Emin Çölaşan: Bir yalan daha ortaya çıktı…

Emin Çölaşan-2YAZARLAR-Sevgili okuyucularım, bir olaya lütfen çok dikkat ediniz… Bizi yönetenler ya yalan söylüyor, ya da işlerine gelmeyen konularda suspus olup oturuyor. Bu nasıl iştir, nasıl ülke yönetimidir?
Kapı gibi Milli Güvenlik Kurulu belgesi yayınlandı. Altında Tayyip-Abdullah ikilisinin imzaları vardı. Fethullah ekibi soruşturulacak, üzerine gidilecekti.
İkisi de henüz ağzını açamadı…
Danışmanlar devreye sokuldu ve kamuoyuna kocaman bir yalan daha söylendi:
“Hükümetimiz, alınan o kararları uygulamadı ki!..
O belge yok hükmündedir!..”
Kendi imzalarının onurunu kendileri çiğniyordu.
Dün yeni belgeler ortaya çıktı. Meğer Başbakanlık o kararların takipçisi olmuş ve çeşitli kurumlara Fethullah ekibi için gereğinin yapılmasını isteyen yazılar yazmış.
Yazıların altında o günkü Başbakanlık Müsteşarı -Tayyip’in elemanı- Ömer Dinçer’in imzaları vardı. O yazıların
Tayyip’in haberi olmadan yazılması elbette ki söz konusu olamazdı.
Böylece bunların bir yalanı daha belgelenmiş oldu.
* * * * * *
Şimdi olayın bir başka boyutuna bakalım. Devletin en gizli bilgileri Fethullah ekibinin elinde. Bunlar istedikleri belgeleri istedikleri zaman sızdırıyor.
Peki onlara bu bilgileri kimler sızdırıyor? Bilemiyoruz.
Hiç kuşkum yok, askeri savunma planlarımız bile birilerinin çekmecesinde. Örneğini Balyoz davasında gördük.
Yunanistan’a nasıl ve nereden saldıracağımız, nereden vuracağımız, hangi birlikleri kullanacağımız mahkemede ortaya saçılmıştı.
Böyle bir rezillik dünyanın hiçbir ülkesinde olamaz.
Devlet bunların döneminde kevgire dönmüş. Üzerinde hiçbir şey durmuyor.
Tayyip iktidarı en gizli bilgi ve belgeleri bir zamanlar işbirliği içinde olduğu Fethullah ekibine -başkalarını vurmak için- sızdırmış.
Şimdi olaylar tersine döndü, Fethullah Tayyip’i vurmaya başladı.
Bunun adı dershane savaşı falan değil, onun çok ötesinde.
Bunun adı iktidar kavgası. İktidar gücünü paylaşamıyorlar.
* * * * * *
Bir zamanlar dosttular, bilgi ve belgeleri paylaşırlardı. Kendilerinden olmayanları zorda bıraksın diye, dosyaları bire bin katarak sızdırma görevi Fethullah ekibine verilmişti.
Balyoz davası işte böyle kurgulandı. Fatih Camii bombalanacaktı, kendi uçağımızı düşürecektik gibi yalanlarla Türk
Ordusu’nun komuta kademesi ve yüzlerce pırıl pırıl subayı yargılandı, ağır hapis cezaları verildi.
Şimdi iktidar-cemaat arasında kanlı bıçaklı kavga sürüp gidiyor.
Her gün piyasaya çıkıp “Allah peygamber” diyen, Müslümanlıktan dem vuran, siyaseti hiç utanmadan cami avlularında yapan iki tarafın da şimdi kapışmış olmasını hayretle, ibretle ve açık söylemek gerekirse zevk duyarak izliyorum.
Bunun adına etme bulma dünyası denir.
Aileleriyle birlikte binlerce masum insanın canını yaktılar, iftiralarla ve düzmece belgelerle onları mahvettiler…
Yalanlar bir yere kadar. Şimdi sıra kendilerine geldi.
Seçim öncesinde panik
Önümüzdeki yerel seçimlerde bir sürü sürprize hazır olmamız gerekir.
Tahmin ediyorum AKP’nin bazı kaleleri düşecek. Bu kadar yıpranmış bir iktidar partisinin seçimlerde oy oranını
yükseltmesi bence mümkün değil.
Bakınız, Tayyip bile şimdiden uyarmak zorunda kaldı:
“Zaman münakaşa zamanı değil. Eğer meselesi olan varsa, rica ediyorum 30 Mart (seçim) akşamına kadar ertelesin. Bu hassas süreçte teşkilatımızın kademeleri arasında hiçbir münakaşayı hoş görmeyiz, mazur görmeyiz…”
Bunları söylemek zorunda kalıyor çünkü AKP’de adaylar konusunda büyük kavga var. Nitekim dün partililer Adıyaman’da parti binasını bastı, aday gösterilen Hüsrev Kutlu isimli şahsı ve genel merkezi protesto etti.
Pek çok yerde aynı kızgınlık geçerli. Ama iktidar olmanın avantajını kullanıp üyelerin sesini kısıyorlar… “Aman kavganızı açığa vurmayın” diyorlar.
* * * * *
Tayyip’in partisi, seçime arkasına aldığı devlet gücüyle girecek.
Örnek: Gaziantep Büyükşehir’e aday gösterilen Bakanlar Kurulu üyesi Fatma Şahin. Ya da bundan sonra aday gösterilmesi beklenen hükümet üyeleri… Örneğin İzmir Büyükşehire Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım.
Yüksek Seçim Kurulu karar aldı:
Aday gösterilen bakanların istifa etmesi gerekmez… Ve böylece Tayyip’in önünü açtı.
Fatma Şahin ve aday gösterildiği takdirde Binali Yıldırım gibiler, 100 metrelik yarışa 30 metre önden başlayacak.
Altlarında devletin makam araçları, emirlerinde devletin valileri, kaymakamları ve kadroları, ellerinde büyük paralar ve medya desteği ile…
Böylesine bir iktidar gücüyle hangi muhalefet partisi, hangi muhalefet adayı nasıl baş edebilir?
Şanlıurfa Valisi Celalettin Güvenç dün görevinden istifa etti. Pazartesi günü Ankara’ya gidip Şanlıurfa Büyükşehir için adaylık başvurusunda bulunacak. Demek ki devletin valisi, diğer valiler gibi particiliğin tam da göbeğinde imiş.
AKP’nin Şanlıurfa adayı artık belli oldu.
Salı günü Tayyip tarafından açıklanması bekleniyor. Seçim öncesinde Şanlıurfa’nın tüm devlet gücü ona çalışacak.
Ülkemizin haline bakın siz!
“El-cevap”
Sevgili okuyucularım, gün iktidar kesiminin Mustafa Kemal Atatürk’e sövme, onu belleklerden silme, yalanlarla anlatma günü.
Sinan Meydan dört dörtlük bir araştırmacı. Belgeleri konuşturuyor. Son kitabı elimde:
“Tayyip Erdoğan’ın Tarih Tezlerine El-Cevap.” (İnkılap Yayınevi.)
Bu kitabı lütfen okuyun, size nasıl yalanlar söylendiğini, geçmişteki tek parti dönemi ile Atatürk’ün üzerine nasıl
iftiralarla gidildiğini görün. Kitabın tamamı belgeli. İşte bazı bölümler:
Bunların üstadı olan Necip Fazıl Kısakürek kumarhanede nasıl basıldı, Menderes döneminde örtülü ödenek paralarını nasıl cukkaladı? Atatürk’e nasıl övgüler düzerdi?.. Kubilay olayını nasıl kınamıştı?..
Geçmiş yıllara ait söylenen yalanların pek çoğuna verilen belgeli yanıtları Sinan Meydan’ın kitabında bulacaksınız.
İdam edilen isyancı Seyit Rıza, vatana ihanetten yargılanıp idam edilen İskilipli Atıf Hoca, İstiklal Mahkemeleri ve bu konularda üretilen yalanlar…
Camilerin ahır yapıldığı, Türkçe ezan, Dersim harekatının içyüzü, demir ağlarla örülen yurt…
Kafanızdaki bütün soruların yanıtını Sinan Meydan’ın kitabında bulacaksınız. Ellerine sağlık.
* * * * * *
Emin Çölaşan’ın notu: Gazeteci arkadaşımız Soner Yalçın artık Sözcü’de yazacak. En isabetli seçimdir. Soner araştırmaları, kitapları ve yazılarıyla Türkiye’nin en önde gelen gazetecilerinden biri.
Soner aynı zamanda mesleğimizin çilesini çeken, haksız yere hapis yatırılan bir arkadaşımız. Sözcü’ye çok büyük katkıları olacağına inanıyorum, başarılar diliyorum, “Hoşgeldin aramıza” diyorum.

SÖZCÜ

Leave a Reply

Your email address will not be published.