Saygı Öztürk: Terörü Türkiyeleştirmek ve bitirilen TÜBİTAK

BT YAZARLAR-Terör olayları her şeyin önüne geçtiği için kamu kuruluşlarında olup bitenleri yazmaya sıra gelmiyor. Terör örgütü, “eylemi Türkiyelileştirmek” yani ülkenin her tarafına yayma çabasında. İşte, İzmir-Foça eylemi de bu yüzdendir. Terörü, ülkemizin batısına da taşımak, böylece Türkiye’nin her yerinde eylem yapacaklarını göstermek, Devleti kendileriyle pazarlık masasına oturtmak istiyorlar. Güneydoğu’da eylemlerin yetmediğine karar veren örgüt, eylemlerini batıya taşırken, bunlarla mücadele etmesi gereken istihbarat kuruluşlarımız, siyasilerin, gazetecilerin telefonlarını dinlemekten, teröristlerin telefonlarını dinlemeye, izlemeye fırsat bulamadığı anlaşılıyor.
Hakkari- Şemdinli “elden çıktı” diyenler hassasiyetlerini ortaya koyuyor. Hakkari bir yere gitmez. Yeter ki bu konuda kararlı davranılsın. Evet, sıkıntılar var ama bunlar aşılmayacak sorunlar değil. İşyte size bir sorun aktarayım: Şemdinli kırsalına gece yayılan çok sayıda “keşif” ve “sızma” timleri, alanı tarıyor. Kuşkusuz aynı bölgede birden çok terör örgütü grupları da dolaşıyor. İnsansız hava araçlarından bilgiler alınıyor ama bunların “dost mu, düşman mı?” olduğunu anlayabilmek 4-5 saati buluyor. Timlerin yanlışlıkla birbirlerini vurmaması için ve çok büyük özen gösteriliyor ve bu durum istenilen hızda hareket edilmesini de engelliyor.
Teröristlerin yerleştiği bilinen köylerde ev ev arama yapılıyor. Şemdinli’de de örgüte önemli destek verildiği biliniyor. Köylerde yapılan aramalar gibi ilçe merkezinde de bu aramalar yapılacağı söyleniyor. Bu kadar askerin Şemdinli’de yığılmasının gerekçesinin bu olduğu söyleniyor.
Askerin moralinin yüksek olması.
Siz, Ankara İl Jandarma Komutanlığı’nda 20’nin üzerinde sivil araç ve sivil şoför varken, Çukurca’dan yaralı gelen askeri havaalanında otobüsle getirir, buna karşılık komutanların yakınlarını otomobillerle getirip götürürseniz birileri de çıkıp “Jandarma Genel Komutanlığı’nın yaralı erin getirilişi ile ilgili açıklaması gerçeği yansıtmıyor” der…
———
TÜBİTAK’ı da bitirdiler
Terörden çıkıp bitirilen Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu’na (TÜBİTAK) gidelim. TÜBİTAK Başkanlığı’na Yücel Altunbaşak atandı. Akrabasız olur mu? Kayınçosunu 28 bin dolar aylıklı Dubai’de görevlendiren Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, diğer akrabalarını da unutmadı. TÜBİTAK’ın enstitülerden sorumlu başkan yardımcılığına Dr. Kıvanç Dinçer getirildi. Dinçer, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın yakın akrabası.
TÜBİTAK’ta huzur yok. Çok önemli projelerde çalışanlar etkisiz görevlere alındı, kimisi emekliliğe zorlandı. Biz, iddialara Altunbaşak’ın verdiği cevapları okuyalım:
– Kurumda 4 ayda kaç personelin görev yeri değiştirildi?
38 personelin görev yeri değiştirildi. Değişiklikler; ihtiyaçlar ve öncelikler, yetkinlik ve teknik donanımlar göz önünde bulundurularak, doğru kaynağı doğru yerde kullanmak gerekçesiyle yapıldı.
– 4 ayda TÜBİTAK’a dışarıdan kaç kişi atandı?
TÜBİTAK’a dışarıdan 155 kişi atandı.
– Personelin emekliliğe zorlandığı doğru mudur? Kaç personel emekliye sevk edildi?
4 ayda 51 personel emekli oldu.
– Kaç başkan danışmanı vardı, şimdi kaç danışmanı var?
Prof. Dr. Yücel Altunbaşak göreve geldiğinde Kurumda 5 Başkan Danışmanı görev yapmaktaydı. Kendisinin göreve geldikten sonra 4 ay içinde TÜBİTAK’a 11 başkan danışmanı atandı.
TÜBİTAK çalışanları ağlayarak gidiyor
Önemli göreve getirilen Dr. Kıvanç Dinçer gibi herkesin Başbakan Yardımcısı akrabası yok. O yüzden TÜBİTAK’ta 20 yılın üzerinde çalışan genç, dinamik, doktor, doçent unvanlı kişiler varken, Dinçer “akraba torpiliyle” herkesin önüne geçti. Dahası herkes onun gibi şanslı da değildi. Bakın son dönemde TÜBİTAK’ta olanlardan bir kesit:
– Dr. Gökmen Mahmutyazıcıoğlu TÜBİTAK-SAGE Enstitüsü’nün Tasarımdan sorumlu müdür yardımcısıydı. Kıvanç Dinçer döneminde bırakın yükselmeyi, haberi olmadan yerine TÜBİTAK dışından bir atama yapıldı. Türkiye’de ilk “hassas güdüm kiti” yani uçaktan atılan güdümlü bomba saçılımı, 150 kilometre menzilli güdümlü füze, lazer güdümlü füze gibi gerçek işleri başarmış 20 senelik çalışanı Dr. Gökmen Mahmutyazıcıoğlu, müdür yardımcılığından alındı. Ağlayarak SAGE’den ayrıldı.
– Dr. Kıvanç Dinçer, enstitülerden sorumlu başkan yardımcısı olarak atandığı dönemde SAGE’yi ziyarete geldi.Projeler hakkında bilgi almdıktan sonra müdür ve yardımcısına , ‘hocam gerçekten çok başarılısınız, ancak hükümetimiz sizlerle çalışmak istemiyor, emekli olun’ dedi. Bunlar da emekliye ayrıldı. Müdürlüğe vekaleten, bir akademik karayeri olmayan, İngilizce bilmeyen ve kişi getirildi. Bu arkadaş vekaleten yürüttüğü görev için vekillik tazminatı da alıyor.
– Ne kadar koordinatör, birim amiri varsa hepsi etkisizleştirildi. Alınanların 3-5 kademe altındaki kişiler bu kıymetli kişilerin üstüne amir yapıldı.
– Organizasyonda, akademik kariyeri olmayan kişiler dışarıdan getirildi. Osman Duru da, TÜBİTAK’a denetime geliyordu. Denetleye denetleye müdür yardımcısı oldu.
– TÜBİTAK’tan 40-50 kişi ayrılmak zorunda kaldı. Bunların hepsi, aklı başında, devlete iyi hizmet etmiş, roket, füze konusunda Türkiye’de tek veya ilk üçe girebilecek gençlerdi. Savunma Sanayinde, bu denli tecrübeli bir ekibi kazıyarak yıllarca çalıştığı bilim yuvasından gönderiyor, yerlerine de dışarıdan adam alıyorsun. İlginç bir atama da satınr alma birim amirliğine getirilen kişinin şoför olması.
– Sosyal İşler Şefi Tülay Demirel’i, bir yaşında çocuğu olduğu biline biline aylarca Ankara dışında görevlendirdiler ve sonunda görevinden aldılar.
– Rasat Uydu Projesini gerçekleştiren ODTÜ’deki 2. Enstitü Müdürü Dr. Uğur Leloğlu, üç yardımcısıyla birlikte görevden alındı.
– TÜBİTAK’tan ayrılanlara ilgili bakan beyin dediği rakamlar gerçek değil. TÜBİTAK’ta insanlar çok huzursuz. Herkes korkmuş, sinmiş durumda.
Türkiye’nin önemli kurumundan olanlardan küçük bir bölüm aktardım. Kurumlarda olup bitenleri bize aktarmayı ihmal etmeyin.
SÖZCÜ

Leave a Reply

Your email address will not be published.