Macaristan'da Avrupa Birliği'nin karşı çıktığı anayasa yürürlüğe girdi

Macaristan’da muhalefetin, Merkez Bankası’nın bağımsızlığını ortadan kaldırdığı, medya denetimini sıkılaştırdığı ve özgürlükleri daralttığı gerekçesiyle karşı çıktığı anayasa yürürlüğe girdi.
Anayasa ayrıca kürtajın ve eşcinsel evliliklerin yasaklanmasıyla sonuçlanabilecek hükümler de içeriyor.
Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri anayasayı şiddeti giderek artan bir yoğunlukta eleştiriyor.
Yeni anayasa, hayatın her alanında yeni kavramları, ilkeleri ve kuralları gündeme getirdi.
Her şeyden önce ülkenin adı değişti: Şimdiye kadar “Macar Cumhuriyeti” olan ülke adı bundan böyle “Magyarország” yani “Macaristan” oldu.
Merkez sağ parti FIDESZ ve yıllardır onunla birlikte seçimlere katılan müttefik Hıristiyan Demokrat partinin hazırladığı yeni Macar anayasası doğum kontrol konusunda da yeni bazı saptamalar getiriyor. Anayasaya göre insan hayatı “bebeğin ana rahmine düştüğü andan itibaren” korunmak zorunda. Bu saptama elbette önümüzdeki dönemde kürtaj konusunu da tartışmalara açacak.
Bu bağlamda gündeme gelen bir başka yenilik de bazı tartışmaları sonuca bağlıyor; yeni anayasa, Macaristan’da evliliğin ancak “bir kadın” ve “bir erkek” arasında gerçekleşebileceğini öngörüyor. Buna göre eşcinsel evlilikler kapısı kapanıyor.
Yeni anayasanın ilginç yanlarından biri de “meşru müdafaa” kavramının anayasaya girmiş olması. Buna göre Macar vatandaşı, canını ya da malını korumak için kendine karşı yapılan haksız bir saldırıyı “bertaraf etme” hakkına sahip olacak. Bu madde özellikle, geçtiğimiz yıllarda hırsızlıklara karşı bahçe duvarını elektrikli tellerle çeviren ve bir Çingene çocuğun elektriğe kapılarak hayatını kaybettiği vaka nedeniyle başlayan hukuk tartışmalarına nokta koyuyor.
Yeni Macar anayasası, yurtdışında yaşayan Macarların anavatanla olan ilişkilerini de yeniden düzenliyor. Eski anayasa “yurtdışında yaşayan Macarlara karşı Macar devletinin sorumluluk duyması gereğine” vurgu yaparken, yeni anayasa, Macar devleti için yurtdışı Macarlarla ilgili olarak yeni ve ayrıntılı görev tanımlaması yapıyor. Buna göre Macar devletinin komşu ülkelerde yaşayan etnik Macarlarla ilgili görevleri, Macar topluluklarının etnik olarak korunmasından, desteklenmesine, haklarının korunmasından onların örgütlenmesine kadar çok farklı alanları kapsıyor.
İktidara sınırsız özgürlük
Yeni anayasa dış borçların artışını engellemeye yönelik hükümler de içeriyor. Buna göre hükümetler dış borçların milli gelirin % 50’sinden fazla olduğu durumlarda hazırlayacakları bütçelerde, dış borçları azaltmaya yönelik bir kaynak dağılımı yapmak zorundalar. (FIDESZ kendi hazırladığı anayasanın bu maddesinin, hükümetin hareket imkânlarını kısıtladığı için ancak 2015’den itibaren uygulanması için bir ek madde de hazırladı.)
Yeni anayasa, bir hukuk devletinin bağımsız organları olması gereken kurumlarda hükümetin denetimini arttıracak önlemler de içeriyor. Bunlar arasında Anayasa Mahkemesinin hak ve yetkilerinin kısıtlanması, Danıştay’ın başına atacak kişinin seçimi, Başsavcının atamasının koşulları gibi değişiklikler de var.
Yeni anayasaya göre Macaristan’da Anayasa Mahkemesi bundan böyle hükümetin mali tasarruflarıyla ilgili hükümlerin yasaya uygun olup olmadığı konularıyla ilgilenemeyecek. Böylece, örneğin hükümetin özel sigorta tasarruf fonlarına el koyması meselesi artık ülke içinde yargı organlarına taşınamayacak.
Yeni anayasa referandum koşullarını da son derece güçleştiriyor. Geçtiğimiz dönemde birçok konuda referanduma giderek siyasi otoritenin işini zorlaştıran FIDESZ şimdi referandum silahını muhalefetin elinden aldı. Yeni anayasa referandum konusunu çok özel konularda kullanılabilecek bir uygulamaya dönüştürüyor.
Yeni anayasa ombudsmanların sayısını da azaltıyor. Şimdiye kadar faaliyette olan dört ombudsman yerine bundan böyle sadece bir ombudsman halka yardımcı olabilecek.
Muhalefet, yeni anayasanın, hükümetin özellikle aralık ayında çıkardığı diğer yasalarla birlikte, iktidara sınırsız hareket özgürlüğü sağladığını iddia ediyor.
Muhalefet tarafından bu noktada eleştirilen yasalar arasında, mesela “yeni seçim yasası” var. Yeni hazırlanan seçim yasası iki önemli değişiklik içeriyor. Bunlardan biri, yeni yasanın “kazanan her şeyi götürür” ilkesini uygulaması, yani daha fazla oy alana, parlamento içinde çok büyük çoğunluk imkânı vermesi. Yasaya yönelik ikinci eleştiriye göre ise, yeni seçim yasası şimdiye kadar uygulanan seçim bölgelerini tamamen değiştiriyor, muhalefetin güçlü olduğu bölgeleri dağıtıyor, diğer bölgelerle birleştirerek muhalefetin kazanma şansını azaltıyor.
“Yeni yargı yasası” savcılıklara büyük yetki veriyor. Buna göre savcılar suç duyurularını istedikleri mahkemelerde, istedikleri hakimler önünde yapabiliyorlar. Muhalefet yeni başsavcının FIDESZ’li bir milletvekilinin eşi, ve aynı zamanda başbakan Viktor Orbán’ın aile dostu olmasını şiddetle eleştiriyor. Yine çok eleştirilen bir başka husus da, zanlıların gözaltına alınmasından sonraki ilk 48 saat içinde yanlarında avukatları olmadan sorguya çekilebilecek olması.
Yeni “Mali denetim yasası” ise muhalefete göre Merkez Bankasının bağımsızlığını tamamen ortadan kaldırıyor ve Merkez Bankasının döviz rezervlerinin hükümet tarafından kullanılabilmesinin yolunu açıyor.
Yeni “Medya Yasası” ise yine muhalefete göre ülkede basının ve medya organlarının hükümet tarafından denetlenmesinin koşullarını hazırlıyor. Bu yasaya göre kurulan Medya Üst Kurumunun geçtiğimiz hafta ülkedeki tek muhalif radyonun yayın frekansını uzatmaması da hükümetin tasarrufu olarak değerlendiriliyor.
Bu arada vurgulanması gereken önemli noktalardan biri de bu yasaların önemli bir kısmının hem Avrupa Birliği ve hem de Birleşik Amerika tarafından dozu giderek artan bir şekilde eleştirilmesi.

Leave a Reply

Your email address will not be published.