Beste Serim Erbak: POLONYA – Varşova I.Bölüm

Polonyalı arkadaşım Maciej’in verdiği bilgiler, oğlumun Ortaçağ yaşamına olan merakı, İkinci Dünya Savaşının izleri, Polonya’yı gezip görmek isteğimizi bir kat daha arttırdı. Böylece önce İzmir’den İstanbul’a, oradan da Sırp Hava Yolları (AirSerbia) ile Belgrat aktarmalı Varşova uçuşumuzu gerçekleştirdik. Varşova’ya en uygun şartlarda bu yolla ulaşmak mümkün.

Biraz aktarma yorgunluğu oluyor ama ödenen miktar buna değer .Uçakta pek fazla Türk yoktu. Genelde bu ülkeye gelen Türkler, Türk Üniversitelerinden Erasmus değişim programı ile bir yıllığına burada okumaya gelen öğrenciler. Ülke, Üniversiteleri ile tanınıyor. Ne güzel. Kültür buradan belli oluyor.

Öyle bizim gibi ailecek bu ülkeyi gezmeye gelenleri pek rastlamadık. Uçaktan indiğimizde bir genç bize Türkçe bir şeyler sorunca hemen ilgilendik. Burak, Aydın’da resim öğretmeniymiş. Torun’da düzenlenen Uluslararası Resim Sempozyumuna katılmak için gelmiş. Böyle gençlerle insan gurur duyuyor. Her zaman yeni bir arayış yeni bilgiler peşinde olan gençler.
2 Temmuz akşamı yerel saat ile 20.00’de Varşova Chopin Havalimanına indik. Ünlü piyanist, besteci Frédéric Chopin Polonya doğumlu olduğu için Havaalanından gezimiz süresince adının verildiği başka birçok yerle daha karşılaştık. Polonya’yı gezerken her yerde onun ezgilerini duymak mümkün. İner inmez dolar bozduruyoruz. Alınan komisyona dikkat etmek gerekiyor. Polonya, Avrupa Birliğinde olduğu halde pek Euro kullanmıyor. Kendi paralarını kullanıyorlar. Zloti. Bir Lira yaklaşık bir buçuk Zloty (zł ) ediyor. Para bozdurduğumuz her yerde farklı miktarda Zlot verdiler. 100 € – 410zł karşılığı. Bu konuda Polonya çok değişken bir yer. Dikkat etmek gerekiyor. Döviz bürolarının adı Kantor.

Genç ressam Burak ile bir taksiye atlayıp Varşova merkez tren istasyonuna geliyoruz. Onu Torun’a uğurlayıp biz kalacağımız eve doğru gidiyoruz. Hava oldukça sıcak. Seyahatimizde kalacak yerlerin rezervasyonunu “booking.com” adlı siteden yaptık. Polonya’da otelden çok daire kiralamak daha ekonomik. Genelde bir oda bir salon banyo ve mutfak oluyor. Rahat rahat kalınıyor. Varşova’da eski şehir merkezinde OldTownApartments (RynekStraregoMiasta) adresini aramaya başladık. (Feniks-Apartmentsapart.com)
Bu daireleri ayırtırken şunu unutmamak gerekiyor. Genelde rezervasyonun yapıldığı yer ile konaklamanız farklı yerlerde. Önce rezervasyon yapılan yere gidiyorsunuz oradan size şifreli anahtar veriyorlar sonra dairenize gidip verilen kotlarla kapıyı açıyorsunuz. İki Polonyalı bayan bize çok yardımcı oldu. Hatta gidecekleri yerden vazgeçip bizimle gelerek ilgili kişiyi buluncaya kadar beklediler. Rastladığımız pek çok kişi İngilizce konuşuyor. Almanca bilmiş olsalar bile konuşmuyorlar.
Tabii bavullarla tekrar taksiye binip eski şehre gitmek biraz yorucu oldu. Ama buna değdi.
Eski şehir Pazarı Meydanına bakan restore edilmiş tarihi bir apartmanın ikinci katında kalıyoruz. Büyük tahta bir kapıdan girdikten sonra geniş bir alandan kalın ferforjelerle süslü tahta merdivenleri çıkarken kendimi eski filmlerin içinden fırlıyormuş gibi hissettim. Yine tahta kapısı olan daireye girdiğimizde ise tamamen yenilenmiş daire pek güzel.

Pencereden cıvıl cıvıl meydan. Eski, ama çok eski zamanlardayız. Polonya yöresel yemeklerinden tatmak üzere meydana indik. Meydanın ortasında, tarihin içinde restoranlar.(Latem Bar &Restaurant.) Yemekten sonra eve dönmek de pek kolay oldu. Geceleri hava serinliyor.
Milli giysiler giymiş Polonyalı çığırtkanlar sizi restoranlara davet ediyorlar.
Yemekler ve servis muhteşem. Fiyatlar ülkemizdeki gibi. İyi bir yemek yerseniz kişi başı 70-80zł ‘den aşağı ödemiyorsunuz.

Ertesi sabah penceremizden meydanın görünüşü muhteşem. Eski Şehir Unesco Dünya Mirası Listesinde. İkinci Dünya Savaşında yerle bir olan meydan harika bir şekilde restore edilmiş. Evler XIII. yüzyıldan kalma. Yıkılan parçaların bazılarını binaların dış cephelerine yerleştirmişler. Bunun için bazı binalarda çift kapı girişleri bulunuyor ayrıca duvarlardaki kurşun izleri geçmişten ders alınması için bırakılmış. İnsan bu meydanda saatlerce kalabilir.
Tam ortada bronzdan yapılmış bir Denizkızı heykeli göze çarpıyor. Varşova’nın simgesi ve efsaneye göre koruyucusu. Elinde kılıç ve kalkan tutan savaşçı Denizkızı(SyrenkaWarszawska) hakkında birçok efsane ve mit bulunuyor. Bunlardan bir tanesi: Deniz Kızı eski zamanlarda Vistula Nehri kıyısına gelmiş ve orada kalmaya karar vermeden önce Eski Kent’i görmüş. Ona hayran olmuş. Varşova’nın Eski Şehir meydanındaki orijinal Deniz Kızı heykeli, Polonyalı heykeltıraş Konstanty Hegel tarafından yapılmış ve 1855’te buraya yerleştirilmiş. Heykel şehrin birçok yerini dolaşıp restorasyon görmüş. Ancak şimdi burada bulunan Deniz Kızı heykeli aslında 2008’de yapılan yeni bir heykelmiş. Her iki tarafında bulunan yine bronzdan yapılmış tulumbaları kullanırsanız heykelin dibine sular geliyor. Sanırım bağlantılı bir düzenek yapılarak Deniz Kızı sulardan mahrum olmamış.

Meydanda gezindikten sonra kaleye doğru yürüyoruz.1540 yılında yığma tuğladan yapılmış kale 1954 yılında restore edilmiş.Ortaçağdan kalma yapıların arasında yürümek sanki bir tiyatro sahnesindeymiş hissi veriyor. Bir yandan da kahvaltı yapabileceğimiz bir yer arıyoruz.
Her tarafta bu meydanın II. Dünya Savaşından sonraki durumunu gösteren fotoğraflar asılı. İnsan onları görünce şimdiki haline inanamıyor. St. John’s Katedrali yürüme mesafesinde. Gotik tarzda ve tuğla kullanılarak inşa edilmiş, Varşova’nın bilinen en eski kilisesi. Kraliyet taç giyme törenlerinin genellikle burada yapılıyormuş.
Bir yandan da hediyelik eşyalara bakıyoruz. Papa II.JeanPaul’ün Polonyalı olması nedeniyle, onun tarafından ziyaret edilen her Katolik kilise Papanın fotoğraflarını koymuş.

Şimdi kahvaltı zamanı. Enfes bir kahvaltı. Tabii bizim alıştığımız gibi değil. Bu arada burada en fazla “su”ya para ödüyorsunuz. Özellikle normal su içmek isterseniz bir küçük şişeye dört lira vermek zorunda kalıyorsunuz.
Kraliyet Saray Meydanında, Varşova’nın en ünlü anıtlarından Polonya ve İsveç Kralı Sigismund III Vasa Anıtı yükseliyor. Aslında 22 metrelik granit bir sütun üzerinde yükselen heykeli tam olarak görmek pek mümkün olmuyor.
Tepeden görülen, 2012 Avrupa Futbol Şampiyonası için yapılan Stadyum, 1454 yılında yapılan St. Anne Kilisesi, bu güzel alanda göze çarpan yapılar.
Biraz da şehrin modern kısmını gezeceğiz. Bir taksiyle Tren Garının bulunduğu bölgeye geliyoruz. Gökdelen ve değişik mimarilerin bulunduğu şehrin çağdaş yüzü. Bu arada ertesi gün gideceğimiz Gdansk gezisi için tren bileti alıyoruz. Polonyalılar kendi ülkelerini adım adım dolaşmayı seviyorlar. Bu nedenle bilet bulmakta oldukça zorluk çekiyoruz. Bu ülkeye gitmeden otobüs ya da tren biletlerinizi internet üzerinden almalısınız. Ancak sabah 7.55 treninde yer bulabildik. Tren 14.00’te Gdansk’a varıyor. Merkez Gardan çıkar çıkmaz çok ilginç bir yapı ile karşılaştık. Bu bir Alışveriş Merkezi(ZloteTarasy). İçinde mağazalar, bürolar, otel ve restoranlar bulunuyor.“Hard RockCafe” de burada yerini almış Yanında ise ünlü mimar Daniel Libeskind tarafından tasarlanmış, Avrupa’nın en yüksek,52 katlı, lüks apartmanı. Złota 44.

Aslında Polonya’nın pek çok yerinde değişik mimari yapılara rastlamak mümkün.
Kültür ve Bilim Sarayı(PalacKultury i Nauki) .1955’te yapılan bu bina Paris’in Eiffel Kulesi gibi şehrin birçok yerinden görülebiliyor. Avrupa’nın yüksek binalarından. 1994 yılına kadar 230,68 metre olan yapının yüksekliği şimdi 237 metre. Kuleye takılan anten yüksekliği arttırmış. Kültür ve Bilim Sarayı 3288 odadan oluşuyor.Saray birçok şirket ve kurumun merkezi konumunda. Ayrıca sinema, tiyatrolar, müzeler ve üniversiteler bulunuyor. Çok büyük miktarda elektriğe ihtiyaç duyan bir yapı. Hatta elektrik tüketiminin 30.000 nüfuslu bir kasabanın elektrik ihtiyacı ile aynı olduğu tahmin ediliyor. Sarayı’nın geniş salonlarında, çeşitli sanatsal ve kültürel etkinlikler düzenleniyor. Kültür ve Bilim Sarayı’nın kongre salonunda dünya yıldızlarının konserleri düzenlenmiş. Rolling Stones, LucianoPavarotti, MarlenaDietrich ve Alla Pugacheva gibi isimler burada sahne almış. En üst katından ise Varşova’yı seyredebiliyorsunuz. Stalin şehre devasa bir yapı yaptırmak istemiş. Bunun yapılabilmek için halkın oyuna başvurmuş.Halk yapılmamasını istememiş ama o oyların lehte olduğunu söyleyerek binayı yaptırmış. Polonyalılar senelerce bu binanın parasını ödediklerini söylüyorlar. Yani memnun değiller. Kendi adını koymak istemiş ama bu mümkün olmamış. Otobüse binip şehri dolaşalım sonra bu binayı gezeriz diye düşünüyoruz. “Hop of– Hop on” turist otobüsleri ile gezmenin 24 Saati 60 zł.

Ama bu diğer Avrupa şehirlerinde olduğu gibi değil. Hiç durmuyor. Sonunda eski şehirde iniyoruz.Bizim mahalleye geldik. Sağlı sollu sıralanmış,çiçekler içinde restoranlardan birine oturuyoruz. Yanımıza milli giysiler içinde buyur edenlerden biri gelip bize yemek öneriyor.
Yemekten sonra Barbakan’ı dolaşıyoruz. Şehrin surları,kalesi.Kalenin duvarları arasında başında miğfer bulunan küçük bir çocuk heykeli. Almanlara karşı savaşan bir çocuğu temsil ediyormuş.
Daha sonra Madame Curie’nin evini ziyaret ediyoruz.(Musée de Maria Sklodowska- Curie)
Öğrenciler, öğretmenleriyle deney araçlarını inceliyorlar. Curie’lerin giysileri, oturdukları, çalıştıkları yerler. İnsan kendini tuhaf hissediyor. Onca zaman kitaplarda okuduğumuz kişilerin evini solumak bir başka…Geze geze eski yerleşim yerlerine doğru yürüyoruz.
Stara Miesto ve NoweMiasta’ya yakın “Büyük Avlu ” olarak adlandırılan şehri tanıtan yapılardan biri olan 1999’da tamamlanan eser. Burası Krasinski Sarayının hemen karşısında yer alıyor. Yeşil tonların hâkim olduğu bina 86 sütuna sahip. Üzerlerinde çeşitli dillerden yazılar bulunuyor. Altlarında da bu yazıların Lehçe çevirileri yer alıyor. Bu yapıtın yanında ise 1944’te işgalcilere karşı direnen vatanseverlere ithaf edilen anıt, gerçekten büyük emekle yapılmış.

Eski Şehir ’de bol bol gelin ve damat gördük. Yeni evlenen çiftler düğün fotoğraflarını burada çektiriyorlar. Daha güzel bir mekân olabilir mi?
Tekrar otobüsümüze binip modern şehre gidiyoruz. Bilim ve Kültür sarayını gezeceğiz.
Girişi bulmakta zorlanıyoruz. Yapı Madrid’de bulunan binaya benziyor. Asansöre binmek için bilet alıp sıra bekliyoruz.(18zł)Asansör görevlisi bayan kısıtlı sayıda yolcu alıyor.Terastan Varşova’yı seyrediyoruz.Bu sırada yüksek binalardan birinde çıkan yangın bizi üzüyor.
Binada bulunan tablo ilgimi çekti. Sanatkâr insanlar. Binanın çıkışında bir dikilitaş yükseliyor.Gece olmak üzere evimize geri dönüyoruz. Yarın sabah erkenden Gdansk’a gideceğiz.