Tayyip, 17 Aralık’tan bu yana çelişkiler içinde yuvarlanıyor, konuştukça, bağırdıkça batıyor!..
Sinir sistemi bozuldu, ne diyeceğini şaşırdı!..
Yaptıklarının tersini söylemeye başladı!..
17 Aralık operasyonları ve “Sıfırla oğlum-Peki babacım” başta olmak üzere birbiri ardına internete düşen ses kayıtlarıyla oluşan skandallar zinciri Tayyip’in psikolojisini altüst etti!..
İddiaların altından kalkamıyor!..
Tam “gereken cevabı verdim” derken, karşı takım bir daha, bir daha çakıyor!..
Bu arada “twitter yasağı dinlemedi” derken, kendisi “Yasağı yasaklarım” demekten çekinmiyor!..
twitter yasağının yürütmesi dün mahkeme tarafından durduruldu, bundan sonra iktidarın yapacağı iş mahkeme kararını uygulamamak için bir şeytanlık düşünmektir!..
* * * *
Miting meydanlarında bağırıyor:
“Uydurma pasaportla gitti, dönemiyor”
Uydurma pasaportla giden adamın etkinliklerinde karı koca gözyaşı döküyorlardı!..
Birbirlerinin sağlığı için dua ediyorlardı…
Muavini Bülent’i Pensilvanya’ya gönderip, emirlerini aldırıyordu!..
Şimdi meydanlarda avazı çıktığı kadar bağırıyor:
“Bu cemaat filan değil, örgüt, örgüt… Terör örgütü gibi…”
Ama mitingin ilerleyen dakikalarında sirkatini söylüyor:
“Yahu sana 17 üniversite verdik”
Uydurma pasaportla ABD’ye giden “terör örgütü gibi” örgüt kuran adama 17 üniversite vermiş!..
* * * *
Ne demişti?..
“Ne istediniz de vermedik?”
Ne istedilerse vermiş, şimdi “çete”, “karanlık odak”, “Haşhaşi” diyor!..
Yani…
Çeteyle, karanlık odakla, Haşhaşi ile işbirliği yapmış, devletin bütün imkanlarını onlar için kullanmış, kıyak üstüne kıyak çekmiş!..
Vakıflarını desteklemiş, okullarını desteklemiş, yurtlarını desteklemiş, finans kurumlarını desteklemiş;
Ses kayıtları ortaya dökülünce taarruza geçmiş!..
* * * *
Tayyip iyice şaşırdı!..
Bağırdıkça, konuştukça eriyor!..
Bunlar vaktiyle canciğer kuzu sarmasıydı, aralarından su sızmıyordu!..
Koalisyonda görüş ayrılıkları, çıkar çatışmaları başlayınca birbirlerine girdiler!..
Ama en büyük yarayı ipliği pazara çıkan,kirli çamaşırları ortaya dökülen iktidar kanadı aldı!..
Bu nedenle de Tayyip’in hırsı ve öfkesi tavan yaptı!..
* * * *
Gelelim başka meseleye…
Kılıçdaroğlu dün, internete düşen ses kayıtlarını ileri sürerek, Baykal kasetini Tayyip’in ayarladığını iddia etti…
Tayyip’in meydanlarda bağırması gecikmedi:
“Bu sosyal medyaya düştüğü zaman onu kaldıran kim yaaa? Benim, ben!”
Peki kaset ortaya çıktığında “Bu özel hayat” diyenlere nasıl bağırıyordu?..
“Bu özel değil… Eşiyle değil… Genel, genel, geneeel…”
* * * *
Bunların her biri, birer suçüstü durumudur!..
Yiğitliğini anlatırken sirkatini söylüyor!..
Seçime iki-üç gün kala iyice çuvalladı!..
Suriye fatihliği de tutmadı, aynı lafları bozuk plak gibi her yerde tekrarlıyor!..
Konuştukça batıyor!..
Neden?..
Çünkü Allah şaşırttı bir kere!..
Diyanet alet oluyor!..
Diyanet İşleri Başkanlığı, durup dururken üstüne vazife olmayan işe karıştı!..
Ya talimat aldı veya durumdan vazife çıkardı!..
Önceki gün yaptığı açıklamada özel hayattan, fitne fesattan söz ediyor!..
Ne alaka?..
Çünkü Tayyip meydanlarda, ortaya çıkan ses kayıtları nedeniyle durmadan özel hayat, fitne fesat konuşmaları yapıyor!..
Tayyip’in bütün telefon görüşmeleri özel hayat kapsamında oluyor!..
Oysa…
Genel, genel, geneeel!..
* * * *
Diyanet’in açıklamasında şöyle deniliyor:
“Mahremiyetin ihlali (yolsuzluk, rüşvet, kumpas mahremiyeti); insaf, vicdan ve adalet ölçülerinin (bak şu laflara) göz ardı edilmesi; her ne surette olursa olsun yalana, iftiraya ve tecessüse başvurulması, dinin yüksek değerlerinin hafife alınması (Bakara-makara gibi), hangi sebeple olursa olsun helal-haram sınırlarının yok sayılması ve kul hakkı bilincinin zaafa uğratılması, bu sadakatle asla bağdaşmaz.”
Aslında iktidara yönelik olması gereken bir açıklama…
Kul hakkı yenilmesi, haramın afiyetle yutulması ve Bakara-makara muhabbeti!..
Bunlar, iktidarın içine düştüğü çukurdur!..
SÖZCÜ