Oğlunuz Bilal’in çocuğu torununuz, sabah sizin yatak odanızın kapısından usulca süzülüyor. Sevinç, mutluluk içinde size doğru koşuyordu. Siz kollarınızı ona doğru açıyor, dede torun sarılıyordunuz. Siz torununuzda kendinizden bir parça yani “Tayyip Erdoğan’ın yeni doğmuş halini” görüyordunuz.
Allah dedesine bağışlasın.
Çocuğa nenesi öğretmişti.
İki adım geri çekiliyor.
Dedesinin kürsüde ve TV ekranında propaganda konuşması yaparken takındığı uzun boylu dik duruşlu tavrın taklidine bürünüyor ve bağırıyordu.
Dik dur eğilme!
Bu millet seninle!
* * * *
Torununuzun yüzüne şimdi nasıl bakacaksınız?
Eğildiniz.
Büküldünüz.
Küçüldünüz.
ABD, kendi kayıtlarında bile “terör örgütü” olarak geçen ve Türkiye’yi silahlı isyanla bölmek için gerilla savaşı başlatmış PKK’ya silah yağdırdı. Koridor açarak 24 ton silah PKK- PYD-PEŞMERGE üçlüsüne ulaştıktan sonra, dikkat isterim, silahlar teslim edilmeden önce değil teslim edildikten sonra ABD Başkanı Obama size haber verdi. ABD,“PKK-PEŞMERGE Koridoru” kurdu. Sizi koridorda un ufak etti.
* * * *
Şimdi toruna ne diyeceksiniz!
Söyleyin sizinkilere!
Çocuğa yeni ezberi belletsinler.
Mısırı kuruttun mu.
Ambarda durulttun mu.
Nenen çarık giyerdi.
Bunları unuttun mu.
Türkiye’nin yıldızı çarık giyerek “İstiklali tam” yani “tam bağımsızlık” savaşı verenler sayesinde hep parlak kalmıştı. Halkın parasıyla 1000 odalı Ak- Saraylar yaptırıp 1500 korumayla gezen bir rezil şatafat içinde “bakanlar ve oğullar- vakıflar ve evlatlar” adlı yolsuzluk batağında yüzerek fakat ülkeyi de götürüp ABD’ye teslim ederek Türkiye’nin parlayan yıldızını söndürdünüz.
* * * *
İnönü’ye ayyaş dediniz!
Tırnağı bile olamadınız.
Kıbrıs’ta 1964’lerde haksız bir durum doğmuştu. Rumlar arkalarına ABD’yi almış Kıbrıs’ı tek taraflı Yunan adası ilan etmişlerdi. Cinayet işleniyordu. Ankara’da Büyük Millet Meclisi, hükümete oy birliğiyle “Kıbrıs’a çıkarma yapma yetkisi” verdi. ABD Başkanı Johnson, İsmet İnönü’ye; “Türkiye’yi uyarıyorum. Bizim verdiğimiz NATO silahlarını Kıbrıs çıkartması için kullanamazsınız” içerikli bir mektup gönderdi. İnönü’nün ABD’nin ünlü Time Dergisi’nde yayınlanan cevabı ise şu oldu: “Kıbrıs’taki bu haksızlık devam eder. Anlayışsızlık hüküm sürer, Türk azınlık ezilir, bu böyle devam ederse, günün birinde Batı’nın bu savunma sistemi yıkılır, yeni şartlarda yeni bir dünya kurulur, Türkiye’de bu yeni dünya içinde yerine alır.” dedi.
* * * *
İnönü, gazetecilerin, “ABD’den korkmuyor musunuz?” sorusuna da; “İktidarda kalmak önemli değil, itibarda kalmak önemlidir” diye karşılık verdi. İnönü’nün “İstiklali Tam Türkiye” anlayışını daha sonra Başbakan olan Bülent Ecevit de bir NATO toplantısı sırasında; “Duvarın öbür tarafına geçeriz…” diyerek devam ettirdi. Türk Ordusu ABD’ye rağmen Kıbrıs’a çıkarma yaptı. Aynı Batı basını önceki gün sizin için; “Afallatan U dönüşü yaptığınızı” yazdı.
* * * *
Özetle; nefret dili kullandınız. Ayyaş dediniz, taraftar topladınız. Ayyaşın tırnağı bile olamadınız.
Dik duramadınız.
Korkak bir tüccar oldunuz.
Küçük hesaplara gömüldünüz.
Arkanız cari açık.
ABD’ye teslim oldunuz.
Sizinkilere söyleyin. Toruna yeni ezber versinler: “Hacı dede iktidarda kalmak önemli değil, itibarda kalmak önemli!”
SÖZCÜ