Mustafa Balbay: İlhan Selçuk’la Hacıbektaş’ta…

Mustafa Balbay-Kılıçdaroğlu-Meclis-10YAZARLAR-Özellikle 2000’li yılların başından itibaren, uzun akşam sofralarında birden konuyu değiştirir, şöyle derdi İlhan Ağabey:
“İyi bir ölüm bulmak lazım…”
Yaşama dair her şeyi konuştuğumuz bir anda ölümü konuşmaya başlamak şaşırtırdı beni. Ama İlhan Ağabey aynı doğallıkla devam ederdi:
“Ölüm, yaşamın bir parçası… Temas kurmaya çalışıyorum…”
Aradan birkaç yıl geçti, “buldum” dedi, “ölümden sonra Hacıbektaş’tayım”.
Tıpkı Hacıbektaş öğretisinde olduğu gibi o da “ölmeden önce ölmeyi” bildi.
İlhan Selçuk yaşamla ne kadar barışıksa, ölümle de aynı ölçüde barışıktı. O kumpaslı günlerde doktorlar “ameliyat” dediğinde masaya yatmadan önceki son yazısında da, masadan kalkmanın da kalkamamanın da mümkün olduğunu söyleyip, “ikisine de eyvallah” dememiş miydi?..
***
21 Haziran 2010’da yitirdiğimiz İlhan Selçuk’tan tutukluluğun ilk aylarında kısa bir mektup almıştım. Şöyle diyordu:
“Yaşamasını bilen her yerde yaşar…”
Bu söz demir parmaklıkların ardında yaşama tutunmamı sağlayan damarlardan biri olmuştu.
Pek çok sevdiğim insanın yanı sıra İlhan Ağabey’e de şu arzumu ulaştırmıştım:
“Bir dileğim hapisten sağlam çıkmaksa, öteki dileğim de çıkınca bütün sevdiklerimi sapasağlam bulmak…”
Ne yazık ki bu dileğim tam gerçekleşmedi. 57 aylık hapis sürecinde Cumhuriyet ailesinden Deniz Som’u, Abdülkadir Yücelman’ı, Mehmet Sucu’yu, Turhan Selçuk’u, Engin Aydın’ı, Ertin Akgüç’ü, Oktay Ekinci’yi kaybettik. Hapiste böylesi günlerde ayrı bir yalnızlık çöker insanın üstüne. Sanki ölen, hemen yanı başınızdan çekip gitmiştir de, sizin elinizden bir şey gelmemiştir.
İlhan Selçuk’la özgürlük sonrasında şöyle doyasıya kucaklaşmak, bugünü, gelmişi geçmişi konuşmak isterdim.
Yine de yaptım sayılır!
Yeni yılın ikinci gününde Hacıbektaş’ta tüm İlhan Selçuk dostlarıyla birlikte gömütünün başında iki kardeşi selamladık. Hacıbektaş Belediye Başkanı Ali Rıza Selmanpakoğlu’nun ev sahipliğinde Turhan-İlhan Selçuk kardeşler, tıpkı yaşamlarındaki gibi yan yanalar.
***
İlhan Selçuk’a, “Ağabey ben geldim, biraz geç kaldım ama, işte geldim” dedim…
Bıyık altından hafif gülümsedi. “Zaten sen eskiden de hep son dakikada gelirdin. Geç kaldığın da olurdu” dedi.
Hemen eskiden de yaptığım gibi geç kalma faslının derinleşmemesi için güncel konulara girdim. Daha ilk kumpas günlerinde yaptığı değerlendirmeleri anımsattım. “Siz, ‘Asıl hedef yargı ve ordu, ikisini de bitirecekler. Yazık olacak Türkiye’ye. Bir şeyler yapmak lazım’ demiştiniz. Bakın işte olan oldu” diye seslendim.
Yine eskisi gibi en ağır sözünü söyledi, “keratalar” dedi, “memleketin çivisini çıkardılar”. Sonra devam etti:
“Bak yine haklı çıktık… İşin başından hedef belliydi. Daha o günlerde söyledik. Bu gidişin hükümete de hayrı olmaz, dedik.
Gelinen nokta ne kadar vahim olursa olsun yine de iyimserliğini bozmamış İlhan Ağabey. Türkiye’nin 1919’dan daha kötü durumda olmadığını söyledi. Asıl meselenin Atatürkçülerin, cumhuriyetçilerin ortak bir hedefle yan yana gelebilmesi, bir hedefin etrafında birleşebilmesi olduğunu söyledi. “Bu hedef de iktidardır” dedi. Yaşanan sorunların köklerine değindi ama, geçmişe de takılıp kalmamak gerektiğini anlattı, sözünü şöyle bağladı:
“Türkiye bunu da aşar, yeter ki solcu solcunun kurdu olmasın!
Cumhuriyet

Leave a Reply

Your email address will not be published.