Mustafa Balbay: Sorun Süreci!

Mustafa Balbay-Kılıçdaroğlu-Meclis-10Gelenek bozulmuyor, çözüm tartışması öne çıktıkça terör haberleri bunu bastırıyor.
AKP iktidarı döneminde kurulan çözümsüzlük dengesi açılım sürecinin bütün taraflarını bir kez daha germiş görünüyor.
AKP’nin yol haritası şöyle özetlenebilir:
Bir çözüm olacaksa bu, benim başta Güneydoğu olmak üzere tüm Türkiye’den alacağım oyu yükseltmeli. HDP ve bölge merkezli siyaset yapanlara da, “beniktidardan gidersem her şey daha kötü olur, ona göre” ayarı verilmeli. Böylece herkes çözüm olacakmış beklentisinin etrafında tutulmalı. En iyi çözüm, sorunu çözümsüz bırakıp yeri geldikçe kullanmaktır!
Kısa bir hafıza tazelemesi yapmak gerekirse; örneğin 2009 yılı ortasında dönemin cumhurbaşkanı dahil iktidardan art arda şu demeçler geliyordu; “Çözüme hiç bu kadar yakın olmamıştık”, “çok iyi şeyler olacak”, “Bu sürece zarar veren haindir”,“Süreci destekleyip omuz vermek herkesin görevidir”…
Bugün de benzer bir durum söz konusu.
Girişte altını çizdiğimiz tablonun bir nedeni AKP’nin işi çok önemsiyormuş havası verip aceleye getirmesi. Hal böyle olunca kamuoyu, hükümet büyük bir özveriyle çok acele memleket işi yapıyor diye düşünüyor. Gerçeğin ne olduğunu arayan kesimler de “çözüm istemiyor” muamelesi görüyor.

***

Şu beş haberi alt alta koyalım:
Güneydoğu’dan gelen şehit cenazeleri…
İmralı’dan gelen çözüme doğru gidiliyor mesajları…
Kandil’den yükselen savaş naraları…
HDP’lilerin hükümetle girdiği demeç savaşları…
Suriye’de IŞİD’le mücadele edecek peşmergelere ve öteki yerel örgütlere Türkiye’nin şaşı bakışı…
Yukarıdaki haberlerin her biri ötekiyle çelişmese bile uyuşmuyor. HükümetinÖcalan’ı çözümsüzlük sürecinin bir parçası haline getirmesine bakılırsa, insanın aklına şu soru bile geliyor:
Yoksa Öcalan AKP adına mı masada?
Kandil haberleri şu soruyu sorduruyor:
Kaç PKK var?
HDP’deki dağınıklığa karşılık gelen soru şu:
Kimse Meclis’in devrede olmasını istemiyor mu?
Suriye haberleri şu soruya geliyor:
Cephe Suriye, hedef Türkiye mi?

***

Yukarıdaki soruların her biri ayrı bir yazı konusu… Tümünü bir araya getirince ortaya şu çıkıyor:
AKP, içinden geçtiğimiz krizleri çözmek değil, kullanmak niyetinde.
Zira tüm ilginin çözüm sürecine ilişkin meraka kayması, hatalara örtü oluyor.
İktidar durumu anlatmakta zorlanınca da devreye akil insanları sokuyor. Bu heyetin içinde yer alan kişiler arasında elbette iyi niyetle işin ucundan tutma gayretinde olanlar var. Ancak alınmasınlar ama akil insanlar heyetinin görünümü şu:
Atıl insanlar!
Hani ekonomide atıl kapasite olur. Kullanılabilecek ama kullanılmayan. Gerektiğinde devreye sokulması gereken…
Hükümet kendisi öne çıkarsa erozyona uğrayacağını düşündüğü zamanlarda hemen onları devreye sokuyor. Söylemek isteyip de söyleyemediklerini ya da toplumun nasıl bir tepki vereceğini bilemediği konuları kamuoyu onların ağzından duyuyor. Halk tepki gösterecekse onlara yükleniyor. Çok ters bir durum ortaya çıkarsa, hükümet “halkımız ne isterse o olur” deyip akilleri ortada bırakıyor. Olumlu bir tablo oluşursa, “İşte” diyor, “halkımızla birlikte her şeyi hal yoluna sokuyoruz.”
Hükümetin Türkiye’yi bir yerlere soktuğu kesin…
Ama bu çözüm süreci değil…
Sorun süreci!

Cumhuriyet

Leave a Reply

Your email address will not be published.