Özgür Mumcu: ‘Ahmet, Böyle Devam Et’

Özgür Mumcu-2014-1Şunu geçen hafta Başbakan Davutoğlu söyledi: “İmar Dairesi’ne ‘Kesinlikle rant üzerinden bu şehrin dokusunun bozulmasına izin vermeyeceksiniz’ dedim. Elimizden geleni yapacağız.”
İçinize su serpildi değil mi?
İmar Dairesi’nde bir hareket. Amirler memurlara sesleniyor, memurlar arı gibi klavyelerini şakırdatıyor, dosyalar raflardan indirilip didik didik ediliyor. Başbakan talimatı bu, başka işe benzemez.
Elbette bu açıklamaya alınanlar da olmuştu. “Başbakan neden sanki rant üzerinden şehrin dokusu bozuluyormuş gibi konuştu ki” diye gönül koyanlar, işten eve buruk dönüp, küskün ayakları terliklerinin içinde dertli, evde televizyon karşısında somurtarak oturanlar da muhakkak bunlara dahildir. Çalışma hevesi kırılmış, süngüsü düşmüş, özgüveni sarsılmış memurlarla bir dünya devleti yönetilemez.
Başbakan’ın iyisi yeri geldiğinde gönül almasını da bilendir. Yukarıda Allah var, Davutoğlu da yeri geldi mi küstürdüklerini tekrar kazanmayı bilenlerdendir.
Bakın önceki günkü açıklamasına:
“AK Parti’nin başarısının sırrı, özgüvendir. El pençe divan duran başbakanlar gördü bu millet. AK Parti ile birlikte Türkiye özgüvenine geri döndü, hiçbir güç karşısında başını eğmedi. 17 ve 25 Aralık olayları Gezi olayları ve son olarak da Kobani bahaneleri ile Türkiye’ye boyun eğdirmeye çalıştılar. Türk halkı artık buna izin vermez.”
17 ve 25 Aralık olayları yani yolsuzluk iddiaları neymiş? Türkiye’nin özgüvenine yönelik, ülkemize boyun eğdirmeye çalışanların bir komplosuymuş.
Operasyonların İran-altın kısmını geçersek geri kalanı rant sağlayarak kentin dokusunun bozulması hakkındaydı.
Soruşturma kapatıldığına göre böyle bir şey yokmuş. Hem de Başbakan’ın ve ondan önce Erdoğan’ın defalarca açıkladığı üzere bunlar bir komploymuş.
İmar Dairesi’nde bir şenlik havası…
Bir an Davutoğlu çizgisinin rant ve imar konusunda Erdoğan’ınkinden farklı olduğunu zannetmişlerken bir imdat simidi gibi gelen bu izahatla nasıl da rahatladılar.
Dosyalar raflara kaldırıldı. Klavye şakırtıları ahenkli mırıl mırıl bir şarkıya dönüştü. Amirlerle memurların gözlerinin içi güldü.
Sadece onlar mı?
İktidara yakın işadamları sevinçle makine parklarına koşup iş makinelerini okşadı.
Bazı milletvekilleri saatlerinin kadranlarını özel bezlerle parlattıkça parlattı.
Kimisi boş çikolata kutusunun dibindeki kırıntıları parmaklarının ucunu ıslatıp toplayarak ağzına atıverdi, yüzünde muzip bir gülümseme.
Havalar soğudu dedi bir kadın, şu bizim beyin kışlık ayakkabılarını kutularından çıkar, diye buyurdu hizmetçisine.
Birisi de telefonla babasını aradı, “Babacım, babacım, babacım, o da bizdenmiş babacım” diye yüreği ağzında müjdesini istedi.
Hem orman hem çiftlik olunmaz dedi başkası. Ya orman olacaksın ya çiftlik.
Kuruldu tahtına, gözlerini hafifçe yumdu.
“Ha şöyle” dedi, “Ha şöyle evladım Ahmet, aynen böyle devam et”.

Cumhuriyet

Leave a Reply

Your email address will not be published.