Kolombiya’da bir çevreci daha suikaste kurban gitti

Dünya genelinde çevreci liderlerin hedef alındığı cinayetlerde 2019 yılında açık ara zirvede yer alan Kolombiya’da toprak sorunu ise yaklaşık yarım yüzyıllık bir savaşın konusu. İşte çarpıcı sürecin detayları…

Çevreyi korumak için mücadele etmek her zaman her yerde zorlu olmuştur. Hükümetleri, dev şirketleri, komplo teorisyenlerini ve lobicileri karşınıza alabilirsiniz ancak Kolombiya’da bunun bedeli çok daha ağır.

3 Aralık’ta, CORMACARENA (Macarena Özel Yönetim Bölgesi’nin Sürdürülebilir Gelişimi İçin İş Birliği) yöneticilerinden Javier Francisco Parra Cubillos, motosikletli iki kişi tarafından silahlı saldırıya uğradı ve 47 yaşında suikaste kurban gitti. 20 yılı aşkın süredir yakılan, kaçak kesimlerle tahrip edilen ormanlar için mücadele veren Pacho lakaplı çevre aktivisti, ülkedeki çarpıcı tablonun da bir kez daha gözler önüne serilmesine sebep oldu.

Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi’nin (UNODC) raporuna göre dünyada 100 bin kişi başına düşen kasıtlı cinayet oranları listesinde dünyada 17. sırada yer alan Kolombiya’da çevreciler de suç şebekelerinin hedefinde.

BİR LATİN AMERİKA SORUNU…
UNODC’nin listesinde ilk 20 sırada yer alan ülkeler arasında Afrika ülkeleri Lesotho ve Güney Afrika dışında geri kalan 18 ülke de Orta ve Güney Amerika ile Karayipler’de yer alıyor. Kolombiya 100 bin kişide 25.34 kasıtlı cinayet oranıyla 17. sırada. Listede aşağı indikçe karşımıza çıkan ilk Avrupa ülkesi olan ve 56. sırada yer alan Rusya’da bu oran 8.21 olarak tespit edilmiş. 122. sıradaki Türkiye’de ise 2.59 oranı karşımıza çıkıyor. Yani rapor edilmiş cinayetlere bakıldığında Kolombiya’da Türkiye’nin yaklaşık 10 katı oranda kasıtlı cinayet işleniyor.

‘KINIYORUZ…’
Kolombiya Adalet Bakanı Fernando Carrillo Florez, savcıları görevlendirdiklerini aktarırken Pacho’nun organize suç çeteleri tarafından hedef alındığını belirtti. Çevrecilerin suikastlere kurban gitmesi, tehditlerle karşılaşması gibi durumların çok ciddi bir sorun olduğunun altını çizen Florez, resmi Twitter hesabından “Çevrenin ve ormanların zenginliğinin savunusu, çevreci liderleri mafyanın hedefi haline getirdi. Javier Parra’nın öldürülmesini kınıyoruz. Katilleri mutlaka cezalarını çekmeli” paylaşımında bulundu.

Ancak bu Pacho’nun katillerinin bulunmasıyla noktalanmayacak bir sorun. Global Witness araştırmasına göre 2019’da dünya genelinde 212 çevreci lider öldürüldü. Ulaşılan bu sayı bir rekordu ve listenin başını çeken ülke olarak 64 cinayetle Kolombiya öne çıkıyordu.

Toplam 43 cinayet ile Filipinler ikinci sırada yer alırken iki ülkede yaşanan 107 cinayet, dünya genelinde ortaya çıkan toplam 212 suikastin neredeyse yarısına denk geliyor. Latin Amerika’da özellikle yerlilerin yaşadıkları bölgede çevre savunucuları ve suç örgütleri arasında korkunç bir mücadele bulunuyor. Bu sebeptendir ki Güney Amerika yerlileri dünya nüfusunun yalnızca yüzde 5’ini oluştururken dünya genelinde çevrecilerin hedef alındığı cinayetlerin yüzde 40’ı bu bölgede yaşanıyor.

Latin Amerika’nın neredeyse tamamında tezlere, neredeyse bir asırdır süren sert mücadelelere, devrimlere, darbelere, iç savaşlara, ekonomik ve toplumsal krizlere neden olan istikrar, huzur ve adalet arayışı dış etkenlerle de ekseninden kayıp şiddet noktasına kolaylıkla geçebiliyor. Kolombiya’da da hakim olan bu yapı ve aynı zamanda yerli ve azınlıklara yönelik ayrımcılıkların merkezi hükümet tarafından göz ardı edilmesi sorunları korkunç bir boyuta taşımış durumda. Wilson Center’da Latin Amerika üzerine çalışmalar yapan Cynthia Arnson, Vox’a konuşurken “Yerli ve siyah halk nüfus içindeki yüzdelerine göre orantısız bir şekilde zarar görüyor, mağdur oluyorlar” dedi.

İÇ SAVAŞA DÖNÜŞEN TOPRAK SORUNU
Bu tarihi problemin yanında iç savaştan bu yana çözülemeyen arazi sorunları da çatışmayı tetikliyor. The New York Times’tan Amanda Taub, “1960’ların başında FARC (Kolombiya Devrimci Silahlı Kuvvetleri) ve diğer sol gerilla grupları, zengin toprak sahibi elite karşı, kırsal bölgede fakir Kolombiyalıların haklarını savunma yoluna gittiler. Toprak sahibi elitler ise (‘Toprak ağaları’ da denebilir) ‘kendilerini savunmak’ adına daha sonra aşırı sağcı paramiliter gruplara dönüşecek olan çetelerle anlaştı. Bu çatışma da aslında hala devam eden iç savaşa dönüştü” sözleriyle durumu özetledi.

Savaşa ek olarak yasa dışı hareketlerin da tavan yaptığı ülkede yasa dışı noktada uyuşturucu ticareti ve hammadde kaçakçılığı; yasalara bağlı olarak da hammaddeye bağımlı sanayi; çevre ve ormanlar üzerinde ciddi etkiler bırakmış ve tahribat yaratmış durumda. Bu mücadelede çevreden yana taraf olanlar ise devletin, ordunun ve asayişten sorumlu tüm kurumların sorumluluklarını yerine getirmediğini ve duruma müdahale etmediklerini belirtiyor.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nin raporuna göre ülkede insan hakları aktivistlerinin hedef alındığı cinayetlerin yüzde 90’ında açılan soruşturmalar herhangi bir mahkumiyete dönüşmemiş durumda. Bu korkunç tablo corona virüsünün de etkisiyle kırsalda müdahaleyi neredeyse imkansız kılıyor. Yetkililer ve uluslararası kuruluşlar bu dönemde çevreci aktivistler ve insan hakları savunucularının normalden kat kat daha fazla tehlike ile karşı karşıya oldukları görüşünde.