Mustafa Balbay: 2013’ten 2014’e Miras: Gezi Ruhu…

Mustafa Balbay-Kılıçdaroğlu-Meclis-10YAZARLAR-Çok uzun süren 2013’ün ardından 2014 büyük beklentilerle başladı. Yeni yılın, başta özgürlükler olmak üzere toplumun bütün beklentilerini karşılamasını dileyelim.
Yürekten inancımız o ki 2014, son iki yılda yükselen toplumsal dalganın gerçek meyvelerini vereceği bir yıl olacak.
2012, 2013’e yükselen bir mücadele ruhu devretmişti. 2012’de başta 1 Mayıs’lar ve ulusal bayramlar olmak üzere korku imparatorluğunun yıkıldığı günler yaşanmıştı. Bunun bir rastlantı olmadığı, dönemsel bir dalgadan öte toplumun derinliklerinden gelen bir ses olduğu görülüyordu. Yıl içinde yükselen toplumsal muhalefetin 13 Aralık 2012 Perşembe günü Silivri’de yüzbinlerce hak, hukuk ve adalet arayışçısına dönüşmesi, 2013’ün habercisiydi. Türkiye’de ilk kez, çok soğuk bir kış günü, hafta içinde, kırsal alana kurulu cezaevi içindeki mahkeme önüne böylesine büyük bir kalabalık toplanmıştı.
Hukuku halkla birlikte arama duygusu ete kemiğe bürünmüş, 2013’e ilişkin beklentileri yükseltmişti.
***
2013’te de toplumsal muhalefet kar kış dinlemedi. Bahar aylarında genişleyen katılım, mayıs sonundan itibaren tüm Türkiye’yi saran, etkileri tüm dünyada hissedilen bir harekete dönüştü. Gezi ruhu kimsenin reddedemeyeceği bir doğumla Türkiye’nin bugününe ve geleceğine damgasını vurdu. Gezi’ye ilişkin haber ve yorumların iktidar koalisyonuna ait yayın organlarında bile hâlâ yer buluyor olması, hükümetin işine gelmeyen her hareketin ardında Gezi’yi araması bu ruhun ne kadar etkili olduğunu gösteriyor.
Gezi öylesine büyük bir toplumsal koalisyondu, öylesine büyük bir ortak paydaydı ki yargı da nasıl bakacağına karar veremedi. Gezi’ye ilişkin bir davada herkese beraat çıkıyor, çok benzer başka bir davada herkese ağırlaştırılmış hapis isteniyor. Gerçi bu, çoktan seçmeli hukuk sistemimizin yadırganmayan bir alışkanlığı ama, yargının Gezi’nin adını koymakta zorlandığı da bir gerçek.
Wall Street Journal’ın haberine göre 2013’te İngilizceye giren 8 yeni sözcükten birinin “çapuling” olması da yukarıda altını çizdiğimiz uluslararası boyutun sözlüğe girdiğini kanıtladı.
***
Şimdi asıl önemli soru şu:
2014’te bu ruh ne olacak?
Genel beklenti, dün vurguladığımız gibi iktidar olacak.
Dün, günlük yazı yazmanın ve okurların tepkilerini anında almanın zenginliğini yaşadım. Kimi okurlar dünkü yazımızın başlığında ve sonunda yer alan “yeni bir Türkiye” beklentisinin nasıl gerçekleşeceğini soruyordu. Bazı okur değerlendirmelerinde de bunun için yapılması gerekenlere ilişkin görüşler yer alıyordu. Kiminde de umutsuzluk ön plandaydı. İktidar koalisyonundaki çatlamalara, erozyonlara karşın güçlü bir seçenek çıkarmanın zorluklarından söz ediyorlardı.
Türkiye’nin kuruluş temelleri üzerinde yükselecek, 21. yüzyılın bütün çağdaş değerleriyle barışık bir iktidar seçeneğinin formülü Gezi ruhunda görülüyordu. Meydanlarda özlemlerini yan yana dile getirebilen insanların ortak paydasını oluşturacak yeni bir iktidar mümkün.
Her şeyden önce bunu başarmaya inanmak gerekiyor.
Yeryüzündeki en büyük enerji, başarıya inanmaktır.
Yeni yılın ilk yazısında vurgulamak isterim ki ben buna inanıyorum.
Türkiye’yi belirsizliğe teslim etmeyeceğiz.
Cumhuriyet

Leave a Reply

Your email address will not be published.