Mustafa Balbay: ÖYM’ler Kapanırken…

Mustafa Balbay-Kılıçdaroğlu-Meclis-10Bu sütunda son beş yıl içinde en çok işlenen konu sıralaması yapsak; özel yetkili mahkemeler (ÖYM) ilk üçe girer.
Silivri yargılamalarının ruhunu oluşturan ÖYM’ler geçen hafta resmen kapatıldı.
Aslında Temmuz 2012’deki yargı paketinde ÖYM’ler fiilen sona ermişti. O pakete göre, ÖYM’lere yeni dava verilmeyecekti, yeni soruşturma açamayacaklardı. Ellerindeki dosyalar tamamlanınca da kapanacaklardı.
Mevcut usul yasasını istedikleri şekilde yorumladıkları gibi, yeni usuller üretme hakkını da kendilerinde gören bu mahkemeler, Meclis’in çıkardığı yasaya rağmen yeni davalar aldı. Zira yasa, ÖYM’ler yeni soruşturma açamaz, yeni dava alamaz diyordu, ama başka bir davayı önündeki dosyayla birleştiremez demiyordu. Bu açığı yakalayan Silivri mahkemeleri son anda zaten yükü olağanüstü ağırlaşmış olan dosyalara yeni iddianameler eklediler.
7 Mart Salı günü, Cumhurbaşkanı’nın ilgili yasayı imzalamasıyla birlikte kapanmış olan ÖYM’ler iyice kapatıldı!
***
Bundan sonra ne olacak sorusunu sona bırakıp, kısa bir anımsatma yapalım.
Türkiye, genel yargı sistemi dışında özel yetkilerle donatılmış mahkemelerle 1973 yılında tanıştı. 12 Mart rejiminin devamı olarak devlet güvenlik mahkemeleri (DGM) kuruldu.
Bu mahkemeler adı üstünde devletin güvenliğini ilgilendiren davalara bakacaklardı. Onlara hukukun evrensel ilkeleri arasında yer alan adil yargılanma hakkının dışına çıkma olanağı, yasa ile tanınacaktı.
O yıllardan 2000’lere dek, Türkiye’nin hukuk devleti olabilmesinin önündeki en büyük engel olarak DGM’ler görüldü.
“DGM’lere hayır”, demokrasi isteminin bayrağı olarak yükseldi.
2005 yılında tümüyle yenilenen Türk Ceza Yasası’yla (TCY) birlikte DGM’ler de tarihe karıştı. Ancak hemen sonrasında DGM’lerin çok benzer yetkilerine sahip ÖYM’ler kuruldu. Öyle ki, özellikle büyük illerde DGM statüsünde devam eden mahkemelerin hemen tümü yasanın öngördüğü bazı değişiklikleri yerine getirerek ÖYM oldu.
Uygulamada görüldü ki, ÖYM’lerin DGM’lerden farkı yok. Hatta daha kötü…
Deyim yerindeyse devlet güvenlik mahkemeleri gitti, hükümet güvenlik mahkemeleri geldi.
Uzun yıllar DGM’lerde de savunma yapmış pek çok avukattan şunu duyduk:
“DGM’ler hiç değilse, eldeki kanunu uyguluyordu. Evet kanun kötüydü, ama biz ne tür usulün geçerli olduğunu biliyorduk. ÖYM’ler kendi hukukunu kendisi üretiyor, işine gelmezse kendi koyduğu kuralı da uygulamıyor…”
***
Yasaya göre, ÖYM’lerin kapatılmasıyla birlikte ellerindeki dosyalar öteki ağır ceza mahkemelerine devredilecek.
Sorun çözümlenmiş olacak mı?
Bugün özgürlükleri beklerken olumsuz şeyler söylemek, tatsız öngörülerde bulunmak istemeyiz, ama bu soruya yanıtımız hayırdır.
İktidarın yargıyı tümüyle kendisine ait bir kol gibi görme duygusu devam ettiği sürece, ÖYM’lerin kaldırılması tek başına bir şey ifade etmez. Çünkü bugünkü mantıkla tüm mahkemeler ÖYM gibi hareket edebilir.
Örneğin, Silivri yargılamalarında mahkeme heyetine hakaret ettiği gerekçesiyle hakkında soruşturma açılanlar
Silivri’deki normal adliyede yargılanıyorlardı. Başlangıçta Silivri Adliyesi’nden çoğunlukla beraat çıkıyordu.
Asliye ceza mahkemeleri, “sanık savunma hakkını kullanmıştır” deyip geçiyordu. Bir süre sonra o mahkemelerin de heyetleri değişti ve hep üst sınırdan cezalar verilmeye başlandı.
Sonuç olarak ÖYM’lerin kapatılması olumludur. Yukarıdaki uyarıyı da dikkate alarak yargı sisteminin hukuka uygun bir temele oturması için mücadeleye devam etmek gereklidir.

CUMHURİYET

Leave a Reply

Your email address will not be published.