Cüneyt Arcayürek: Umut!..

Cüneyt Arcayürek-2013-1Diyeceksiniz ki o kadar çok yalan söyleniyor; gerçekler o denli saptırılarak anlatılıyor ki Başbakan’la bir zamanların gözde savcısı Zekeriya Öz arasındaki suçlamaların ne kadarı yalan, ne ölçüde doğru artık kestirmek olanaksız.
RTE’den her şey beklenirdi, ama doğrusu Başbakan’ın bir savcıyı tehdit edeceği hiç kimsenin aklına gelmezdi.
Ama oldu. Başbakan’ın son yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasını yöneten, birinci dalgada kimi işadamlarını, bakan oğullarını tutuklatan Z. Öz; ne zaman ki Başbakan’ın birden zenginleşen oğlumuz Bilal’i sorgulamak amacıyla savcılığa çağırdı.
İşte o zaman Z. Öz’e öldürülmesi olasılığıyla Başbakan’ın gönderdiği ne zırhlı araba kaldı ne de temiz eller operasyonunu yapan savcı!
***
Z. Öz’ün açıkladığına göre iki saygıdeğer kişiyi Bursa’da savcıya gönderdi.
Öz; gelen kişiler RTE’nin müthiş öfkelendiğini, bir mektup yazarak özür dilemesini, sonra oğlumuz Bilal’i de kapsayan soruşturmayı derhal durdurmasını istediğini, aksi halde başına çok kötü şeyler geleceğini söylediklerini açıkladı.
Tabii Başbakan, iddiaları tümüyle yalanladı.
İki saygıdeğer kişi kimdir? Z. Öz açıklamıyor…
O kişiler de Başbakan’ın Öz’e söylediklerini açıklayamıyorlar…
***
Ortada doğruları konuşmayan iki yalancı var.
Tahterevallinin bir ucunda savcı, öteki ucunda da Başbakan!
Olayı Başbakan’ın yalanlaması kamuoyunu tatmin edeceği anlamına gelmiyor.
Vahim tablo şu: Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, hukuki yollara başvuracağına, iddia sahibi savcıyı tehdit etmeyi yeğliyor ve…
… Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bugüne dek yaşanmayan, işitilmedik bir skandala imza atıyor.
***
RTE iktidarlarında pek çok umudun bir günde sönüp gittiğini görenler için, RTE ile savcı arasındaki karşılıklı suçlamaların beklenildiği gibi kamuoyunu tatmin edecek biçimde çözüleceğini sanmak da fazla saflık oluyor.
***
Milli orduya kumpas kurulduğunu herhangi biri değil; Başbakan’ın siyasal başdanışmanı açıklayınca birden, Balyoz davasında TSK’nin güzide komutan ve subaylarının sahte delillerle hüküm giydiği anımsandı.
Öncelikle Balyoz ve Ergenekon davalarının yeniden görülebileceğine Başbakan da yeşil ışık yaktı da ne oldu?
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu’nun Başbakan’a götürdüğü öneriler üzerinden bir iki gün geçti.
Beklenen gerçekleşti.
AKP sözcüsü Hüseyin Çelik, TBB Başkanı’nın çok fazla konuştuğunu, kendini yasama organının üstünde gören bir tavır aldığını söyledi, şov yapmakla suçladı.
Adalet Bakanı da dün görüşeceği açıklanan Feyzioğlu ile buluşmayı ileri bir tarihe ertelediği gibi, basına bu davalara yeniden muhakeme yolunun öyle şıp diye açılmayacağını söyledi.
Böylece hukuksal haksızlıkların doruğa çıktığı bu davalarda iktidar ipe un seriyor.
***
Devlet krizi her yana dal budak saldı…
Umut bu ya, çare Çankaya!
Ana muhalefet A. Gül’ü göreve çağırdı. Anayasal yetkilerini kullan. Örneğin başkanlığında Bakanlar Kurulu’nu topla!
Eski genel başkan Çankaya’ya çıkıyor. Zararın neresinden dönülürse kazançlı olunacağını içeren bir konuşma yapıyor Gül’le.
Aldığı yanıtı kapı önünde açıklıyor Deniz Baykal ama umutsuz: “Cumhurbaşkanı bu yaşananları siyasetin olağan tartışmaları gibi anlama eğiliminde. Korkarım kriz artacak” diyor.
Cumhurbaşkanı’nın “herkese doğruyu söylediğinden” söz ederek üstüne düşeni yaptım demeye gelen bir tutum sergilediğini söylüyor.
***
Aylardır, yıllardır yazarız; fazla umut bağlamayın… Demokratik selameti Gül de aramayın, görünüşe aldırmayın diye…
Zira bir kez daha anlaşıldı:
Çankaya’daki ile Başbakan’ın yok birbirlerinden farkı!
Cumhuriyet

Leave a Reply

Your email address will not be published.