Rahmi Turan: Türkiye’de adaletin saati durdu!

Rahmi Turan-2013-1İstanbul Başsavcılığı’nın 17 Aralık Soruşturması’nda adı geçen 53 şüpheli hakkında verdiği takipsizlik kararı herhalde çok uzun süre konuşulacak, tartışılacak ve eleştirilecek!
Ortada bunca delil varken, yolsuzluk ve rüşvet iddiaları görüntü ve ses kayıtlarıyla gözler önüne serilmişken, dosyanın kapatılması kararı kamu vicdanını hiç tatmin etmedi.
Okurlarımızdan gelen mesajlar, insanlarımızın da bu karara saygı duymadıklarını gösteriyor.
* * * * * *
Peki hukuk ne diyor buna?
Dosyanın kapatılmasını savunacak tek bir hukuk adamı bile yok!
İstanbul Barosu’nun eski başkanlarından ve ülkemizin önde gelen hukukçularından Turgut Kazan, “Ben daha önce soruşturma savcısına ‘Siyasi iktidara yönelik suçları temizleme bürosu gibi çalışıyorsunuz’ demiştim. Bu görüşüm daha da pekişti. Asla verilmemesi gereken kararlar bunlar.” diyor ve ekliyor:
* * * * *
“Aynı başsavcılık protestoda slogan atanlara dahi örgüt suçundan dava açıyor ve yıllarca hapse mahkûm ettiriyor. Bu olayda ise sayfalarca ‘Örgüt nasıl olur?’ tartışması yapıyor. Bu tartışma yapılabilir ancak dinleme yapıldığına göre savcılık bunu yok sayamaz. Ancak dava açar, bu tartışmayı mahkeme yapabilir. Dinlemeler hâkim kararıyla yapılmış. Bu yüzden temizleme bürosu diyorum.”
* * * * * *
“Takipsizlik kararının yasaya aykırı olmasının ikinci nedeni ise, Meclis’te bu konuda Soruşturma Komisyonu oluşturulmuş olması. Çünkü bu şüphelilerin suç ortakları bakanlar… Meclis’te onlarla ilgili Soruşturma Komisyonu kurulduktan sonra savcılık hiçbir şey yapamaz. Hele takipsizlik kararı hiç veremez. Çünkü artık Soruşturma Komisyonu savcılık gibi çalışacaktır.
Bu suçu birlikte işledikleri ileri sürülen Rıza Sarraf ve diğerlerinin yargılanacağı yer de Bakanlar gibi Yüce Divan olmalıdır.”
* * * * * *
Turgut Kazan, savcıyla ilgili olarak, bu takipsizlik kararları sonrasında kendisinin Ankara’da yüksek bir idari göreve getirileceğinin konuşulduğunu söylüyor ve “Bu büyük bir olasılıkla gerçekleşecektir.” diyor.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl de “17 Aralık Soruşturması’nda takipsizlik kararı verilmesi, Türkiye’de adaletin saatinin durduğu anlar olarak tarihe geçmiştir.” diyor.
İşte, ülkenin durumu bu halde!
Suçlarda patlama!
Ekonomik sıkıntılar… Geçim derdi…
Çaresizlik… Silah merakı… Ve talihsizlik…
Kin, öfke ve intikam…
Tüm bunlar cezaevlerindeki hükümlü ve tutuklu sayısını rekor düzeye çıkardı…
Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü’nün 2014 raporuna göre, Türkiye cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü sayısı 150 bini aştı.
Yakın bir zamana kadar bu rakam 110 bin civarındaydı…
150 bin rakamı Cumhuriyet tarihimizin rekoru…
AKP iktidarının en büyük icraatlarından biri yeni cezaevleri inşa etmek olmuştu.
Bu yeni cezaevlerinin tamamı doldu. Şimdi yeni hapishanelere ihtiyaç var.
* * * * *
AKP döneminde en çok işlenen suçlar nedir dersiniz?
Hırsızlık, yankesicilik, kadın satışı, fuhuş, dolandırıcılık, soygun, zimmet, terör…
Çünkü milletin önemli bölümü aç… Bu hırsızlığa yol açıyor.
İşsizlik ve çaresizlik, soygun ve gasp gibi suçları artırıyor.
Uyuşturucu satışı, kadın satışı ve fuhuş… Düzenin yarattığı suçlar oluyor…
Yoksulluk, gelir dağılımındaki adaletsizlik ve çürümüşlük, umutsuz ve çaresiz insanları suça itiyor, birçok kişiyi “Kader mahkûmu” yapıyor.
AKP döneminde suçların büyük bir patlama yapması rastlantı değil, çarpık sistemin getirdiği bir felakettir!
Te­bes­süm
Temel ile Dursun İstanbul’da minibüsle akrabalarına gidiyorlarmış.
Şoför her durakta bağırıyor:
“Levent…”
“Osman Bey…”
“Kasım Paşa…”
“Fatih…”
“Beyazıt…”
“Koca Mustafa Paşa…”
Dursun, Temel’e dönmüş:
“Ula Temel, biz nerede ineceğiz, biliyor musun?”
Temel:
“Merak etme” demiş “Şoför adımızı okuyunca ineriz!”
Gü­nün Sö­zü
Akılsızlar hiçbir zaman huzursuzluk duymazlar!

SÖZCÜ

Leave a Reply

Your email address will not be published.