Necati Doğru: Hakim’i at içeri! Eşini kapı dışarı!

Necati DOĞRU-1Korku çok derinde. Çok dipte. Korkudan olsa gerek.
Hakim’i hapse attılar.
Eşini de işten attılar.
Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca’nın, “Reddi hakim talebini” kabul etti diye 20 yıllık hakim Metin Özçelik’i hapse koydular. Doktor olan eşi Hatice Çelik’i de çalıştığı Bezm-i Alem Hastanesi’ndeki görevinden attılar.
Hakim içeri!
Hekim dışarı!
Hakimden korkuyor. Hekimden de ödü kopuyor. Dr. Hatice Özçelik’in işinden atılmasına gerekçe olarak; “Bir günlük izin aldı, işe gelmedi fakat izine dair hiç bir belge getirmedi ve yardımcı doçentlik başvurusunu yapacak heyeti tesir altında bıraktı“ bahanelerini bulmuşlar. Bahane kokmuş çorap. Ona sığınmışlar. Dr. Hatice Özçelik ise gerçek nedeni şöyle anlatıyor: “Rektör bölüm başkanına emir yukarıdan geldi, iş akdini feshetmek zorundayız demiş.”
* * *
Yukarıdan emir veren kim?
Başbakan mı? Bakan mı?
Yoksa Cumhurbaşkanı mı?
Yukardan emri veren ister Başbakan olsun ister Cumhurbaşkanı ne fark eder? Sonuç ortada: Adalet Bakanlığı eliyle yargı iktidar tarafı yapıldı. HSYK, iktidara vidalandı. Yüksek yargıya iktidar yanlıları dolduruldu. “Yok kanun, yap kanun” modeli hızlandırıldı. İktidar yargısı doğdu. Yolsuzluk, rüşvet, hırsızlık, adam kayırma, kutuları dolar doldurma dosyaları böyle kapatıldı. 17 Aralık’ta dolar dolu kasalar ortaya çıkınca; onlarca savcı soruşturmadan el çektirildi, yüzlerce emniyet görevlisi bulundukları yerden sörülüdü, yetkileri alındı, binlerce polisin yeri değiştirildi. İktidar yargısının dışında tek tük kalan varsa; “Fethullahçıdır” şüphesiyle hapse konuyor.
Eşleri de işlerinden atılıyor.
* * *
Doktor hanım işinden atıldı.
Savcıya gitse!
Savcı taraflı.
Savcı taraflı ise…
Mahkeme var.
Mahkemeye gitse!
Mahkeme taraflı.
Mahkeme taraflı ise Yargıtay var. Yargıtay taraflı ise Anayasa Mahkemesi var. Hakim kocası hapse atılmış bir hekim hanımın çalıştığı hastanenin rektörünü korkutan güç, Anayasa Mahkemesi’ni de titretir.
Doktor hanım ne yapacak?
Kime başvurup, sığınacak?
* * *
Mazlumun tek sığınağı kaldı:
Allah!
Allah bu dünyaya karışmıyor.
Karışsaydı!
Çarpılmışlar ülkesi olurduk.
Bu dünyada ise polise güven kalmadı, savcıya güven kalmadı, hakime güven kalmadı, Yargıtay’a ve Anayasa Mahkemesi’ne de güven kalmadı.
Bir düşünün.
Hafızanızı zorlayın.
Bu noktaya nasıl gelindi?
Sorgulayın.
Bence “Tramvay Modeli”ne sonunda gelindi. Modeli, 13 yıl önce şöyle anlatmışlardı: Demokrasi bizim için amaç değil araçtır. Amacımıza ulaşıncaya kadar demokrasiye bağlıyız. Demokrasi tramvaydır, zamanı gelince ineriz. Tramvayda Saray durağında inildi. Ve Adalet bizim için amaç değil, araçtır. Hakimler, savcılar, mahkemeler, HSYK,Yargıtay, Anayasa Mahkemesi de tramvaydır, zamanı gelince inilir.
İşte iniliyor.
Hakim’i at içeri.
Eşini kapı dışarı!
İngiltere’ye imrendim!
Sonuçlara baktım İngiltere’ye imrendim. İngiltere’de seçim sonuçları açıklandı; Ana muhalefet İşçi Partisi yüzde 30,5… Hükümet’in küçük ortağı Liberal Demokratlar yüzde 7.8… Ve AB karşıtı Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi yüzde 12. 6 oy alarak seçimi kaybettiler. Bu üç partinin lideri de hemen (52 saat içinde) partilerinin başkanlığından istifa ettiler. İngiltere’ye hayran oldum. Benim ülkem Türkiye’de de siyasetçi kalitesinin İngiltere düzeyine çıkmasını isterdim.
SÖZCÜ

Leave a Reply

Your email address will not be published.