Necati Doğru: 1 Mayıs’ı sulandırmak!

Necati DOĞRU-1Vali, yine “Taksim Yasak” diye emir çıkardı. Alana gelmek isteyenlere TOMA’lar, biber gazları, darbeler, tokatlar, silleler, hazır kuvvet eli sopalı adamlar hücum etti. Vapur, tramvay, metro da çalıştırılmadı. 21 bin polisi de Taksim’e yığdılar. Taksim’i Taksim olmaktan çıkardılar. Dünya 24 saatte kendi ekseni etrafında ve 365 günde de güneşin etrafında dönüyor diyen ve o güne kadar kökleşmiş bilgileri yıkan Galileo Galilei’nin en önemli eseri; “İki Büyük Dünya Sistemi Hakkında Diyalog” adlı kitabını, yazıldığından 377 yıl sonra Türkçeye eksiksiz ve kusursuz olarak ilk kez Reşit Aşçıoğlu çevirdi. Dün Reşit Ağabey ile telefonda konuşuyorduk; “Taksim’in artık adını değiştirmek gerekli” dedi.
“Ne öneriyorsun?” diye sordum.
“Erdoğanopolis” olsun.
Polis şehir demek.
Costantinopolis (İstanbul):
Costantin’in şehri.
Hieropolis (Pamukkale):
Hiero’nun şehri.
Erdoğanopolis (Taksim):
Erdoğan’ın şehri.
Valilere emir veriyor, polisleri yığıyor.
1 Mayıs’ı kutlamaya gelmek isteyenleri Taksim’e sokmuyor.
* * *
“Derin Devlet 1 Mayıs’ı kana buladı” fakat “1 Mayıs hem resmi bayram ve hem de Taksim’de kutlu olsun” diyen ve 5 yıl önce 2010’da dediğini yapan oydu. 2012 yılı 1 Mayıs’ı da Taksim’de olaysız, kavgasız, kansız kutlanmıştı.
Fikrini değiştirdi.
Taksim’i 1 Mayıs’ı kutlamak isteyenlerin elinden aldı. 1 Mayıs; “İşçinin ve Emekçinin Dayanışma Günü olduğunu” söylenip bağırıldığı yer de Türkiye’de Taksim Meydan’ı ola gelmişti. 2012’nin 1 Mayıs’ı da Taksim’de olaysız, kavgasız, kansız fakat “Emperyalist kapitalizme karşı emekçilerin dünyayı değiştirecek güç olduğu” söylenip bağırılarak kutlanmıştı.
Sulandırdılar.
Karanfilleri elinize alın.
El ele tutuşun.
Halay çekin, sarılın.
Şarkılar söyleyin.
Fakat Taksim’ e gelmeyin.
Polisim var ezerim.
Taksim’i “1 Mayıs’ı anlamına ve içeriğine uygun olarak kutlamak isteyenlere” açıp, üstelik Meclis’ten yasa geçirip resmi bayram ilan eden de kendileri olmasına rağmen fikir değiştirdiler. 1 Mayıs’ı da “halay çekilen- kucaklaşılan- birbirine çiçek atılan” Hıdırellez taklidi bir gösteriye dönüşmeye zorluyorlar. 1 Mayıs, çocuk bayramı olsun. İşçiler de çocuk olsun. Söz dinlesinler, 1 Mayıs’ı Taksim’de değil,
1 numaralı adamın gösterdiği alanda ve onun tarif ettiği biçimde kutlasınlar.
Tutarlılık yok.
* * *
1 Mayıs’ı “çiçek-böcek- halay çekme bayramına” dönüştürmek, onu sulandırmak anlamına gelir. İlk günden (1 Mayıs 1886’dan) beri bütün Dünya’nın bütün büyük kentlerinde 1 Mayıs’lar; ciddi, gergin, sinirli, haykırmalı, protestolu, uyanmaya çağırmalı, “en yüce değerin emek olduğunu” bağırmalı olarak geçer.
Böyle kabul edilir.
Senede bir gün.
İşçi ben de varım diyor.
Atilla Sertel!
Gazetecilerin parti genel başkanının el etek öpücüsü olup “kontenjandan” milletvekili adayı gösterilerek Meclis’e girmelerini onaylamak güç. Gazeteciliğe yakışan bir tavır değil. Ancak Atilla Sertel, bu yakışıksız yola sapmadı. Gazeteciliğini alet etmedi. Ön seçime girdi. Yarıştı. CHP İzmir Milletvekili adaylığını tabandan aldığı güçle hak etti. Atilla Sertel, Basın İlan Kurumu Genel Kurul üyeliği de yapıyordu. Ancak bu üyeliğinden ötürü bir maaş ya da bir ödeme almıyordu. Yani memur değildi. Basın İlan Kurumu raporunda; “Genel Kurul üyelerine sürekli bir maaş, sürekli bir diğer maddi ödeme yapmıyoruz” diyor. Buna rağmen YSK Atilla Sertel’i memur kabul etti iptal etti. Haksızlık var.
SÖZCÜ

Leave a Reply

Your email address will not be published.