Emin Çölaşan: Yeni kasetler bunlar, seç seç al…

Emin Çölaşan-2“- Koş vatandaş koş, yeni kasetlerimiz geldi. Hilesiz hurdasız, yerli malı, ne ararsan var… Batan geminin malları bunlar, bedava fiyatına gidiyor. Seçime kadar yüzde 50 indirimli. Depoyu boşaltıyoruz.
– Ay kardeş şöyle kaliteli nelerin var, hangisini tavsiye edersin?
– Ablacım ne istersen var. Tayyip var, Bilal var, Adalet Bakanı, medya patronu, yandaş işadamları, AKP zenginleri, hepsi tezgahta. Beğendiğini al.
– Ay hani o şey var mı, hani milletin a…. koyacağız diyen var mı?
– O kalmadı ablacım, onun yerine Bilal verelim…
– Peki hepsi aynı firmanın malı mı bunların?
– İki ayrı üretici firmamız var ablam, biri Başçalan, öteki Haramzadeler.
– Hangisi daha iyidir?
– İkisi de iyidir, güvenilir.”
* * *
Gazete yöneticisi patrona önerdi:
“Yeni bir köşe açalım, sadece kaset çözümlerini yayınlayalım. Valla muhteşem rağbet görür…”
Televizyon kanalı muhabiri patrona gitti:
“Efendim her akşam bir kaset programı koyalım, o gün Allah ne verdiyse kendi seslerinden yayınlayalım. Valla reyting rekorlarını kırarız…”
Sabah uyanan adam karısına sordu:
“Hanım yenisi çıktı mı? Çıktıysa kaç tane çıktı?
– Neyin yenisi çıktı mı?
– Kasetin canım!..
– Haa çıkmış valla, kapıcıya söyledim köşedeki bakkaldan iki tane alıp getirecek.
– Kiminmiş?
– Sayın Başbakanımızla Adalet Bakanı konuşuyormuş, hakim falan ayarlıyorlarmış. Bakan Bey hakim için “Bu Alevi” falan diyormuş. Komşular çok methettiler, biz de dinleyelim. Bir de şey varmış… Sayın Başbakanımız medya patronu Erdoğan Demirören’e telefon edip onu ağlatmış.
– Yok yaaa, nasıl ağlatmış?
– O patronun Milliyet gazetesinde bir haber çıkmış ve Sayın Başbakanımız çok kızmış. Haberi yazanlar ve yayınlayanlar için “Adi herifler, alçak herifler” falan diyormuş. Patrona “Sen bana söyle, bu haberi kim sızdırdıysa onun hakkından acele gelelim” diyormuş. Fırçayı yiyen Erdoğan Bey telefonda ağlamaya başlamış.
– Yok yaaa, bu kadarı da olmaz yani. Sahte olmasın o kaset hanımcığım!
– Valla komşular doğru olduğunu söylediler. Kapıcı da dinlemiş, o da doğruluyor.”
* * *
Çocuk sabah uyandı, babasına sordu:
“- Baba, bugün yeni kaset var mı?
– Kızım var ama sana yaramaz.
– Niye?
– Küfürlü konuşmalar var. Sayın Başbakan gazetecilere kızmış, ağzını bozmuş. Artı 18’lik kaset onlar. Büyüyüp 18 yaşına gelince dinlersin inşallah.
– Ama baba!..”
* * *
AKP’li vatandaş aynı çizgideki arkadaşına uzun uzun dert yandı:
“- Yani bunlarda hiç utanma yok. Bu kasetlerin hepsi montaj kardeşim. Dış güçlerin ve de cemaatin işi. Bunlar başta Sayın Başbakanımız olmak üzere hepimizi harcamaya çalışıyorlar.
– Doğru söylüyorsun. Ne var bunda yani, bu memleketi hep namuslular mı yönetti. İş yapsın da çalsın. Ben yaptığı büyük işlere bakarım.
– Güya memleketi soymuşlar, rüşvet almışlar, vurgun yapmışlar.
– Soydularsa bizi soydular birader, kime ne!
– Rüşvetçi vurguncu falan diyorlar ama bizimkiler Müslüman adamlar. Baksana bütün konuşmaları Selamünaleyküm diye başlıyor, Aleykümselam diye devam ediyor. İnşallah maşallah, hayırlı günler diye bitiyor. Abi yaaa, bu kasetler sakın doğru olmasın!
– Bak unut onu şimdi sen. Doğruysa sana ne!
– Ama Sayın Başbakanımıza hırsız diyorlar, Başçalan diyorlar. Benim endişem, bu damga ömür boyu üzerinde kalmasın.
– Oğlum bu tezgahı bize karşı kuranlar belli. Cemaat, Kılıçdaroğlu, Bahçeli, bir de İsmet İnönü! Sayın Başbakanımız bu yüzden onlara her gün bindiriyor.
– İlk üçünü anladık da, İsmet Paşa öleli uzun yıllar olmuş. Ona niye bindiriyor?
– Artık o kadarına da karışma sen. Biz ne diyorsak onu dinle!”
* * *
Üniversite öğrencisi, bulunduğu kentten annesini aradı:
“- Anneee, bugün çıkanları duydun mu?
– Yok oğlum ne çıktı?
– Turfanda kasetler çıktı, kapanın elinde kalıyor! Başbakanın evine “Çok hayati önemi vardır” diye evrak imha etme makinesi satın almışlar. Kızı söylüyor telefonda. Büyük olsun diyor, alt kata acele getir diyor. Hani evrakları içine atıp kıyma gibi doğruyorlar, imha ediyorlar ya, işte o makine…
– Aman, sen bu işlere bulaşma, seni de yurttan atarlar evladım, bunlardan her şey beklenir…”
* * *
Görevinden alınıp başka bir ile atanan polis amiri anlatıyor:
– “Bize büyük haksızlık yaptılar. İçimizde cemaatçi olanlar olabilir. Biz onları nereden bilecektik? Kayıt defterleri mi vardı, alınlarında damga mı vardı? Biz yukarıdan bize verilen emirler doğrultusunda görevimizi yerine getirdik. Şimdi ailece perişan edildik. Bizi alıp başka yerlere tayin ederken hiçbir gerekçe göstermediler. Sanırım beş bin polis bunu yaşadı. Mahkemeye gidip hak arayacağız, o hakkımızı da elimizden aldılar. Bizim kasetlerle, telefon dinlemeleriyle, rüşvetle ne gibi işimiz olabilirdi? Derdimizi anlatacak bir makam yok.”
* * *
Bu işleri iyi bilen ve iyi anlayan kişi şunları söylüyor:
“Yeni kaset bombaları gelecek. Bu iktidar kevgire dönmüş durumda. Şimdi ağlaşıyorlar ama geçmiş olsun. Bu konuşmaları yaparken düşüneceklerdi. Esas baba kasetler 30 Mart seçim gününe yaklaştıkça piyasaya sürülmeye başlanacak. O zaman sadece seslere değil görüntülere de yer verilecek. Para çuvallarının evlerden boşaltılması falan ortaya çıkacak. Rüşvetler, yolsuzluklar, verilen yasa dışı emirler, yargıya müdahale, medyaya yapılan baskılar zaten iyice ortaya döküldü. Artık Tayyip bile bunların montaj olduğunu iddia edemiyor. Kamuoyu yeni sürprizlere hazır olsun. Elde daha ne mallar var, aklınız durur!”
Kasetlerle yatıp kasetlerle kalkıyoruz. Gökten kasetler yağıyor. Eskiden müzik dinlerdik, şimdi Başçalan-Haramzade dinliyoruz, ufkumuz açılıyor.
Fena da olmuyor yani!

SÖZCÜ

Leave a Reply

Your email address will not be published.