Avrupa krizi Türkiye'yi etkiler

Deloitte’un ‘2012’ye girerken… 20 soruda dünya ve Türkiye ekonomisinde son gelişmeler’ başlıklı ekonomik görünüm raporuna göre Avrupa’daki krizin Türkiye’ye etkisi, boyutuna bağlı olacak.
Deloitte, Ekonomik Görünüm 2011 – Aralık raporunu yayımladı. Raporda, Türkiye’deki ve dünyadaki ekonomik gelişmeler 20 soru – cevap şeklinde özetleniyor.
Ekonomik Görünüm raporunda, ”Avrupa krizi Türkiye ekonomisini nasıl etkiler?” sorusuna temkinli yaklaşılırken, bunun her şeyden önce krizin boyutuna bağlı olduğu, kriz daha fazla derinleşmeden engellenirse ekonomi üzerindeki etkinin sınırlı kalabileceği ifade edildi.
”Nispeten kısa sürecek bir durgunluk dönemi sonrasında risk iştahındaki iyileşmeyle birlikte Türkiye’ye para girişi güçlenir, iç taleple büyür” denilen raporda, derinleşen bir krizin ise Türkiye’ye ticaret ve kredi kanalıyla etki edeceği belirtildi.
Türkiye’nin ihracatının ve genel büyüme oranının dünya ekonomisinin büyüme oranıyla güçlü bir ilişkide olduğu kaydedilen raporda, global ekonomideki ciddi bir zayıflığın ticaret kanalı üzerinden Türkiye’yi derinden etkileyebileceği, ancak içinde bulunulan konjonktürde finansman/kredi kanalının Türkiye açısından daha önemli olduğu ifade edildi.
”Tekrar bir global resesyon ihtimali nedir? Engellenmesi için ne yapılmalı?” sorusuna cevap aranan raporda, şöyle denildi:
”Birçok gözlemci son aylarda yeni bir global resesyon ihtimalini yüzde 50’lere kadar çıkardı. Bunun engellenmesi özellikle Euro Bölgesi tarafından cesur bir siyasi liderlik ve güven ortamının tesisini gerektiriyor. Ayrıca dünya genelinde yerine göre parasal ve mali genişlemenin devam etmesi gerekiyor. Bu konuda G-20 platformları farklı görüş ve menfaatleri uzlaştırmakta zorlanıyor.”
Ekonomiye destek tarafında en büyük sorunun fazla manevra alanı bulunmaması olduğu belirtilen raporda, ABD’de yükün mali politikada olduğu, para politikası açısından fazla yapılacak bir şey kalmadığı ifade edildi.
Türk Lirası’nın hem nominal hem de reel olarak değer kaybettiği hatırlatılan raporda, ekim ayı itibariyle reel kurun uzun vadeli trendinin yaklaşık yüzde 10 altında olduğunu belirtildi. Raporda cari açık ve bunun finansmanının önemine işaret edildi.
Derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’yi yatırım yapılabilir seviyeye yükseltmeden, Türkiye’nin inişli çıkışlı büyüme modelinin kalıcı olarak değiştiğinden emin olmak istediği vurgulanan raporda, ”Bu da yine hepimizin bildiği gibi kısa vadede çok hızlı büyümekten kaçınmayı, orta vadede ise son derece iyi önceliklendirilmiş ve detaylandırılmış reformlara odaklanmayı gerektiriyor” değerlendirmesi yapıldı.
Deloitte Türkiye Yönetici Ortağı Hüseyin Gürer, konuya ilişkin olarak şu görüşleri paylaştı:
”Deloitte Ekonomi Danışmanı Dr. Murat Üçer tarafından hazırlanan bu yılın son Ekonomik Görünüm raporu yine çok çalkantılı bir döneme denk geldi. Avrupa’da kamu borç krizi hızla derinleşirken, dünya ekonomisinde yeni bir resesyon beklentisi kuvvetlenmeye başlamıştı. Türkiye tarafında ise güçlü bir büyüme, sağlıklı bir bankacılık sektörü ve hatırı sayılır bir bütçe performansı gibi olumlu unsurların yanında, yüksek seyreden cari açık ve enflasyon önemli kırılganlık unsurlarını oluşturuyordu. Bu değişken ortama ışık tutabilmesi amacıyla, bu raporumuzu soru-cevap formatında yayınlamayı uygun gördük; kendimize dünya ve Türkiye ekonomisinde son dönem gelişmeleri üstüne sıkça karşılaştığımız bazı soruları sorduk, bunlara kısa kısa cevaplar vermeye çalıştık.”AA

Leave a Reply

Your email address will not be published.