Emin Çölaşan: Sadece Başbuğ yetmez

Emin Çölaşan-2Sevgili okuyucularım bir iktidar düşünün ki, hukuku ve yargıyı geçirmiş eline, istediği gibi oynuyor.
Önceleri inkar ediyorlardı…
“Hiç olur mu efendim, biz yargının kararlarına nasıl karışırız! Yargı bağımsızdır!..”
Son kasetler her şeyi açığa çıkardı. Başta Tayyip olmak üzere bazılarının yargıyla oynadıkları kesinleşti. Hem de kendi sesleri ile!
Tayyip Danıştay’a başkan seçtiriyor.
Tayyip İstanbul’daki soruşturmalara savcı ataması yaptırıyor.
Tayyip Aydın Doğan davasında mahkemenin ve Yargıtay’ın ayarlanması ve ceza verilmesi için Adalet Bakanı ile telefon konuşması yapıyor.
Oğluyla geçen ilk konuşmayı inkar edip “Bunlar montaj” demişti. Sonra öteki kasetler birbiri ardına patlayınca gerçek olduğunu kabul etmek zorunda kaldı. Artık montaj olduğunu iddia edemiyor.
* * *
Anayasa Mahkemesi dün İlker Başbuğ’un tahliye talebini görüşüp oybirliği ile kabul etti. Şimdi sırada Başbuğ’a o cezayı veren mahkemeye yazı yazılması varmış, son kararı yine o mahkeme verecekmiş.
Bir mahkeme düşünün, Ergenekon davasında kararını 5 Ağustos 2013 günü açıkladı. Şimdi aradan tam yedi ay geçti ve gerekçeli karar henüz ortada yok!
Bu nasıl adalettir, bu nasıl yargıdır? Bunun hesabını kim verecektir?
O adalet ve o yargı ki, devletin Genelkurmay Başkanına “Terörist” damgası vurup hapis cezası verdi. Sadece ona değil, komutanlara, gazetecilere, siyasetçilere, üniversite rektörlerine ve hocalarına!..
İnsaf be!
Anayasa Mahkemesi tarafından dün verilen karar eğer geçerliyse, aynı uygulama yıllardır -düzmece belgelerle- hapis yatırılan herkes için yapılmalı ve tahliye kararları birbiri ardından gelmelidir.
Tayyip tayfası Ergenekon-Balyoz tezgahlarını cemaatin kurduğunu iddia ediyor.
O zaman cemaatle iç içeydiler. O yüz kızartıcı tezgahları hep birlikte kurdular, hukuku paspas gibi çiğnemekten utanmadılar. Kendisini “Ergenekon davasının savcısı” ilan eden kimdi?
O mahkeme hangi hakla gerekçeli kararı yedi aydan beri gizlemektedir?
Sadece İlker Başbuğ yetmez, bütün sanıklar aynı durumdadır ve hepsi birden tahliye edilmelidir.
Rize’de bir kadın
Sevgili okuyucularım, Rize Tayyip’in hem memleketi, hem de kalesi. Gürcü asıllı Tayyip kısa bir süre Rize’de yaşadı, Rize’liler de onu hemşehri olarak kabul etti.
Bu kentin belediyesi AKP’de. Bu partinin karşısında şimdi iki önemli aday var. Biri Saadet Partisi adayı Mehmet Bekaroğlu, diğeri ise CHP adayı Mine Orhon.
Tayyip’in kalesinde AKP’nin karşısına çıkmak zor iş. Hele kadın aday için daha da zor.
Mine Orhon ODTÜ mezunu, doktora yapmış bir yüksek inşaat mühendisi.
Kılıçdaroğlu iki gün önce Rize’de miting yaptı. Mitingi AKP militanları bastı, sürekli slogan atıp Kılıçdaroğlu’nu taciz ettiler. O kürsüde Mine Orhon da vardı.
Dün kendisini arayıp oradaki durumu sordum. Rize’de bir kadın aday olarak ne yapıyor, durumu nasıl görüyor, neler yaşıyor, anlatmasını istedim.
* * *
Sözlerini özetleyerek aktarıyorum:
“Konuşmak kolay da, birilerinin artık elini taşın altına sokması gerekiyordu. Ben bunu yaptım. Partim aday gösterdi, çalışmaya başladım. Benim eşim Rize’li, evimiz burada. Eşimin büyük amcası Ekrem Orhon Rize’de üç dönem belediye başkanlığı yapmış, çok sevilen ve saygı duyulan biri. Burada anıt mezarı var.”
Size karşı tepkiler nasıl?
“Tepkiler sıcak ve olumlu. CHP burada bundan önceki yerel seçimde yüzde 3 oy almış. Şimdi bu oranı artırmaya çalışıyoruz. AKP şu anda mevcut olan belediye başkanını aday göstermedi. Ben siyasette yeniyim ama arkadaşlarımızla birlikte elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz.”
Seçim büyük para gerektirir. Paranız var mı?
“Paramız olmadığı gibi seçim büromuz da yok. Büro kiralamak istedik ama vermediler. Mal sahiplerine baskı yapılıyordu. İl Başkanlığı binamızda çalışıyoruz. Rakiplerimiz ise çok büyük paralar harcıyorlar. Bizde öyle bir para ne yazık ki yok. Partiden gelen para çok az. İl merkezi ve ilçeler dahil 60 bin lira geldi. 30 bin merkez, 30 bin de ilçeler için! Doğal olarak yetmiyor. Karşı tarafta ise sonsuz paralar var.”
Yerel medya ile aranız nasıl?
“AKP ve Saadet adayları her gün ekranlara çıkıyor. Televizyon kanalları bizimle program yapmak için para istiyor, doğal olarak veremiyoruz. Yine de ben hiç kimseyi kötülemiyorum. Burada hizmet vermek için aday olduğumu, Rize halkının ve özellikle kadınların sesi olmaya geldiğimi vurguluyorum… Çünkü Rize’nin sorunlarını iyi biliyorum. Halkın belediyeden çok büyük şikayetleri var. Hiç kimse memnun değil.”
Seçim çalışması için araçlarınız var mı?
“Partinin eski model bir minibüsü var. Yakın zamana kadar hoparlörü yoktu, biz taktırdık. Kendi arabamı da Ankara’dan getirttim, işte böyle seçim çalışması yapıyoruz. Rakiplerimizin çok sayıda aracı, minibüsü, hatta seçim TIR’ları bile var.”
Size baskılar var mı?
“Seçim afişlerimizi kesip indiriyorlar. Afiş bile asamıyoruz. Rize’de 46 mahalle var. Hepsine tek tek gidip anlatıyoruz, elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz.”
Son yolsuzluklar, rüşvetler, kasetler falan orada ses getirmişe benziyor mu?
“Hayır, burada fazla bir etkisi yok. Bunları dış güçlerin falan yaydığını, hepsinin yalan olduğunu söylüyorlar!”
Siz bir kadın olarak çalışmalarınız sırasında hiç saygısızca davranışlara muhatap oldunuz mu?
“İnsanlar çok saygılı, ayrıca beni de sevdiler. Sadece bir keresinde paramız olmadığından üç beş araçlık bir konvoyla şehirde tur atarken birisi ‘Allah sizin belanızı versin’ diye bağırdı. Bir gün de kahveye girmiştik, bir amca ‘Git işine yaaa’ deyip sırtını döndü. Hepsi bu kadardır. Hele kadınlar çok ilgi ve yakınlık gösteriyor.”
Peki gerçekçi olmak gerekirse, Rize seçimini CHP’nin alması bir mucize olur. 2009 yerel seçimlerinde 62 bin seçmenden sadece 1.500 kişi CHP’ye oy vermiş. Geçen seçim yüzde 3 alan bir parti için Rize’yi kazanmak çok zordur.
Sizce kim kazanır?
“Geçmişin rakamlarına bakarsak seçim Saadet Partisi ile AKP arasında geçebilir. Yine de umutluyuz çünkü artık biz de varız. Madem ki elimizi taşın altına soktuk, bizim görevimiz son dakikaya kadar elimizden geleni yapmaktır. Biraz maddi olanağımız olsa daha iyi olur ama bu kadarla yetinmeye de artık alıştık. Sayın Genel Başkanımız’ın düzenlediği miting oldukça iyi idi ve rağbet gördü. Sonuna kadar mücadele edeceğiz… Çünkü Rize’de yapılması gereken çok belediye işi var. Rize’yi perişan etmişler. Halk da çok tepkili ama sonucu göreceğiz bakalım. Bize karşı olan küskünlüğü attılar üzerlerinden. Bu çok önemli.”
* * *
ODTÜ mezunu doktor-inşaat yüksek mühendisi, Cumhuriyet kadını Mine Orhon bir misyoner gibi gitmiş Tayyip’in memleketine, elinden geldiğince çalışıyor.
Karşısında, arkasına devlet gücünü almış bir parti var.
Para yok, televizyonlara ilk gün dışında çıkarılmamış. Altlarında araç yok. Seçim bürosu için yer bakıyorlar, mal sahipleri vermiyor.
Belki oralarda kendisini -yanındaki partili arkadaşları dışında- yapayalnız hissediyor da, söylemesi mümkün olmuyor.
Ben onlara seçimin isimsiz kahramanları diyorum.
Böyle insanlara büyük saygı duyuyorum. Bütün isimsiz kahramanlara başarılar diliyorum.

SÖZCÜ

Leave a Reply

Your email address will not be published.