Beste Serim Erbak: POLONYA – Wroclaw Bölüm III

POLONYA Seyahati Bölüm 3- Wroclaw (Temmuz-2014)

Gece Gdansk’a dönüyoruz. Polonya’nın her büyük şehrinde 24 saat açık olan market bulmak mümkün. Yarın sabah erkenden yola çıkacağımız için trende yemek üzere bir şeyler alıyoruz. Ve evimize dönüyoruz. Bindiğimiz taksiciye sabah erken bizi almasını söyledik ama kalktığımızda ortalarda yoktu.
Gdansk’tan tren 05.30’da kalkıyor.( 3 kişi 312 zt)Ne yazık ki sonraki bir saate bilet bulamadık. Treni kaçırma endişesiyle sağa sola koşuştururken bir taksi görünce içimize su serpildi. Bu sefer tren biraz daha düzgün. Belki de birinci mevki olduğu içindir. 12.10’da Wroclaw’da olacağız. İki şehir arasındaki mesafe bir hayli fazla. Poznan’dan geçiyoruz. Tren yeşillikler içinde ilerliyor. Rayların arasından gelincikler çıkmış. Pek güzel manzaralar. Yolculuk uzun ama zevkli geçiyor.

Wroclaw tren istasyonu çok güzel. İner inmez kitaplardan yapılmış bir tak dikkatimizi çekti. Ertesi gün Krakow’a gideceğimiz için yine bilet baktık. Tabii ki tren bileti yok biz de otobüs bileti aldık. Hemen tren garının yanında otobüs terminali var.
Kalacağımız yere telefon ettik. 24W ApartmentsRynek. Resepsion PlacSolny Stare Miasto’da. Telefonda konuştuğumuz bayan saat 14.00’de gelmemizi söyleyince biz de zamanımızı değerlendirerek eski şehrin meydanında yemek yedik. “Akropol PiotrLotka” (3 kişi 148 zt ödüyoruz)Yunan melodileri çalıyor.
Kalacağımız yer de burada olduğu için beklemek için iyi bir fikir oldu. Elimizde bavullar ile biraz tuhaf oldu ama sonuçta yemek enfesti. Resepsiyon eski bir binanın içinde.
Avlu güzel. Fakat o kadar çok bekledik ki bir hayli yorgun düştük. Anahtarı alıp apartmana gittik.
Binada restorasyon var. Daire büyük ama bakımsız. Mutfak ve banyo yenilenmiş. Yataklar da pek güzel değil. Daireler her zaman internetteki fotoğraflarla uyuşmuyor. Mutfak duvarında her dilden Türkçe hariç “Afiyet olsun!” yazıyor.
Bavullarımızı bıraktıktan sonra meydana (RYNEK) gidiyoruz. Wroclaw 2016 yılında Avrupa’nın Kültür Merkezi olarak kabul edilmiş. Krakow kadar popüler olmasa da çok güzel bir şehir. Cüce heykelleri ile ünlü. Biz de bu küçük heykelciklerin bulunduğu yerlerin bir haritasını aldık. Bir rivayete göre hepsini bulabilirseniz istekleriniz gerçekleşecek demekmiş. Bir turist için çok zor bir rota. Cüce heykelciklerinin sayısı şu an 212. Bronzdan yapılmış bu heykelcikler 1981 yılında “Turuncu-Alternatif” adlı “Sosyalist-Sürrealist” sanat akımının simgesi olarak yapılmaya başlamış. En çok ta bir bankamatikten para çeken cüce heykeli dikkatimi çekti. Hareket güncelliğini korumakta. Her heykelciğin önünde sanatçısının ismi yazıyor. Ve her heykelciğin önünde de fotoğraf çekebilmek için yerlerde sürünen birini görmek mümkün…

Başkaldırının da bir zarifliği var. Wroclaw için Polonya’nın Venedik’i diyorlarmış. Zira buradan geçen Odra Nehri üzerinde 127 adet köprü bulunuyor. Köprüler Paris’i de anımsatıyor. Bir de bizim Eskişehir’i… Bu köprülerden Tumski’nin koruma demirlerinde yüzlerce kilit asılı. Yanda da kilit satan biri. Gene bir rivayete göre kilidi köprü demirlerine geçirip kilitledikten sonra anahtarı suya atarsanız ömür boyu mutluluğu garantilemiş oluyorsunuz. Köprünün lambasına asılmış cüceyi fark edip seviniyoruz.
Wroclaw eski şehir meydanında da gelinler, çiçekler eksik değil. Özellikle ayçiçeği (Günebakan) mutluluğun bereketin simgesi. Damatlar geline bu çiçeği hediye ediyorlar.

“City Tour” arabalarına binip şehri dolaşıyoruz. Vakit az olduğu için her yeri görebilme çabası içerisindeyiz. Sürücü genç bir delikanlı .İstediğimiz yerde durup bilgi veriyor.
1945’te Alman toplarıyla yerle bir olan şehrin savaş görüntülerini gösteren fotoğraflar her yerde asılı. Bu hale nasıl gelmiş, inanılır gibi değil. Şu savaş denilen şey ne ilkel ne anlamsız…

Önce Wroclaw’ın gotik tarzda yapılmış eski Belediye Binasını görüyoruz. (WroclawTownHall)Yapı 250 yıl boyunca zaman zaman yenilenmiş,ilaveler yapılmış. Başka bir deyişle bu binada Wroclaw’ın tarihini izleyebiliyorsunuz. Wroclaw’da Mustafa Kemal Atatürk Lisesi varmış. Ama biz bulamadık. Ne gurur verici.
Piskoposluk Müzesi. Wroclaw Ulusal Müzesi.(1947) Binanın tüm cephesi yeşilliklerle sarılmış. Önünde iki büyük heykel var. Biri Michelangelo’nun diğeri ise Dürer ’in heykelleri.
Gelinler köpükten balon yapıp poz veriyorlar. Sağda Wroclaw’ın işlemelerle süslenmiş güzel evlerinden biri.
Bir sanat galerisinin bahçesi. Bronzdan, katledilen hayvanlar adına yapılmış heykelcikler.

Wroclaw Üniversitesi (Dünyanın tanınmış Üniversitelerinden biri)
Ünlü Polonyalı şair ve oyun yazarı Fredro‘nun heykeli.(Eski Şehir Meydanı)Turumuzu tamamladıktan sonra şehir meydanında bir şeyler içip etrafı seyrettik. Bir tarafta bir palyaço herkesi güldürüyor. Diğer tarafta kemanından çıkan sesleri büyük bir ustalıkla sergileyen bir genç kız .Çoluk çocuk gezinen Polonyalılar, turistler ve tabii ki de gelin ve damatlar. İnsan kendisini başka bir dünyada zannediyor. Gezmeye ve cüce heykelciklerini aramaya devam ediyoruz. Yavaş yavaş akşam oluyor. Nehir bir başka güzel. Wroclaw Üniversite binasının sudaki aksi müthiş.Nehirde tekneler demirlemiş. Bir yaz kasabası gibi. Bir heykelcik daha.

Yürürken devasa sandalye dikkatimizi çekti.Polonyalı ressam ve Tiyatro yönetmeni TadeuszKantor tarafından önerilen ve daha sonra betondan yapılan sekiz ton ağırlığında bir sandalye. Artık eve dönme vakti. Bir hayli yorulduk. Yarın şehri biraz daha gezip Krakow’a gideceğiz. Yarın sabah için bir şeyler almak gerekir. Burada” Zabka” adlı süpermarket zinciri bizim Tansaş gibi her yerde var. Amblemi de bir kurbağa resmi. Birçok şey aldık ve 30 zt ödedik. Yiyecek içecek ucuz. Eski meydana yeni fıskiye. Yakışmış.Sular içimizi ferahlattı. Savaşı unutmamak gerektiğini her yerdeki afişlerle hatırlatıyorlar. Bir sanat eseri daha. Kırık bank.

Sabah kahvaltıdan sonra bavulları daha sonra almak üzere topladık ve bir taksiye atlayarak görmeyi planladığımız Iglica’yageliyoruz. Bu iğneye benzer sivri yapı ilk kez Polonyalı Komünistler tarafından 1948 yılında yapılmış bir anıt. Yapı ilk yapıldığında yüksekliği 106 metreymiş daha sonra yenilenme çalışmalarıyla 96 metreye düşmüş. Hemen arkasında Hala Stulecia adlı tarihi bir yapı var. Yapı UNESCO Dünya Mirası Listesinde. Bina spor etkinlikleri ve konserler için kullanılıyor. Ağaçlarla çevrili binanın önünde Wroclaw’ın meşhur havuzu var.(Wroclaw Çeşmesi) Buradaki fıskiyelerden fışkıran suların Chopin müziği eşliğine ritme ayak uydurmasıyla gösteriler yapılıyor. Büyüleyici. Geceleri bu gösteriye ışık da ekleniliyormuş.
Kompleksin içinde bir de Japon Bahçesi var. Bilet alarak( 4 zt ) içeri giriyorsunuz.(Ogrod JaponskiWroclaw) Çok büyük olmamakla birlikte güzel bitkileri, köprüleri, ağaçları, sularıyla Japonya’dan küçük bir köşe. Huzur dolu bir yer.

Buradan çıktıktan sonra ağaçlıklı bir yolda yürüdük. Restorasyon çalışmaları yapılan bir köprüyü geçtikten sonra nehir kıyısı boyunca ilerledik. Wroclaw’ın değişik yapıları.
Yeşillikler içinde ilginç binalar arasından geçtik. Tam o sırada karşı kıyıya geçen bir teleferik görünce hemen binmek için koşturduk. Manzara muhteşem. Karşı kıyıya geçtikten sonra şimdi sırada Panorama Müzesini görmek var.(Panorama Raclawice)
Silindir şeklinde olan bu müze Polonyalıların Raclawice Savaşı’nı temsil eden ve tek bir parça yuvarlak tuvalden oluşan bir yağlıboya resmi barındırıyor. Polonyalıların Ruslara karşı zaferini anlatıyor.Girişte çeşitli hatıralık eşyaların satıldığı bir bölüm var. Ayrıca savaştaki gurupların maketleri de yer alıyor.Bir afiş dikkatimi çekti. Festival afişi.

Sırayla fazla kalabalık oluşturmadan içeriye girdik. Yuvarlak bir platformda dönerek yürürken emek harikası üç boyutlu resmedilmiş savaşı izledik. Kulaklıklarda dinliyorsunuz. Muhteşem bir çalışma. İlk defa tek bir resimden oluşan bir müze gezdik.
Çıkışta tekrar eski şehre dönüp bavullarımızı alacağız ve bizi Krakow’a götürecek otobüse bineceğiz.Eski şehre doyamıyor fotoğraf makinamı bu güzel şehirden ayrılmadan önce biraz daha çalıştırmak istiyorum.
Favori heykelcikler. Otobüslere geldik ama bir türlü bizim otobüsü bulamadık.Hiç kimse dil bilmiyor.Herkes bizi bir yere gönderiyor. Zar zor işaret kıyamet neyse otobüsü yakaladık.Otobüslerde yer numaraları yok istediğiniz yere oturuyorsunuz. Tabii sona kaldığımız için tek tek oturabildik.14.00’te bindik 19.00’da Krakow’da olacağız.