Mustafa Mutlu: Silivri büyüsü tuttu!

Mustafa Mutlu-1Deniz Yıldırım ile Hasan Atilla Uğur’un Silivri büyüsü tuttu!

Metris’te tutuklu bulunan 51 cemaatçi polis, önceki gün Silivri Cezaevi’ne gönderilmiş…

Nakledilen polisler arasında eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürleri Yurt Atayün ve Ömer Köse ile eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, eski İstanbul Mali Şube Müdürü Yakup Saygılı da varmış…

***

Bu isimler kim biliyor musunuz?

Sözde Ergenekon Terör Örgütü soruşturmasında masum insanları düzmece oldukları kanıtlanan delillerle gözaltına alıp tutuklatan polisler…

Tutuklattıkları isimlerin tek ortak özelliği, iktidar karşıtı olmaktı!

O muhalifler öylesine büyük ve kapsamlı bir kumpasa kurban gittiler ki neyle suçlandıklarını öğrenebilmeleri bile üç yıllarını aldı…

***

Bu 51 polisin de aralarında olduğu yapılanma, örneğin gencecik yurtsever Teğmen Mehmet Ali Çelebi’nin telefonuna, bir dinci terör örgütünün üyelerine ait telefon kayıtlarını yükleyerek suçlamaya kalktı…

Sonra da tezgah ortaya çıkınca, “sehven” diyerek işin içinden çıktı…

Yine aynı yapı; Kuddusi Okkır gibi sıradan bir vatandaşı, “Ergenekon’un kasası” ilan etti. Bu çaresiz adamın üzüntüden kansere yakalanmasına, sonra da ölmesine neden oldu…

***

Yasa dışı delil ve düzmece gizli tanık ifadeleriyle içeri tıktıkları yüzlerce aydının “ah”ını aldı bu polislerin önemli bir bölümü…

Sorgulamalar sırasında utanıp sıkılmadan karşılarına geçip alay ettiler.

Öylesine büyük bir kin ve nefret doğurdular ki; bizim Deniz Yıldırım ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin onurlu isimlerinden Hasan Atilla Uğur tahliye olmadan hemen önce Silivri 4 No’lu Cezaevi’nin B-1 koğuşunun duvarına kurşun kalemle aynen şunu yazdılar:

“F TİPİ ÇETE… EVİNİZE HOŞ GELDİNİZ!”

Çünkü günün birinde “hesabın döneceğine” emindiler…

Komployla kendilerini cezaevine tıkan çete üyelerinin de bir gün mutlaka aynı koğuşlarda ikamet edeceklerine yürekten inanıyorlardı.

***

Bu 51 polisin de içinde olduğu F Tipi Yapılanma, yıllardır aydınlara, yurtseverlere “komplo” kurmakla suçlanıyor…

Gün geldi, devran döndü; hizmet ettikleri iktidarla ters düştüler… İktidarın foyalarını ortaya dökmek gafletinde bulundular.

İşte; o zaman, yıllar önce kendi estirdikleri zulüm rüzgarı bu kez onlar için esmeye başladı…

AKP muhaliflerine ve yakınlarına çektirdikleri çilenin benzerini kendi eşleri, anneleri, babaları, çocukları çekmeye başladı.

Ve kaderin cilvesine bakın ki, Deniz Yıldırım ile Hasan Atilla Uğur’un Silivri Zulümhanesi’nin duvarında yaptıkları büyü tuttu; “Silivri Zalimleri”, “Silivri Sakinleri”ne dönüştü…

***

Kaderci biri değilim; sadece ilahi adalete inanırım!

O da şu anda tecelli ediyor.

Nazlıcan Özkan’ın gözyaşları, Gülşah Balbay’ın çaresizliği, Sabriye Okkır’ın çığlıkları zalimlerden hesap soruyor bugün…

Ama bu daha başlangıç…

Sıra, F Tipi Yapılanma’nın “yargı” ayağında…

Bizim Deniz Yıldırım’a sordum, “Hiç merak etme abi, onlar da yatacak, bizi haksız yere tuttukları o zindanda” dedi…

O ne dese çıkıyor…

İlgililere şimdiden duyurulur!

EBOLA!

Türkiye, günlerdir Türk Hava Yolları (THY) Genel Müdürü Temel Kotil’in sözlerini konuşuyor;

“Ebola virüsü göründüğü kadar kötü değildir. Sadece bulaşınca öldürüyor!”

Herkes Temel Bey’le dalga geçiyor…

Ben ise dalga falan geçmeyeceğim.

Sadece şu kadarını söyleyeyim ki; zengin olsaydım, tüm servetimi hemen THY hisselerine yatırırdım.

Düşünsenize; öyle sağlam bir şirket ki yıllardır Temel Bey tarafından yönetiliyor ve hâlâ dimdik ayakta!

GÜNÜN SORUSU

İstanbul Askeri Casusluk Davası kapsamında Mamak Askeri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Yüksek Mühendis Albay Necmi Yıldırım açlık grevine başlamış…

Sorum bu dava hakkındaki başvuruyu aylardır karara bağlamayan Anayasa Mahkemesi üyelerine:

O Albay’ın yerinde olsanız, “geciken adalet” karşısında siz nasıl bir eylem yapardınız?

İSTANBUL’UN YÖNETİCİLERİ ERKENDEN YATABİLİR AMA…

Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre İstanbul’da sadece hizmetler sektöründe çalışanların sayısı geçen yıl 3 milyona çıktı. Bunların 300 bininden fazlası gece çalışıyor…

Bu kentte sanayi sektöründe çalışanların sayısı ise 1 milyon 635 bin…

Yine bunların en az 200 bini gece işbaşında…

Yani, İstanbul’da en az yarım milyon kişi akşam 17:00 ile sabah 08:00 arasında ekmek parasını kazanıyor.

Bu sayı, elliden fazla ilimizin nüfusundan fazla!

Bir de dünyanın sayılı metropollerinden olan bu kentimizin gece hayatını düşünün; en az iki milyon kişinin “uyumadığını” rahatlıkla söyleyebiliriz…

Durum böyleyken Şehir Hatları vapurları 23:00’ten sonra çalışmıyor!

Otobüs, metro ve tünel seferleri de benzer durumda!

Bu yüzden de tüm trafik köprülere kayıyor. Öyle olunca da gecenin üçünde bile trafik sıkışıyor!

***

İstanbul’u yönetenler, tavuk gibi erkenden uyuyabilirler ama bu kent, 24 saat canlı… Uyumuyor… Ayakta!

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ulaşımdan sorumlu yöneticilerini “halka kesintisiz ve tam hizmet vermeye” davet ediyorum!

GÜNÜN İSYANI

Kendilerine Özgürlükçü ve Demokrat Avukatlar Grubu adını veren PKK sempatizanı bazı avukatlar dün baro seçiminde şov yapmışlar… İstiklal Marşı ve saygı duruşu sırasında salonu terk etmişler… İsyanım onlara:

Allah bu ülkeyi sizin demokrasi ve özgürlük anlayışınızın egemenliğinden korusun!

Aydınlık

Leave a Reply

Your email address will not be published.