Çağdaş Sanatta Kimlik Sorunu | Münire Yurdayüksel

Kesintisiz olarak varlığını hissettiren sanat üzerindeki değişim rüzgarları hiç kuşkusuz devamlılığını sürdürecektir.
Zamanın burjuvalarını ürkütmüş olan Pop-art’tan başlayarak Neo-Fovizm, Neo-Figüratif, Art Brut, Neo-Geometrisizm gibi eğilimler çok hızlı değişim göstererek günümüzdeki yerlerini “klasikler” içinde çoktan almaya başladılar bile.
Klaus Honnef’in dediği gibi, “1970’li ylların ortalarından itibaren post-modern bir kültürün içinde yaşıyoruz ve televizyon ile yetişen çağdaş sanatçılar multimedyatik eserler üretip medya dünyasına ve kültürüne de girdiler”.
Sanatın bu denli değişmesindeki en büyük etken, sanatçıların özerkleşmeleri, internetle birlikte iletişim ağının çok geniş ve yaygın olması, sosyal olaylarla daha fazla yakından ilgileniyor olmaları.
Bunun sonucunda günümüz çağdaş sanatının üstündeki özgürlük havası dejenerasyonu da beraberinde getirdi.
Edinilen yeni deneyimler ve sanattaki hızlı tüketim, farklılıklar getiriyor olsa da halen sürmekte olan tartışmalar gösteriyor ki; içinde hiçbir sınır tanımayan çağdaş sanat henüz gerçek kimliğini ve yerini tam olarak bulabilmiş değil.
Ayrıca toplumların yüzde kaçı bu tür sanata karşı ilgi duyuyor ve anlayarak izliyor?
Sürekliliği ne zamana kadar olacak?
Günümüzde çağdaş sanatı benimseyen birçok yetenekli ve başarılı sanatçıların olmasına karşın, izleyicileri motive edecek ve yol gösterecek farklılıklara da daima ihtiyaç duyulmakta.
Modernliği aşma konusunda en büyük “öncü”lüğü yapan Picasso, modern resim tecrübesini de hiçbir zaman bir kenara bırakmamıştı.
Picasso ve ardından Warhol gibi isimlerin birer büyük efsane olarak resim sanat tarihine damgalarını vurmalarının ardından, içeriğiyle kendi ekseni etrafında dönmekte olan çağdaş sanatı benimseyen sanatçılardan bazıları kurallara sadık kalmaya çalışırken, bazıları daha radikal olmayı seçtiler.
Günümüz 21. yüzyıl çağdaş sanatı, olayları kışkırtıcı özellikleriyle anlatırken çoğu kez izleyiciye mesaj vermekten yoksun, bazen de izleyenin kendi çapında rahatsızlık duymasına neden olabilecek eserler de sunabilmekteler.
Etkinlikleri az kişi tarafından izlenip, çok kişi tarafından konuşulan günümüzdeki çağdaş sanat, kimliğini daha uzun süre aramaya ve sorgulamaya devam edeceğe benziyor.
İçinde büyük bir kararsızlık, sansasyonellik ve provokasyon barındıran günümüz sanatının daha birçok yöne doğru savrulması kaçınılmaz görünüyor.
Tüm süregelen tartışmalara rağmen, çağdaş sanatta son 25 yılda gözle görülür bir popülerlik ve gelişim de sergilendi.
Yine bu süreçte çok hızlı tanıtımlarla çıkış yapan bazı çağdaş sanatçılar spekülatif satışlar elde etmeyi de başardılar.
Çağdaş sanat eserlerini içinde barındıran müzeler ve kolleksiyonerlerin yanısıra günümüzde müzayedelerin çoğalmasıyla birlikte yeni alıcıların ortaya çıkmış olmaları piyasayı büyük ölçüde canlandırdı.
Bu atılımlar ve yenilikler, beraberinde birçok çağdaş sanat merkezi ve müzenin açılmasına da olanak sağladı.
Bugünün arayışları ve deneyimleri belki de ileride, Warhol’un Marilyn Monroe, Elvis Presley ya da Liz Taylor Serigrafileri gibi büyük sanat eserleri olarak içselleştirilebilecekler.
20.yüzyıl ile başlayan geleneksel sanat kavramlarına tepki olarak gelişen “Anti-Sanat” daha sonra “Sanat” olarak kabul gördüğüne göre,
“Çağdaş Sanat”ın da nereye varacağını zaman gösterecektir.
Münire Yurdayüksel – Brüksel 2011
www.munireyurdayuksel.com

Leave a Reply

Your email address will not be published.