Mustafa Mutlu: Sen o mektuba imza atamazsın Ahmet Bey!

Mustafa Mutlu-1Başbakan Ahmet Davutoğlu, partisinin Afyonkarahisar’da düzenlediği toplantıda, Emine Ülker Tarhan’ın CHP’den istifa mektubunu okumuş…

Ermenek’te maden, Isparta’da tarım işçilerinin katliama kurban gittiği…

Peşmergelerin zafer çığlıklarıyla topraklarımızı çiğnediği…

PKK yanlılarının “ayaklanma” çağrısında bulunduğu…

Meclis çatısı altındaki bir partinin, “Mahkeme kararını tanımıyoruz” diyerek Türkiye Cumhuriyti Devleti’ne kafa tuttuğu bir günde…

Beyefendi, teselliyi Emine Hanım’ın mektubuna sarılmakta bulmuş!

Sonra da, “Ben bu mektubun altına imzamı atarım” demiş…

***

Atamazsın, Ahmet Bey…

Çünkü sözünü ettiğin o mektup bir “biat” yani “bağlılık” mektubu değil; istifa mektubu…

Dik duran bir siyasetçinin “isyan” mektubu…

Bu yönleriyle tam bir “Kral Çıplak” narası!

Sen nasıl böyle bir mektuba imza atabilirsin ki?

***

Emine Hanım , yıllardır emek verdiği partisinin yönetiminden umudu kesmiş olacak ki eleştirilerini tek tek sıralamış o mektupta; sonra da istifa etmiş…

Hadi; söyle bana:

Hayatında bir kez olsun “istifa” ettin mi ki, “O mektubun altına imzamı atarım” diyorsun?

Bırak Başbakanlığı, Dışişleri Bakanlığı’nı, Milletvekilliği, partililiği, memuriyeti…

Herhangi bir dernekten, vakıftan…

Hatta apartman başkanlığından istifa ettin mi sen Ahmet Bey?

***

İstifadan da vazgeçtim; üyesi bulunduğun partiyi yöneten arkadaşlarınla bir kez olsun tartıştın mı?

Ayrı görüşleri savundun mu?

İlkelerin uğruna, gemileri yakmayı göze aldığın oldu mu hiç?

Bunca yıldır bakanlık, Başbakanlık yapıyorsun; ülkenin geleceği için kişisel geleceğini riske attın mı bir kez olsun?

Gözünü karartıp çevrendekilerin yanlışlarını, yalanlarını söyleyebildin mi?

“Kral Çıplak” diyebildin mi hiç?

***

Sorularımın yanıtını ben vereyim:

Hayır…

Sen sadece sana söyleneni yaptın:

“Gel” dediler, geldin; “Git” dediler, gittin!

Tamam; başbakan bile oldun ama… Hak ettiğin için değil; “güvenilir” bulunduğun için!

Bunu sen de biliyorsun, ben de… Bütün âlem de…

***

Tüm bu gerçekler ortadayken, Emine Hanım’ın istifa mektubuna sarılma Ahmet Bey, oradan “mama” çıkmaz sana!

Unutma ki, “Ben de altına imzamı atarım” dediğin şey bir “kararname”, “kanun teklifi” ya da “çek yaprağı” değil…

Bir istifa mektubu!

Yürekli bir siyasetçinin…

Gözükara bir Atatürk kadının…

Yaman bir hukukçunun tarihe geçen istifa mektubu!

Dolasıyla…

Asla taşıyamayacağın yükün altına girme…

Sen bizi bilirsin, biz de seni:

Sen o mektuba imza atamazsın Ahmet Bey!

HUKUK!

PKK’nın Meclis’teki ayağı HDP bir yandan halkı ayaklanmaya davet ederken, diğer yandan da mahkeme kararlarına uymayacağını açıklayarak Türkiye Cumhuriyeti’ne kafa tutuyor!

Bu partinin başı, aleyhteki mahkeme kararına karşın, Diyarbakır Belediyesi’ni “eş başkan” sistemiyle yönetmeye devam edeceklerini söylüyor!

Peki; biz sıradan vatandaşlar aynı şeyi yapsak… Yani, aleyhimizdeki herhangi bir “mahkeme kararını” tanımasak, sonumuz ne olur?

Ben söyleyeyim: Ya Metris, ya Silivri!

Peki; bu nasıl hukuktur ki millete söküyor da vekiline sökmüyor?

Verdikleri kararın “tanınmasını” bile sağlayamayan hakimler; hâlâ nasıl “Hakimim” diye aramızda dolaşabiliyor?

GÜNÜN SORUSU

Bir haftada dört askerimizi katleden PKK’nın taşeronu YDG-H, Diyarbakır’da, 15 güvenlik personelini daha hedefine oturtmuş… Evlerine işaret koyarak, tehdit etmiş… Sorum, uygulanan “saçılım” politikasına destek vermeye devam eden sözde “akil” insanlara:

O işaret sizin kapınıza konsa, ne hisseder, nasıl davranırdınız?

HUBER’DE SUÇ İŞLENİYOR! (12)

Önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, görevden ayrılmasının üzerinden aylar geçmesine rağmen, ikamet ettiği Cumhurbaşkanlığı’na ait Huber Köşkü’nü bir türlü boşaltmıyor.

Bu bir “işgal”dir!

Abdullah Bey, kamuya ait değerli bir taşınmazı, yasalara ve geleneklere aykırı bir şekilde işgal suçunu işliyor!

Sadece işgal etmekle kalmayıp; aynı zamanda devleti her gün on binlerce liralık zarara sokuyor…

Çünkü o Huber’i terk etmediği için, onlarca güvenlik görevlisi ve hizmetli de Köşk’ten ayrılamıyor.

***

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir ilk olan bu işgal için Abdullah Gül’ü ve aralarındaki “eski” kardeşlik ilişkisi nedeniyle bu işgale göz yuman Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yasalara uymaya davet ediyorum!

GÜNÜN İSYANI

Yıllardır Fethullah Gülen Cemaati’nin sözcüsü olarak bilinen ve “Beni namluya sürün, nereye atmanız gerekiyorsa oraya atın” diyecek kadar cemaatle “etle tırnak” haline gelen Hüseyin Gülerce, Hürriyet’ten Ahmet Hakan’a konuşmuş, “hizmet”ten ayrıldığını söylemiş… İsyanım, sopayı görünce ekmek yediği (!) tarikat kapısına bile ihanet eden bu arkadaşa:

Şimdi seni, “sütten çıkma ak kaşık” mı sayacağız?

SÖZCÜ

Leave a Reply

Your email address will not be published.