Emin Çölaşan: Mahkemeye bak mahkemeye!

Emin Çölaşan-2Sevgili okuyucularım, Türkiye’de özellikle hukuk alanında inanılmaz olaylara tanık oluyoruz. Hukuk bitmiş, adalet yok edilmiş, kargaşa sürüp gidiyor…
Dün karşımıza öylesine bir olay çıktı ki bunun benzerine değil Türkiye’de, dünyanın hiçbir ülkesinde rastlamak mümkün değil.
Meclis yasa çıkarmıştı:
Özel yetkili mahkemeler kapatıldı, hüküm açıklanmadan beş yıldan fazla bir süredir tutuklu olanların tahliyesine karar verildi.
Bu özel yetkili mahkemelerin ne olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Yakaladığını içeri tıkan, bol kepçe ceza yağdıran siyasi mahkemeler.
Son bomba Ergenekon davasında patladı. Bütün sanıklara en ağır cezaları veren, devletin Genelkurmay Başkanını, Ordu Komutanlarını, üniversite rektörlerini, gazetecileri, siyasetçileri bile “Darbeci-terörist (!)” ilan eden bu mahkemeden dün akıl almaz, tümüyle hukuk dışı bir açıklama geldi:
“Özel yetkili mahkemelerin kapatılması anayasaya aykırıdır.
Bu konuda Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunduk.
Sanıkların tahliye talepleri reddedilmiştir.”
* * *
Adına İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi denilen bu mahkeme Meclis tarafından çıkarılan yasalara uymayacağını vurguladı.
Hangi yetkisiyle?!
Üstelik kendisine yapıldığını iddia ettiği tahliye başvurularını reddettiğini açıkladı!.. Peki o başvurular nasıl yapılmış?
Bu mahkeme, geçtiğimiz cumartesi ve pazar günlerinde cezaevlerinde görevli infaz koruma memurları aracılığı ile tutuklu sanıklardan çok acele tahliye dilekçesi istedi. Sanıklar doğal olarak bu dilekçeleri 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne hitaben yazdılar.
Avukatların bu olanlardan haberi yoktu. Mahkeme avukatlara bilgi vermemişti.
Oysa geçmişin bu özel yetkili mahkemesi de artık kapatıldı ve yok hükmünde. Dolayısıyla kendi kendine yaptırdığı tahliye başvuruları da yok hükmünde.
* * *
Ancak dün aynı mahkeme çıkarılan yasaların yok hükmünde olduğunu iddia etti!
Ergenekon sanıklarına bol kepçe cezalar geçiren ve gerekçeli kararı aradan yedi ayı aşkın süre geçmesine rağmen henüz açıklaması mümkün olmayan söz konusu mahkeme neyin peşinde?
Yasalara ve hukuka kafa tutmaya mı kalkışıyor?
Eğer böyleyse, haddini aşıyor demektir.
HSYK dün mahkemenin yetki gaspı yaptığını açıkladı.
Kendisinde böyle bir kararı alma gücünü gören mahkemenin başkan ve üyeleri hakkında derhal soruşturma açılmalı, gerekirse yargılanmaları sağlanmalıdır.
AİHM kararlarına göre basın özgürlüğü
Her gün piyasaya sürülen kasetleri iğrenerek, tiksinerek, midemiz bulanarak izliyor ve ülkemizin kimlerin eline kaldığını utanarak görüyoruz.
İlgili şahıslar artık “Bunlar montajdır” diyemiyor… Çünkü her şeyin gerçek olduğu kendi seslerinden belgelendi.
İnanılmaz pazarlıklar, “Babacım” muhabbetleri, “Selamünaleyküm-Aleykümselam” diye sürdürülen rüşvet konuşmaları!..
Bu kayıtlar yasal mı değil mi? Şimdi onun tartışması yapılıyor. Medya ceza yememek için bunları özetleyip örneğin “Tayyip’le Bilal arasında yapıldığı iddia edilen konuşmalar” diye vermek zorunda kalıyor.
“Yapılan” değil, “Yapıldığı iddia edilen” konuşmalar.
Önce bir konuya açıklık getirip bilmeyenleri bilgilendireyim.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından çeşitli konularda verilen kararlar sadece Türk yargısını değil, bütün Avrupa ülkelerinin yargısını da bağlıyor. Onların kararları iç hukuktan üstün. Eğer arada çelişki varsa, AİHM kararları geçerli oluyor.
* * *
Şimdi gelelim konunun esasına. Bu kasetleri yayınlamak suç mu? AİHM’de tam 10 yıl boyunca yargıç olarak Türkiye’yi temsil eden emekli Büyükelçi, şimdi CHP Milletvekili Rıza Türmen’in üç gün önce bir makalesi çıktı. (Milliyet, 8 Mart 2014).
Türmen yazısında soruyordu:
“AİHM kararları uyarınca, hukuka aykırı yollardan elde edilen ses kayıtlarının medyada yayınlanması ifade özgürlüğü kapsamına girer mi?”
Sorusunun yanıtı olarak AİHM kararlarından örnekler veriyor, bunun suç olmadığını belgeliyordu:
“Basın demokratik toplumlarda çok önemlidir ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi vermekle yükümlüdür. Halkın ise bilgi alma hakkı vardır.
Basın özgürlüğü belirli bir ölçüde abartmayı, hatta tahriki de içerir.
Kamu çıkarını ilgilendiren (Yolsuzluk, avanta, rüşvet gibi) konularda bu özgürlüğün sınırlandırılması ancak çok istisnai olarak kabul edilebilir.”
Türmen yazısının devamında, AİHM kararlarından somut örnekler veriyor. Slovakya’da iki bakan arasındaki konuşma yasa dışı yollarla dinlenmiş ve medyada yer almıştır. Açılan davada Slovak yargısı, yayını yapan radyoyu mahkum eder. Ancak AİHM bu konuda verdiği kararda bu konuşmanın yayınlanmasının özel hayatın gizliliğini ihlal etmediğini, iki politikacı arasında gerçekleşen siyasal nitelikteki konuşmanın özel yaşama müdahale olmadığını, ses kayıtlarının gerçek olduğunu vurgular.
Rıza Türmen yazısında başka örnekler de veriyor.
* * *
Sonuçta şunu anlıyoruz:
Özellikle ülke yönetenlerle ilgili olarak elde edilen dinleme kayıtları yasa dışı bile olsa medyanın bunları halka iletme, halkın da bunları bilme hakkı vardır. Dinlemeler yasa dışı bile olsa bunları yayınlamak AİHM tarafından ifade özgürlüğü kapsamında değerlendiriliyor.
Bu kararlar ışığında bakıldığında bizde birilerinin “Vay efendim bunları yayınlamak, yolsuzluğu ve rüşveti kamuoyuna duyurmak suçtur. Bunların inine gireceğiz” diye bağırıp çağırmaları, Türkiye’nin de uymak zorunda olduğu AİHM kararları doğrultusunda geçersiz kalıyor.
ANAR diye bir şirket!
Sevgili okuyucularım, karşımıza her gün yeni anketler sürülüyor, hangi partinin hangi illerde ve Türkiye genelinde yüzde kaç oy alacağı bize bildiriliyor.
Bu anketlerin ne ölçüde güvenilir olduğunu bilmek mümkün değil.
Üstelik bir sürü şirket var, sonucu hangisinin tutturacağı da belli değil.
Sonunda birisi -seçim sonrasında- ortaya çıkıp kendisinin tutturduğunu açıklayacak da, acaba hangisi!
Dün bir şirketin anket sonuçları vardı.
ANAR isimli bu şirkete göre, AKP bu seçimde yüzde 46.9 oy alacakmış!
Böyle bir şeyin asla mümkün olmayacağını hemen belirteyim.
* * *
Medyada olduğu gibi anket sektöründe de yandaşlar var.
Otur masanın başına, uygun gördüğün oy oranlarını partilere dağıt, AKP oylarını yüksek göster, sonra bunu medyaya servis et, milletin kafasını bulandır!…
Saf vatandaşlara “AKP nasıl olsa çok yüksek oy alacakmış, bari oyumu oraya vereyim” dedirt.
Peki ama anket sektöründe yandaşlık nasıl oluyor?
ANAR’ın sahibi olan kişi, AKP Şanlıurfa Milletvekili Zeynep Karahan Uslu’nun eşi!
AKP için özel anketler düzenleyen bir işadamı!
Sen şimdi kalk, “AKP yüzde 46.9 alacak” de!..
Yine insaflı davranmış, yüzde 80 bile diyebilirdi.

SÖZCÜ

Leave a Reply

Your email address will not be published.