Mustafa Balbay: Ya Hedef Ortaklığı Ya AKP Bataklığı!

Mustafa Balbay-Kılıçdaroğlu-Meclis-10Önceki akşam İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürkçü Düşünce Topluluğu’nun 29 Ekim haftası nedeniyle düzenlediği toplantıda konuştuktan sonra bir grup gençle sohbet ettik. Her biri, parlayan gözleriyle ülkede olup biten her şeyi izleyen, yakın gelecekte sorumluluk almak için can atan öğrenciler. İçlerinden biri şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bugün Cumhurbaşkanlığı koltuğunda Recep Tayyip Erdoğan oturuyor, bundan dolayı büyük üzüntü duyuyorum. 10 Ağustos’taki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oy kullanmadım, bundan dolayı da kendimle gurur duyuyorum…”
Aradan 3 aya yakın süre geçmesine karşın Cumhurbaşkanlığı seçiminin AKP karşıtı seçmen katındaki yankıları devam ediyor. Uzlaşma adayına oy vermeyenlere kızandan, uzlaşma adayı önerisine öfkelenenlere kadar geniş bir yelpaze var.
10 Ağustos Erdoğan’ı isteyenlerle karşı olanlar bağlamında Türkiye’yi ortadan ikiye böldü. Erdoğan, kendi yüzde 50’sini bir arada tutmak için “ötekilere” karşı sergilediği gerilim politikasını sürdürüyor… Erdoğan’a karşı olanlar da birbirlerine karşı gerilim içinde!

***

Yukarıdaki tabloya öncelikle siyasetin şu atasözü çerçevesinde yaklaşmak gerekiyor:
Demokrasilerde halka kızılmaz.
Elbette halk neylerse güzel eyler türü bir halk dalkavukluğu içinde değiliz ama, 10 Ağustos’ta seçmenin sergilediği tutum, Haziran 2015 seçimleri açısından da büyük önem taşıyor.
Önce AKP tarafındaki görünüme bakalım…
Parti içinde ciddi bir kaynama var ama, kol kırılır cüppe içinde kalır ilkesi önde olduğu için kaynamanın sadece buharı dışarıya yansıyor. Erdoğan, 10 Ağustos sonuçlarının 2015’e de yansıması için fiili başkan havasında yola devam etmek istiyor. Halka teşekkür ediyorum kılıfıyla Anadolu’yu gezip, “istikrar benimle uyumlu çalışacak hükümetten geçer” propagandasıyla AKP’ye oy isteyecek. AKP, seçimden anayasaya hükmedecek bir çoğunlukla çıkarsa şu anda fiilen yaratılmaya çalışılan başkanlık sistemi oturtulacak.
İşler Davutoğlu ile gidiyor-gitmiyor tartışması da bu sonuçların ardından bitmiş olacak; zira ortada Başbakanlık makamı kalmayacak.
Bu gidişin nereye varacağını görmek için uzun yorumlara gerek yok; bugünkü karmaşa birkaç kat artacak…

***

AKP’nin bu politikasına karşı muhalefet partileri ister istemez sistemi koruyan bir konuma sürükleniyor. Bu durumda AKP de, “ben yeniliklere açık partiyim, onlar değil” yalanını yol haritası yapıyor.
CHP buna meydan vermeyecek bir politika arayışını sürdürüyor.
CHP’yi de kapsama alanı içine alan AKP karşıtı toplumsal tabanda ise arayıştan daha farklı bir duygu yoğunluğu hâkim. Daha net ifadeyle; CHP’den çok şey beklemekle CHP’ye çok kızma iç içe geçmiş durumda.
Bu tablo önümüzdeki günlerde seçim atmosferine girilmesiyle birlikte daha çok konuşulur olacak.
Tunus seçimleri, “Arap coğrafyasında İslamcı bir parti iktidara gelirse onun karşısındaki partilerin seçim kazanması zor” algısını ortadan kaldırdı. Arap dünyasının coğrafya ve kültür komşusu olarak Türkiye’de de bu başarılabilir. Tunus seçimleri de gösterdi ki bunun başlangıcı şuradan geçiyor:
Ana hedefi iyi seçmek.
AKP iktidarı eksenli Türkiye’yi nelerin beklediği ortada; bu durumda ana hedef, AKP iktidarının gerçek yüzünü halka anlatmak ve bugün AKP’de olmaması gereken geniş yığınları çekmek olmalı.
Aksi her adım, AKP’nin duvarına tuğla koymak olacaktır.
Konuyu daha çok işleyeceğiz… Cumhuriyet için duyarlı olan tüm kesimlere önümüzdeki dönem için ilk sözümüz şu:
Ya hedef ortaklığı, ya AKP bataklığı!

Cumhuriyet

Leave a Reply

Your email address will not be published.