Saygı Öztürk: “İstihbarat, Cumhurbaşkanı’ndan önce Fethullah Hoca’ya gider”

Saygı ÖZTÜRK-1YAZARLAR-Bazı kritik bilgileri öğrenir ancak bunun belgesine ulaşamadığınız zaman açıklamalarınız da kısıtlı olur. Hatta birileri “yok hükmündedir, uygulanmadı” diye sizi yalanlar. Doğru bilgiye ulaşmak için milletvekiliyseniz, Başbakan ya da ilgili bakana TBMM Başkanı aracılığıyla soru yöneltirsiniz. TBMM İçtüzüğü’nün 96. maddesine göre yazılı sorulara 15 gün içinde cevap verilmesi gerekiyor.
Hükümet-Fethullah Gülen cemaati arasında yaşanan kavga giderek kızışıyor. Bu sayede yeni ve bilinmeyen belgeler ortaya konuluyor, bazı davaların nasıl dayanaksız ve temelsiz olduğu da ortaya çıkıyor.
Başbuğ, cezaevinde söyledi
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, kendisini cezaevinde ziyaret eden milletvekillerine yargılandığı dava ile ilgili 3 sayfalık bilgi notu veriyordu. O notta, Başbuğ, 29 Ağustos 2012 tarihli Milli Güvenlik Kurulu (MGK) kararına ek olarak, 28 Ekim 2004’te “İrticai Faaliyetlere Karşı Yürütülecek Mücadele Stratejisine Ek Eylem Planı”na göre işlem yapıldığını belirtiyordu.
MGK kararı da, buna bağlı olarak çıkarılan ek eylem planı da ellerinde yoktu. Eski savcı olan CHP Milletvekili Ali Özgündüz, bu kritik bilgiden yola çıkıp, 29 Ağustos 2012 tarihinde Başbakan’ın cevaplaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na soru önergesi verdi. Önergede,
“28 Ekim 2004 tarihli ‘İrticai Faaliyetlere Karşı Yürütülecek Mücadele Stratejisine Ek Eylem Planı’ ile Başbakanlık tarafından, Genelkurmay Başkanlığı’na irticayla mücadele konusunda görevler verilmiştir. Bu strateji planlarıyla kendine verilen görevleri yapmakla yükümlü olan Genelkurmay Başkanlığı’na 28 Ekim 2004 tarihinde gönderilen Ek Eylem Planı’na ilişkin aydınlanmamış çok sayıda nokta bulunmaktadır” açıklamasını yapıyor ve ardından soruları yöneltiyordu.
15 aydır açıklanmadı
Özgündüz, “2004 tarihli planların kamuoyuna açıklanması düşünülmekte midir? Bu planların orijinal nüshasından alınan birer örneklerinin, önerge yanıtına ek olarak gönderilmesini talep etmekteyim” diye önergesini sonlandırdı.
Milletvekili Özgündüz de az değil hani, bilgi verilmesiyle yetinmeyip, belgelerin fotokopisini de istemiş. Aylarca beklemesine rağmen sorusuna cevap verilmeyince 15 Mayıs 2013’te Başbakan’a aynı soruları yine yöneltti.
Aradan tam 15 ay geçti. Sorulara yine cevap verilmedi. Bu bile bilgilerin gerçek olduğunu ortaya koyuyordu. Başbakan, bu bilgileri milletvekilinden gizledi ama gazeteci bu belgelere ulaştı ve okuyucularıyla paylaştı.
Başbakan’ın danışmanı, “yok hükmündedir” derken, irtica ile mücadele eylem planının uygulamaya konulduğu da yine belgelerle ortaya döküldü. Bu belgeler yayımlanmamış olsaydı, birileri meydana çıkıp “Biz o kararları uygulamadık” demeye devam edecekti.
Veren’in açıklaması
Gizli olan belgeler ortaya döküldü. Bu belgelerin “cemaat” tarafından sızdırıldığı öne sürülüyor.
Eğer cemaat aracılığıyla sızdırıldığı gerçekse, bu da cemaatin, devlet içindeki gücünü ortaya koyar, bu konuda cemaat hakkındaki iddiaları da doğrular.
Bir dönem Fethullah Gülen’in en yakınında olan ve “sağ kolu” diye nitelendirilen Nurettin Veren’in, Doğan Kitap’tan çıkan “Okyanus Ötesindeki Vaiz” isimli kitabım için yaptığı açıklamadan bir bölüm şöyle:
“Fethullah Gülen’e haber taşıyan üst düzey görevlerde bulunan yüzlerce kişi var. Bakanlardan, subaylardan, istihbarattan, polisten çok sayıda tanıdığı var. Bakanların 4’te 3’ü kendisini tanır, birlikte çay kahve, çorba içmiş insanlar. Ona, haber veren yüzlerce insan var. Olayı Cumhurbaşkanı’ndan daha iyi duyar. Onun görevi o. Haber vermeleri de gayet normal. Çünkü yıllardır böyle devam ediyor.”
Çok iyi bir istihbaratçıdır
Nazlı Ilıcak, ‘Fethullah Gülen çok iyi bir istihbaratçı. En iyi bilgiler onda toplanır’ diye yazmıştı. “Biz Fethullah Hoca ile bir eğitim seferberliği için 1966 yılında yola çıkmıştık. Ben 16, Fethullah Hoca 26 yaşındaydı. Eğitim için yola çıkmışken, şimdi Fethullah Gülen Amerika’dan Türkiye’nin JİTEM’ine, Emniyet’ine, istihbaratına, hükümetine yön vermeye çalışıyor. Şimdi sen Amerika’da Türkiye Cumhuriyeti’nden daha fazla bilgi mi alıyorsun ki onları uyarıyorsun? Bu bizim işimiz mi?
Biz devlete, siyasete bulaşmayacaktık! Hani biz siyasetten uzak duracaktık! Hani devlete talip değildik! Peki şimdi niçin devletin en hassas kurumlarının işlerine burnumuzu sokuyoruz? Amerika’dan, Türkiye’nin işlerine karışmak, mesaj vermek, tam bir hastalıktır.”
Cemaatin yalnız Emniyet’te değil, Veren’in açıklamasına göre her kesimde etkili olduğu anlaşılıyor. Başında da belirttiğimiz gibi bu belgelerin basına yansımasında cemaatin rolünün bulunup bulunmadığını bilmiyoruz.
MGK kararlarını açıklamak suç. En azından 10 yıl hapis cezasını gerektiren, üstelik paraya çevrilemeyen, ertelenemeyen bir suçtan söz ediyorum. Taraf Gazetesi Yazarı Mehmet Baransu’yu ortaya koyduğu belgelerden dolayı kutluyorum.
Kutlanacak diğer kişi ise 15 aydır bu belgelerin izini süren ve hep gündemde tutmaya çalışan CHP Milletvekili Ali Özgündüz’dür.

SÖZCÜ

Leave a Reply

Your email address will not be published.