Mustafa Mutlu: Yeni kimliklerdeki ‘yıldız’ saygısızlığı!

Mustafa Mutlu-1Savaş kapıda, ülke bölünmenin eşiğine gelmiş; hükümetin derdi “çipli kimlik…”

Neden?

Bizi daha iyi takip edebilmek için!

Neredeyiz, nereye gidiyoruz, ne alıyoruz, ne satıyoruz, ne yiyoruz, ne içiyoruz, kimlerleyiz, nerede ne kadar paramız, kime ne kadar borcumuz var; bunların hepsini artık tek merkezden izleyebilecek “devlet” denilen mekanizma…

***

Peki; bu “yeni kimliklerin” vatandaşa getireceği kolaylık ne?

Hiçbir kolaylık yok!

Buna rağmen maliyeti 5 lira olan karta 18 lira vermek zorunda bırakılacağız…

Ya o 18 lirayı bulamazsak ve yeni kimlik kartını devletten “satın” alamazsak?

Böyle bir şansımız yok!

Çünkü o zaman hastanede, ezcanede, tapuda, bankada, okulda, muhtarda, belediyede, askeriyede, mülkiyede hiçbir işlemimiz yapılmayacak!

Yani arka arkaya birçok suç işlemek zorunda kalacağız…

***

Keşke yeni kimliklerle ilgili sorunlar parayla sınırlı kalsaydı. İşin bir de “aymazlık, saygısızlık” boyutu var:

Grafiker kardeşim Cengiz Yılmaz fark etmiş:

Bu yeni kartlardaki “ay-yıldız”ın yıldızı, Bayrak Kanunu’nda net şekilde belirtilen ölçülerdeki yıldızdan çok daha küçükmüş…

Düşünün; milyonlarca lirayı çöpe atıp kimliğimizi değiştireceksiniz ama üzerindeki ay yıldızı bile doğru dürüst çizemeyeceksiniz ya da çizmeyeceksiniz!

Cengiz kardeşimin gönderdiği yukarıdaki fotoğralara bakın… Büyük olan, devletin hazırlattığı tasarımlardan biri… Alttaki küçük resimde ise yıldızın olması gereken gerçek boyutu, siyah çizgilerle belirtilmiş…

O siyah çizgilerin içinde kaybolup giden ise Davutoğlu iktidarının yıldızı!

***

Bizi daha iyi takip etmek için durduk yerde icat çıkarıp kimliklerimizi değiştiriyorlar.

Bunun için gerekli parayı da bize ödetiyorar…

Ama iş, doğru dürüst bir ay yıldız yapmaya gelince bunu bile ellerine yüzlerine bulaştırıyorlar!

Yazıklar olsun!

İLK AYRIŞMA!

“Doktoranın adını bilmeyen öğrenci, tek ciddi eseri olmayan profesör var… 12 yılda üniversite sayısı 73’ten 184’e çıktı… Ama öğretim üyesi? Ah, o öğretim üyesi… Üniversiteler nicelik olarak değil, nitelik olarak artmadığı sürece, ciddi yanılsamalarla karşılaşırız…”

Yukarıdaki bu sözlerle herhangi bir muhalife değil; 12 yıllık AKP iktidarının önemli isimlerinden biri olan Başbakan Ahmet Davutoğlu’na ait…

Önceki gün YÖK’ün Akademik Arşiv Projesi’nin tanıtım toplantısında bir konuşma yapmış ve bu sözleri orada söylemiş…

Başbakan ile Cumhurbaşkanı’nın “ilk ayrışması” olarak değerlendirebileceğimiz bu sert özeleştiriye Recep Tayyip Erdoğan’ın nasıl bir tepki göstereceğini çok merak ediyorum!

GÜNÜN SORUSU

Erdoğan’ın, “PYD şu anda PKK ile eşittir. Silah verilmesi mümkün değildir” demesinin üzerinden birkaç saat bile geçmeden devletimizin politikası değişmiş ve Kobani’ye hem karadan, hem de havadan koridor açılmış…. Sorum Cumhurbaşkanı’na:

Devlet mekanizmasında sizin üzerinizde kim var ki sizi hep yanıltıp duruyor!

GÜL, NEDEN HÂLÂ HUBER’DE? (3)

Cumartesi gününden bu yana bu sütunlarda Abdullah Gül’ün Huber Köşkü’nü neden boşaltmadığını sorup duruyorum… İşin ilginci ondan da köşkün sahibi görünen Cumhurbaşkanlığı makamından da yanıt alamıyorum.

Beni bilen bilir; kötü bir huyum vardır:

Bu gibi durumlarda bin gün de sürse sormaya devam ederim…

Belki sizi bıktıracağım ama madem yanıt gelmiyor; o zaman bu soruyu her gün soracağım:

Cumhurbaşkanlığı makamına:

Önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün görev süresi biteli yaklaşık iki ay olmasına rağmen, kendisinin halen İstanbul Tarabya’daki Huber Köşkü’nü boşaltmadığı ve ailesiyle birlikte burada ikamet ettiği bilinmektedir.

Bildiğim kadarıyla bu, yasalara ve teamüle aykırıdır.

Sayın Gül’ün ve ailesinin (makamınız tarafınden kendisine satılmadıysa ya da kiralanmadıysa) aylık gideri milyonlarca lirayı bulan bu Köşk’te oturmaya devam etmesine seyirci kalmanızın nedenini öğrenebilir miyim?

GÜNÜN İSYANI

Yıllar önce meşhur “kedili karikatür” yüzünden Başbakan Erdoğan tarafından dava edilen Cumhuriyet çizeri Musa Kart’ın başı yine belaya girmiş… Türkiye’nin gündemini sarsan yolsuzluk soruşturmalarına isimleri karışan 209 şüpheli hakkında takipsizlik kararı verilirken; rüşvet iddialarını eleştiren bir karikatürü nedeniyle Musa Kart için 9 yıl 10 ay hapis istemiyle dava açılmış… İsyanım ortaya:

Bu cezayı isteyenler, “çizmek çalmaktan tehlikelidir” demek istiyorsa, biz bu ülkede nasıl yaşayacağız?

Leave a Reply

Your email address will not be published.