içeren üslubunla açıklama sakın!
Devlette kümelenmiş düşmanların böyle fırsat bekliyorlar.

***

Kanıtı yine gazetelerde okuduk.
Kültür Bakanlığı’na yazdığın mektuptaki “dünya bu yasakçı tutumu ayıplıyor” ifadene, senin gibi dünya çapında bir sanatçıya verdiği şu yanıt bile zaten çağdışı davranışlarının kanıtı.
Bakanlık, mektubu nedeniyle Say’a üzüntülerini bildirdi mi sanıyorsunuz?
Böyle bir davranış gerçekleşseydi, Bakanlık ancak 21. yüzyılın ilkelerini sindirmiş ülkelere özgü bir davranış sergilemiş olurdu.
Bir iki gazetede küçük “Say’a ihbarcı dediler” başlıklı haber, Bakanlık yanıtında; hayır, hayır… İnanmayacaksınız belki ama…
…Say’ı; “Türkiye’yi dışarıya ihbar eden, ülkede sanata sansür varmış imajı oluşturmaya çalışan” açıklamaların sahibi olarak suçluyor.
Yani Say’ın bu devletteki yeri bir muhbir!
Devlet bu ülkenin yetiştirdiği önemli bir sanatçıya, ülkesini dışarıya jurnalleyen diye ifadelerle saldırdıkça…
…Say’ın değeri ve ünü; ta Japonya’dan bütün Avrupa’ya, Batı ülkelerine her gün daha büyüyerek dalga dalga yayılıyor.
Ne demişti Nâzım memleket hasretiyle bir şiirinde; şiirlerim dünyanın her köşesinde okunur ama memleketimde okunmaz, yasak!
Neredeyse yarım yüzyıl sonra, Fazıl Say da geçenlerde dünyanın beğeniyle izlediği eserlerinin memleketinde çalınmamasından yakınıyordu.

***

Bu ülkede sanatçının kaderi sağcı iktidarlar dönemlerinde dün de bugün de değişmiyor.
Bakanlık Say’ın eserlerini ne zaman yasakladı?
“Yıkılsın bu dünya” gibi arabesk şarkıları izleyen, yaşamında bir gün olsun bale, opera izlememiş, hatta Türk musikisinin dejenere olmasının başlıca nedeni Orhan Gencebay’ın eserlerine hayran RTE, cumhurbaşkanı seçildikten sonra…

***

Fazıl Say “Bu gidiş nereye doğru” diye soruyor.
Gazetelerde ahvali adiyedenmiş gibi küçücük haberleri alt alta koyarsak nereye doğru gittiğimiz ortaya çıkıyor.
Adile Sultan Korusu’nda mahalle halkı aralıksız eylem yapıyor.
Niye? Çevrede birbirine yakın 27 cami var. Kimileri korudaki ağaçlar yok ederek o alana bir cami yaptırmaya giriştikleri için.
Şu hale bakınız: Diyanet İşleri Başkanı işini gücünü bırakıp bir koşu eylemleri durdurmaya gidiyor.
Ya şu habere ne dersiniz; AKP Kadın Kolları İzmir İl Başkanı Özen Kızılırmak camide resmi nikâh kıyılması için Diyanet İşleri Başkanlığı’na başvuracağını açıkladı ve yeni doğan bebeklere camilerde isim verme töreni düzenlenmesini istiyor.
TV’ler de aksine bir yorum yapmadan; bu önerilerin sahibini ekranlara çıkardı. Bu önerilerin sahibi, Hıristiyanların kiliselerde uyguladıkları dinsel yöntemleri örnek gösteriyor.
Batılılaşmayı AKP işte böyle anlıyor.

***

Tunus halkı bile çağdaşlığın ilk koşulu laik bir yönetimi iktidara getiriyor.
Üstelik Tunus, Arap Baharı’nı başlatan ülke.
Bir Arap ülkesi bile laikliğe.. biz ise laiklik karşıtı gericiliğe doğru koşuyoruz.
Üstelik Atatürk’ün; laikliğe, demokrasiye açılan, çağdaşlığı yakalaması amacıyla kurduğu Cumhuriyet’in 91’inci yılını kutlarken…

SÖZCÜ

Leave a Reply

Your email address will not be published.