Uluç Gürkan’dan bir mektup aldım.
Üç dönem DSP Ankara Milletvekili olarak Meclis’te görev yapan Gürkan, gazeteci kökenlidir ve bizim mesleğimizin başarılı elemanlarındandır. Benim “Ege’de işgal edilen 16 Türk adası” yazılarıma destek olarak şöyle diyor:
* * *
“Ege Denizi’nin bir Yunan gölü, Kıbrıs’ın da bir Yunan adası olması, AKP iktidarına kadar Türkiye’nin ‘Kırmızı çizgisi’ idi.
Yunanistan Parlamentosu 1995 yılında Yunan Hükümetine Ege’de karasularını 12 mile çıkartma yetkisi verdiği vakit, biz Türkiye’nin bunu ‘Savaş nedeni’ sayacağı yolundaki kararı aldık.
Çünkü, Ege haritasında görüldüğü gibi Yunanistan’ın Ege’de karasularını 12 mile çıkartması halinde Ege bir Yunan gölüne dönüşecekti.
Rakamlarla ifade edilecekse Yunan karasuları yüzde 43-68 arasından yüzde 73’e çıkacak, uluslararası sular ise yüzde 48.85’ten yüzde 15’e düşecekti.
Türkiye, balıkçılığının göreceği zararların ötesinde Akdeniz’e çıkışında da zorlanacaktı.”
* * *
“Şimdi, Yunanistan’ın işgal ettiği Türkiye’nin hemen yanı başındaki ada ve kayalıklarla, Ege’de karasularını 12 mile çıkartmasına gerek kalmadan fiilen genişletiliyor.
Kısacası, Ege’yi adım adım Yunan gölüne çeviriyor, biz de seyrediyoruz.
Aynen asılsız Balyoz ve Ergenekon, Casusluk ve benzeri davalarla, sırasıyla deniz, hava ve kara kuvvetlerinin komuta ve hareket kabiliyetinin zedelenmesi gibi..
Kıbrıs’taki olumsuz gelişmeler ise ayrı bir (acı) konu…”
* * *
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekilliği de yapan Uluç Gürkan, deneyimli bir parlamenter olarak, Ege’de Yunan işgaline göz yuman AKP iktidarının, bilgisizliği ve kötü politikaları nedeniyle Türkiye’yi düşürdüğü zor durumu böyle özetliyor.
Alevilerin feryadı!
Bir takım kirli odaklar, Türkiye’nin birliğine kast edecek ölçüde tehlikeli girişimlerde bulunuyor, ülkemizdeki Alevi toplumu, teröristlerin destekçisiymiş gibi göstermeye çalışıyor.
Bu odaklar, kamuoyunu aldatmak ve sömürülerini devam ettirmek amacıyla yalnız iktidar yandaşı medyayı değil, bazı merkez medya kuruluşlarını da kullanıyor!
Alevi kamuoyunun yandaş medya yoluyla yönlendirilmesine karşı çıkan “Alevi-Bektaşi dedeleri ve babaları”, Alevi yazar ve kurum yöneticileriyle ortaklaşa bir bildiri hazırladılar.
Yayınlanan bildiride, Alevilere karşı yapılan çirkin girişimler lânetleniyor ve şöyle deniliyor:
* * *
“Aleviler, 7 Haziran seçimlerinde (PKK yanlısı) HDP’ye oy verecek biçiminde kampanya başlatılmıştır. Böylece Aleviler HDP anlayışıyla özdeş gibi gösterilmiş ‘Teröre ve şiddete hayır’ diyen sağduyulu yurttaş nezdinde itibarsızlaştırmaya çalışılmıştır.
Aleviler, çağdaş yaşam tarzına dayalı, barışçı Türkiye sevdasından asla taviz vermeyecek, Atatürk ilkelerini sonuna kadar savunacak, her şartta ‘Yurtta barış, dünyada barış’ demeye devam edecek.”
* * *
“Değerli kardeşlerimiz,
Tarih boyunca barışçı olmuş, nice katliamlara uğradıkları halde şiddete başvurmamış olan Alevileri terörün destekçisiymiş gibi gösteren yaklaşımları şiddetle kınıyoruz!
Alevilerin siyasi iradesi üstüne ipotek koymaya çalışan, onların inancını dönemsel siyasete göre kullanmaya kalkışan yaklaşımları reddediyoruz.
İktidarı da, Anayasa’nın 2’nci Maddesi’nde yer alan ‘demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti’ ilkesine uygun davranmaya çağırıyoruz.”
Tebessüm
Pantolonların arkası!
Uçak inişe geçtiği sırada hoparlörlerden kaptan pilotun canhıraş bir şekilde:
“Allah… Yandım!” diye feryat ettiği duyulur.
Yolcular dehşet içinde donakalırlar!
Bütün suratlar solmuş, renkleri kül gibi olmuştur.
Kalp çarpıntıları içinde, bir asır kadar uzun gelen üç-dört saniye sonra tekrar kaptan pilotun sesi tekrar duyulur. Bu defa sakindir:
“Endişe edecek bir şey yok sayın yolcular. Sizleri korkuttuğum için çok özür dilerim. Sıcak kahve üzerime döküldü, birden canım çok yandı… Hele pantolonumun önünü bir görseniz…”
Bu sırada arkadan bir yolcu bağırır:
“Ah kaptan bey! Sen de bizim pantolonların arkasını bir görsen!?”
Günün Sözü
İnanmak istemeyen kalın kafaları hiçbir mantık inandıramaz!
SÖZCÜ