Mustafa Mutlu: Aynı müfettiş görevlendirilsin!

BT YAZARLAR-İzmir Büyükşehir Belediyesi bir yılı aşkın bir süredir yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarıyla çalkalanıyor…
Polis, belediye binalarına gece yarısı operasyonları düzenledi; yüzlerce bilgisayara, on binlerce evraka el koydu…
Sonuçta onlarca kişi cezaevinde aylar geçirmek zorunda kaldı.
Büyükşehir Belediyesi’nin Genel Sekreteri ise hâlâ tutuklu…
Peki; onca baskından, operasyondan, karalama kampanyasından, yandaş basına manşet edilen iddialardan geriye “suç” olarak ne kaldı?
Yormayın kendinizi, ben söyleyeyim:
“Belediye, düzenlediği Şevval Sam konseri için ihaleye çıkmamış…”
Başka…
“Eeee, daha ne olsun?”
***
Kardeşim…
Yüz Şevval Sam olur da içlerinden en ucuza konser verecek olanı bulmak için ihaleye gidersin…
Ama bir tek Şevval Sam var!
Eğer ona konser verdireceksen nasıl bir ihaleye çıkacaksın ki?
Konseri kaça verdiğini sorarsın; işine gelirse anlaşırsın, gelmezse başka birisini bulursun…
Belediyenin işine gelmiş ki anlaşmış…
Bunun neresinden “yolsuzluk hikâyesi” çıkaracaksın; git başka belediyelere bak, değil mi?
***
Hangi belediyelere mi?
AKP’li Küçükçekmece Belediyesi’ne örneğin…
Belediye, 7-14 Temmuz tarihleri arasında düzenlenen “7. Uluslararası Küçükçekmece Göl Festivali”nin sadece organizasyonu için kaç para harcamış, tahmin edin.
961 bin 018 lira…
Peki; yapılan ne?
Birkaç halk konseri, birkaç gösteri…
Şevval Sam, Tarkan, Kenan Doğulu konseri için ihaleye çıkamazsın ama böyle bir organizasyon için bal gibi çıkarsın…
Peki, çıkılmış mı?
Hayır…
Davet yöntemiyle yaptırılmış…
Davet edilen firma kime ait?
AKP eski milletvekili Mustafa Baş’ın damadı ve eski Eminönü Belediye Başkanı’nın Özel Kalem Müdürü Fatih Bolcan’a…
Fatih Bey’in ismini bile duymamış olabilirsiniz bugüne kadar, ama arkası sağlam…
Sadece on yıl önceki düğününe katılan siyasetçilerden iki meclis, dört de bakanlar kurulu çıkar.
***
İçişleri Bakanı’ndan çok önemli bir ricam var:
Eminim şimdi “şeklen” de olsa Küçükçekmece Belediyesi’ne müfettiş gönderip, teftiş başlatacaksınız…
Şu fuar nasıl yapılmış, kime kaç para verilmiş, araştıracaksınız…
Lütfen; İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde “Şevval Sam yolsuzluğunu” ortaya çıkaran kahraman müfettiş arkadaşa verin bu işi…
Ne de olsa uzmanlık konusu!
*****
YİNE İDO!
Özelleştirilme sonrası yoğun eleştiriler alan İDO, şimdi de “şarap taşıma yasağı”yla gündeme geldi.
Kabataş’tan Burgazada’ya gitmek isteyen ve çantasında 4 şişe şarap olan bir kadının, İDO görevlilerince engellendiği öne sürüldü.
Olayı köşesine taşıyan Milliyet Gazetesi yazarı ve ünlü gurme Vedat Milor aynen şunları yazdı:
“Ceren Sungu, Kabataş’tan deniz otobüsüne binip; adaya, benim evime geliyor. Yanında dört şarap taşıyor. İDO’dan içeri almıyorlar, ‘Şarap var’ diye. Üstelik de oradaki görevli, kızcağıza bağırıp onu azarlıyor. Suudi Arabistan ya da İran’da mıyız kardeşim? Yasak mı evine şarap götürmek?”
Ah, Vedat Bey… “Suudi Arabistan ya da İran’da mıyız kardeşim?” diye tepki göstermek için ille de böyle bir deneyim yaşamayı beklemeseydiniz…
Kim bilir, o zaman böyle bir şeyi belki de hiç yaşamazdınız!
*****
GÜNÜN SORUSU
Adli tatil bugün başladı… Hâkimler, savcılar, avukatlar biraz olsun rahat nefes alacak… Ama onlar tatil yaparken; belki de boş yere suçlanan binlerce tutuklu sanık cezaevinde gün çentiklemeye devam edecek… Sorum ortaya:
Tutukluları neden adli tatilden yararlandırmıyoruz?
*****
Gürsel Tekin’e göre CHP, çok değişmiş…
Dünkü yazımda, 3 Mayıs’ta istifa ettiği CHP Merkez Yönetim Kurulu üyeliği ve Medyadan Sorumlu CHP Genel Başkan Yardımcılığı görevine yeniden getirilen Gürsel Tekin’e basit bir soru sormuştum:
“CHP’nin 18 kişilik yeni yönetiminde eski 16 kişilik yönetimden sadece üç isim yer almıyor. Oysa sen özellikle Nihat Matkap’ı ve Erdoğan Toprak’ı kastederek, ‘Ben onlarla aynı MYK’da bulunmayı, aynı yönetim anlayışıyla hareket etmeyi kabullenemiyorum’ gerekçesiyle istifa etmiştin… Ne oldu da aynı kişilerle birlikte yeniden, hem de aynı göreve gelerek çalışmayı kabul ettin?”
***
Gürsel Tekin aradı ve “Ben istifa ederken hiç kimsenin adını vermedim” diyerek söze girdi. Sonra da şöyle devam etti:
“Benim derdim isimlerle değil, yönetim anlayışıylaydı… CHP’nin Merkez Yönetim Kurulu çok değişmemiş gibi görünse de, görev ve yetki dağılımları bakımından oldukça değişmiştir. Bu değişiklik, benim istediğim zihniyet ve yönetim tarzı değişikliğini de getirecektir. Ben yıllardır CHP’nin parti içi değil, parti dışı siyasete yoğunlaşması gerektiğini savunuyorum. Yeni yönetim bunu değiştirecek güçte ve yapıda… O yüzden aynı göreve seçilmekte bir sakınca görmedim.”
***
Gürsel Tekin’in istifa ettiği görevlerini yeniden üstlenmesine gerekçe olarak söylediği bu sözler sizi ikna etti mi, bilemem…
Ama ben, dün kendisine telefonda söylediğim sözleri burada da yinelemek istiyorum:
“CHP’nin şimdiki yönetiminde, bir öncekine göre değişen pek fazla bir şey yok Gürsel… Değişen sensin…”
İlk Kurşun

Leave a Reply

Your email address will not be published.