COVİD-19: Koronavirüs yüzeylerden bulaşabiliyor mu?

Bilim insanlarının yeni yaptığı araştırmaya göre yeni tip koronavirüs bazı dış yüzeylerde altı güne kadar dayanıklı kalabildiği, ancak enfeksiyon etkisinin azaldığı görüldü.

Aralarında Princeton ve Kaliforniya Üniversitesi’nden uzmanların da yer aldığı araştırma grubunun yaptığı yeni testlere göre (COVİD-19) koronavirüs örneğin bakır yüzeyde sekiz saate kadar dayanıklılık gösterebiliyor.

Virüs karton yüzeyde 48 saate, plastik ya da paslanmaz çelik yüzeylerde ise beş güne kadar kalabiliyor.

Uzmanlar söz konusu testlerde virüsün kaldığı süre içinde enfeksiyon etkisinin belirgin biçimde azaldığını belirtti.

Alman Federal Risk Değerlendirme Enstitüsü (BfR) de söz konusu araştırmanın sonuçlarına işaret etti. Enstitüsü yaptığı açıklamada, “İnsanları tehdit eden koronavirüs kuru dış yüzeylerde varlığını sürdüremiyor.

Normalde kuru ortamda virüsün pasif hale gelmesi birkaç saatten beş-altı güne kadar sürebiliyor” denildi. Enstitü şu ana dek salgının insanlara, virüsün bulaştığı eşyalarla temas sonrasında bulaştığına yönelik veri tesbiti yapılamadı.

Söz konusu araştırmayı yapan Amerikalı uzmanlar bu sonuçları yeni tip koronavirüse yol açan, ilk kez 2002’de görülen enfeksiyon hastalığı SARS’a yol açan SARS-CoV-1’le de kıyasladı.

Araştırmacılar her iki virüs tipinin de benzer oranda dayanıklı olduğu sonucuna vardı. Ancak araştırmacılar dayanıklılığın yeni tip koronavirüsün neden SARS-CoV-1’den farklı olarak pandemiye yol açtığını açıklamadığına dikkat çekti.

2002-2003 yılında bir başka koronavirüs türü olan SARS nedeniyle başlayan salgında 774 kişi hayatını kaybetmişti.

Denizden ve havuzdan, koronavirüs bulaşır mı? İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Nail Özgüneş, açıkladı.

Deniz ve havuzlar coronavirüs riski taşıyor mu? Denizden ve havuzdan koronavirüs bulaşır mı?
Koronavirüs salgınında süreç; hepimizin de bildiği gibi ülkemizde, vatandaşlarımızın lehine ilerliyor. Pandemi sürecinde; vaka artışı hızı ve ölüm oranları, tüm dünyada kabul gören kriterlerdir. Alınan önlemlerin sonucu olarak; vaka ve ölüm oranlarının azalması, beklenen bir durumdur. Şimdi önemli olan bu değerlerin, sıfıra yaklaşması ya da sıfır olmasıdır. Bunun için bazı fedakarlıklarda bulunarak, önlemleri her açıdan uygulamak, oldukça gereklidir. Ülkemizde erken sayılabilecek tarihte karantina kurallarının gevşetilmesi vaka sayılarının yeniden artış göstermesine neden olmuştur.

İnsanlarımızın büyük çoğunluğu, Sağlık Bakanlığımızın bildirdiği bu önlemlere uyum sağlamış ve deneyim kazanmıştır düşüncesiyle alınan önlemlerin gevşetildiği unutulmamalıdır.

Bu korunma yöntemleri, artık bir alışkanlık haline gelmektedir. Elbette her toplumda, aykırı davranan kişiler çıkacaktır. Bu durum, önlemlere ve yasaklara ciddi bir şekilde uyum sağlayan, maske kullanan, kalabalık ortamlara girmeyen, el hijyenine özen gösteren, gerekmedikçe sokağa çıkmayan insanlarımızı; moral olarak olumsuz etkilememelidir. Unutulmamalıdır ki; yüksek oranda uyum, genelde tam başarıyı getirir. İnsanlarımız için bunun karşılığında alabilecekleri en büyük ödül, normale yakın bir yaşam sürecine kavuşmaktır.

Peki bu yaz süreci nasıl geçecek?

Yaz mevsimine yaklaştığımız şu sıralarda; tatil yapabilecek miyiz ya da nasıl ve ne şekilde geçirebileceğiz sorusu, herkesin aklına gelmektedir. Tatil çoğu zaman, bulunduğumuz yerin dışına çıkmak anlamı da taşır. Buna göre öncelikle, nasıl bir ulaşım sağlayacağımız önemlidir. Ulaşım hangi şekilde olursa olsun; ister uçak otomobil şeklinde, ister özel otomobille deneyimlerimiz esas yani ana önlemler ile örtüşebilmelidir. Hangi yolla amaçladığımız yere gidersek gidelim, yanımızda bulunan kişilerden belli ölçülerde, yaklaşık 2 metre mesafede uzak duracağız.

Ailemiz ile birlikte bir seyahat söz konusuysa; bu konuda biraz daha hoşgörülü olunabilir ancak, ailemiz dışındaki yakın olmak zorunda kaldığımız insan topluluklarına, mümkün olduğunca kısa süreli ve belli bir mesafede kalmaya çalışmalıyız. Seyahat ile ilgili işlemlerimiz sırasında; mümkün olduğu kadar az eşya ya da objeye temas etmeli, en kısa sürede işlemlerimizi bitirerek, o bölgeden uzaklaşmalı ve bu işlemler bittikten sonra en yakın lavaboya giderek iyice ellerimizi yıkamalıyız. Özel aracımızla seyahate giderken de, mümkün olduğunca konaklama yerlerindeki insanlardan uzak durmalıyız. İhtiyaç olduğu kadar yakınlaşmalı, ihtiyaç olduğu kadar alışveriş yapmalı ve fazla temasta bulunmamalıyız.

Deniz ve havuzlar coronavirüs riski taşıyor mu? Denizden ve havuzdan koronavirüs bulaşır mı?
Denizden yararlanılacak bir tatil bölgesine gidiyorsak; bulunduğumuz ortam neresi olursa olsun, plajlar dahil insanlara belirli bir mesafede (bildiğimiz gibi bu iki metreye kadar olabilir) uzak durmak durumundayız. Olağanüstü büyük olan deniz suyu, virüsler için bir depo olmediği düşünülüyor. Bu bakımdan deniz suyundan, hatta havuz sularından; koronavirüsün insanlara ulaşabileceğini tahmin etmiyoruz. Havuzdaki insan sayısına dikkat edilmelidir, ağız ve burun yoluyla havuz veya deniz suyu yutulmamalıdır. Tenha ve sakin yerler tercih edilmelidir.

Tatilimizi geçirdiğimiz sürede; sağlığımızı bozacak davranışlardan kaçınır, insan kalabalığından uzaklaşır, sosyal mesafe kuralına uyar, iyi beslenir ve kendimize iyi bakarsak bu zorlu virüse karşı her zaman, daha avantajlı durumda olacağımız bir gerçektir.