Mustafa Mutlu: Futbolun direnişi!

Mustafa Mutlu-1YAZARLAR-Diktatörlerin ülkelerini “3-F”yle yönettiklerini mutlaka duymuşsunuzdur. Bu yöntem her ne kadar İspanyol diktatör Franco’ya mal edilse de mucidi Portekizli diktatör Salazar’dır.
“3-F”nin açılımı da sanıldığı gibi “Fado, Fiesta, Futbol” değil, “Fado, Fatıma ve Futbol”dur.
Fado, halkın eğlenceye…
Fatıma, dine yönlendirilmesini…
Futbol ise sportif rekabetle deşarj edilmesini anlatır.
Böylece toplumlar kuzuya döner ve diktatörler istediği gibi ülkeyi yönetir.
***
Bu formül Haziran Direnişi‘ne kadar bizim için de geçerliydi.
Halk kendini televizyonlardaki eğlence programlarına veriyor, Acun’un yaptığı programlar raiting rekorları kırıyor, halk futbolla, bahisle uyutuluyordu.
İktidar da dini duyguları sömürmek için elinden geleni ardına koymuyordu.
***
Ancak Sıcak Haziran’dan sonra futbol, “teslimiyet”in değil “direniş”in simgesi haline geldi.
Başta Beşiktaş’ın Çarşı’sı olmak üzere tüm taraftar grupları, ülkedeki baskılara karşı el ele verdi.
En fanatik taraftar grupları bile tıpkı Kurtuluş Savaşı günlerindeki gibi, ülke çıkarları söz konusu olduğunda kol kola girerek, birlikte mücadele etti.
Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş bayrakları yan yana dalgalandı.
***
Direniş Haziran’dan sonra tribünlerde devam edince, iktidar siyasi slogan yasağı getirmek zorunda kaldı.
Ancak bu yasak, “futbol”un direnişini kıramadı.
Bir hafta önce sahaya “Başöğretmen” yazılı tişörtlerle çıkan Fethiyesporlu futbolcular, önceki gece Fenerbahçe’yi eledikleri karşılaşmaya da “Yüce Atatürk” yazılı tişörtlerle çıktı.
Bu gösteriler tribünlerdeki on binlerin coşkulu alkışlarıyla takdir gördü.
Fethiyespor yöneticisi Özkan Özcan Güneş de kendisine ısrarla sorulan “Neden böyle bir şey yaptınız?” sorusuna, “Mesaj gideceği yere gitmiştir” diyerek yanıt verdi.
***
Evet; “mesaj yerine gitti” ve düne kadar futbolla, basketbolla, voleybolla ilgilenen herkesi “topçu” diye küçümseyenler, beklemedikleri bir yerden gol yedi.
Dün Fethiyespor…
Cumartesi günü Beşiktaş derbisinin 34. dakikasında ortalığı “Her yer Taksim, her yer direniş” diye inleten Fenerbahçe taraftarı…
Ondan önce Karşıyaka tribünleri…
Basketbol ve voleybol karşılaşmaları…
Göğüslerinde Atatürk resimleriyle koşan maratoncular…
Kısacası…
“Topçu”lar uyandı; baylar bayanlar!
Bu uyanışta oyuncusuyla, yöneticisiyle, taraftarıyla emeği geçen herkesi kutluyorum.
GEÇMİŞ OLSUN!
On yıldır çalıştığım Vatan gazetesinden iktidarın isteğiyle beni kovan Erdoğan Demirören, bu kez aynı şeyi Ruhat Mengi’ye yapmış…
Medya sitelerine göre, aynı gazetede başyazar olan eşi Güngör Mengi‘yle de yolların ayrılması an meselesiymiş.
İkisiyle de on yıl yan yana çalıştım. Özellikle Güngör Mengi‘yle “baba-oğul” sıcaklığında bir ilişkim vardı.
Ancak ben atıldığımda yıllardır bana küs olan Ruşen Çakır kardeşim bile aradı da… Ruhat ve Güngör Mengi kuru bir “Geçmiş olsun” demeyi çok gördü.
Ben onların yaptığını yapmayacağım:
Üzülmeyin sevgili Mengiler; bu dönemde bir iktidar yandaşı tarafından işten atılmak, madalya takmaktır.
Geçmiş olsun!
Yapabileceğim bir şey varsa… Buradayım.
GÜNÜN SORUSU
Futbol Federasyonu, futbolcuların Fenerbahçe maçının seramonisinde göğüslerindeki harflerle “Yüce Atatürk” yazması üzerine Fethiyespor’a para cezası verecekmiş… İsyanım, Federasyon Başkanı Yıldırım Demirören’e:
Her maçtan önce okunan İstiklal Marşı da “siyasi” bir gösteri… Buna da ceza kesecek misin?
Anayasa Mahkemesi’nin kararı ayırımcılığa yol açmamalı…
Anayasa Mahkemesi, Ergenekon davasından 4 yıl 275 gündür tutuklu bulunan CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ın bireysel başvurusunu kabul etti ve Balbay’ın tutukluluğunun makul süreyi aştığına, seçilme hakkının ihlal edildiğine oybirliğiyle karar verdi.
Avukatları da bu karar üzerine hemen mahkemeye başvurarak, Balbay’ın tahliyesini talep etti.
Bu kararı elbette doğru buluyorum. Balbay, ne olduğunu kendisinin bile anlayamadığı birtakım suçlamalardan dolayı bunca süredir özgürlüğünden mahrum bir şekilde yaşıyor.
Ancak Anayasa Mahkemesi’nin kararı sadece “seçilme hakkı” ihlal edilen tutuklu vekiller için değil, tüm uzun süreli tutukluluklar için geçerli olmalı!
Aksi takdirde, Anayasa Mahkemesi “ayırımcılık” yapmış olur ki…
Bu, ciddi bir suçtur.
Günün İsyanı!
Başbakan Erdoğan, partisinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı’nın yine Kadir Topbaş olduğunu açıkladı. Gerekçe olarak da onun “başarısını” gösterdi. İsyanım, Başbakan’a:
Kadir Bey seçilmeden önce Bostancı-Mecidiyeköy arası sabah ve akşam trafiğinde bir saat sürüyordu; şimdi iki buçuk saate çıktı. “Başarı” dediğiniz şey bu mu?

AYDINLIK

Leave a Reply

Your email address will not be published.