Mustafa Mutlu: Cumhurbaşkanı'ndan 'Huber' yanıtı… (143)

Mustafa Mutlu-1Muzaffer Mermer, tam 37 yıllık arkadaşım… 35 yıldır İsviçre’de yaşıyor, bu yüzden Türkiye’de olup bitenleri anlamakta zorluk çekiyor.
Örneğin, önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, devlete ait Huber Köşkü’nü işgal etmesini, bu konuda yazdığım 150’ye yakın yazıya yanıt vermemesini akla, mantığa, devlet olmanın şartlarına aykırı buluyor.
Yazılarımı okuya okuya sonunda kafayı yedi ve 15 Mart 2015’te Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck’a bir mektup yazarak bizim olayı anlattı.
İşte; başlıkta sözünü ettiğim Cumhurbaşkanı, o Cumhurbaşkanı…
Önce Muzaffer’in mektubunu okuyun:
***
“Sayın Gauck…
Ben hem Türk, hem de İsviçre vatandaşıyım. 35 yıldır İsviçre’de yaşıyorum.
Abdullah Gül’ü, yani önceki Türkiye Cumhurbaskanı’nı tanıyorsunuz…
Kendisi yedi aydan beri bu görevde değil ama hâlâ devlete ait olan Huber Köşkü’nde yaşıyor.
Eski bir dostum, tanınmış bir gazeteci Mustafa Mutlu
aylardan beri kendi köşesinde bu konuda yazıyor ve Gül’ün Huber’den ayrdılmasını talep ediyor.
Hatta okurlarıyla bu Köşk’ün önünde bir protesto gösterisi bile düzenledi. Yine de ne yazık ki Gül’den hatırı sayılır hiçbir yanıt alamadı.
Bir Cumhurbaşkanı’nın görev süresi bittikten sonra vatandaşların vergileriyle yaşamını bu şekilde devam ettirmesini ben utanç verici buluyorum.
Siz olsanız nasıl davranırdınız?
Almanya’da böyle bir şey olabilir mi?
Yanıtınız için şimdiden teşekkürler ve dostça selamlar…”
***
Muzaffer böyle bir mektup yazdığını söyleyince; yanıt alabileceğine ihtimal bile vermedim.
Çünkü en azından Almanya vatandaşı bile değil…
Yanılmışım.
Koskoca Almanya Cumhurbaşkanı Gauck, sırf “insan” olduğu için Muzaffer’e değer verdi ve bir danışmanı aracağılıyla da olsa, mektubu yanıtladı. İşte; o yanıt:
***
“Sayın Mermer…
Sayın Gauck’a gönderdiğiniz mektup icin size teşekkür ediyorum. Size yanıt vermekle ben görevlendirildim.
Almanya Cumhurbaşkanı’na görevi süresince çalışmalarını yapabileceği bir konut tahsis edilir. Cumhurbaşkanı, bu konutun özel yaşamda kullanılan bölümleri için kira değil ama vergi öder.
Görev süresi bittikten sonra kendisine yasalarla belirlenen miktarda bir emekli maaşı bağlanır. Ancak görev süresindeki ek ödeneklerin tamamı kaldırılır. Eğer isterlerse kendilerine ayrıca halka hizmet edebilmeleri için bir büro ve o büroda çalıştırılmak üzere sınırlı sayıda personel tahsis edilir. Bü büronun bütçesi ve çalışanların maaşları parlamento tarafından belirlenir.
Dostça selamlar…
Manfred Jorkowski
Cumhurbaskanı Danışmanı…”
***
Gördüğünüz gibi… Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin 11. ve 12. Cumhurbaşkanları’na yaklaşık 150 yazıdır sorup duruyorum, tek satır yanıt gelmiyor; Muzaffer, vatandaşı bile olmadığı bir ülkenin Cumhurbaşkanı’na soruyor, 15 günde yanıt alıyor…
***
Sizi bilmem ama ben önümüzdeki seçimlerde Almanya’dan cumhurbaşkanı ithal etmeyi öneriyorum.
Gülmeyin; Mısır’dan aday ithal ediyoruz da Almanya’dan neden etmeyelim?
YASAK!
17 Aralık Yolsuzluk Soruşturması sırasında yasaklanan Twitter, Youtube ve Facebook gibi sitelere erişim dün yine engellendi. Gerekçe, savcının rehin alınmasına ilişkin görüntüleri yayınlayan sitelerin linklerine yer verilmesi…
Anlaşılan iktidar bu hassas konu üzerinden siyaset yapmaya kararlı…
Önce savcının içeride çekilmiş görüntüsünü yayınlayan gazeteleri ve televizyonları hedefe oturttular; şimdi de işi Türkiye’yi rezil etmek pahasına sosyal medyaya kadar tırmandırdılar.
İyi de eğer o fotoğrafı yayınlayan sitelere link vermek bile teröre destek oluyorsa… Kimse, neden aynı görüntüleri çarşaf çarşaf yayınlayan yandaş gazeteleri suçlamıyor?
Onlar farklı bir ülkenin mi yasalarına tabii?
GÜNÜN SORUSU
Önce AKP’nin, istifa ettikten sonra da F Tipi Yapılanma’nın sözünden çıkmayan ve Meclis’te hiçbir varlık göstermeyen Hakan Şükür, dün İstanbul 3. Bölge’den bağımsız milletvekili adayı olmuş. Sorum kendisine:
Seçim sloganın, “Yapmadıklarım, yapamayacaklarımın teminatıdır” mı olacak?
BAĞIŞ’IN ÇANTADAKİ PARALARI!
Dünkü Taraf Gazetesi’nde deneyimli muhabir Hüseyin Özay’ın imzasıyla son derece ilginç bir haber yayınlandı.
Buna göre 17 Aralık Yolsuzluk Operasyonu’na ismi karışan eski AB Bakanı Egemen Bağış, 27 Mart 2015’te çocuklarıyla birlikte İngiltere’den Türkiye’ye gelirken Londra Heathrow Havaalanı’nda, uçağın giriş kapısında eğitimli köpeklerle denetim yapan İngiliz polisi tarafından çevrilmiş… Para kokusu alma konusunda uzmanlaşmış köpek, Bağış’ın taşıdığı “kabin bagajı”na özel ilgi gösterince, polis hiç tereddüt etmeden, “Çantanızda para mı var?” diye sormuş…
Bağış’ın verdiği yanıt ise, “Evet, birkaç pound” olmuş…
Bu yanıt üzerine polis herhangi bir işlem yapmamış…
Bağış yanında korkudan titreyen çocuklarına dönerek, “Endişe edecek bir şey yok… Beni tanımadılar herhalde, yoksa sormazlardı” demiş…
Bu olay yüzlerce yolcunun önünde yaşanmış…
***
Bu konu hakkında hiçbir yorum yapmayacağım…
Her şey ortada…
Neden yorum yapıp başımı belaya sokayım ki?
GÜNÜN İSYANI!
İsyanım dün, “Atatürk’ü İsmet İnönü Zehirledi” manşetiyle çıkan yandaş Yeni Şafak’ın sahip ve yöneticileri ile onlara bu manşeti attıran güce:
Kafayı mı yediniz?
Aydınlık

Leave a Reply

Your email address will not be published.