Saygı Öztürk: Polisin arasına nifak soktular

Saygı ÖZTÜRK-1YAZARLAR-Emniyet’te neler olduğunu, açıkçası yıllarını bu teşkilata vermiş olanlar bile henüz anlamış değil. Devletin polisini bölmüşler. Kimisine “AKP yanlısı”, kimisine “cemaatçi” deniliyor. Zaten sahipsiz olan polis, şimdi büyük bir darbe yiyor. “Hükümetin, cemaatin, falanca tarikatın polisi” ne demek… Onlar sadece ve sadece “Devletin polisi” olmakla yükümlüdür.
Polisin birbirine güvenmediği dönemler oldu. Milliyetçi Cephe (MC) hükümetleri döneminde solcu olarak bilinen polisler ezildi. 12 Eylül 1980 askeri harekatından önce Emniyet sağcı-solcu diye ikiye ayrılmıştı. Sol örgütlere dönük operasyon yapılacağı zaman bu operasyonlar solcu olarak bilinen polislerden gizleniyordu. Sağcılara dönük operasyonda da, sağcı polisler operasyonu yapıldıktan sonra öğreniyorlardı.
Öyle dönemler yaşandı ki, polisler birbirlerinin elinden “şüphelileri” alıp serbest bırakmak istedi. Bunun için birbirlerine tabanca çektikleri oldu. Ama o gün yaşananlarla bugün yaşananları karşılaştıran deneyimli emniyet mensupları, “Polisin içine düşürüldüğü durumun, bugün daha vahim olduğunu” belirtiyorlar. Polisin arasına nifak girdi. Halkın can ve mal güvenliği gibi duyarlı bir görevi bulunan poliste şimdi kim kime nasıl güvenecek? Açıkçası görevden alınanlar da, göreve getirilenler de tedirgin. Birileri “hükümetin adamı”, birileri “cemaatin polisi” diye alınıyor, üst görevlere getiriliyor. Peki, devletin polisi bu kadar mı sahipsiz?
Getiren ve alan onlar değil mi?
Görevden alınanların önemli bir bölümü şube müdürü… Dört, üç ve ikinci sınıf emniyet müdürlüğü rütbelerinde bekleme süresi 3’er yıldır. Bu durumda, görevden alınanlar şube müdürlüğünde 3 yılını bile doldurmamış kişilerdir. İl emniyet müdürünün önerisi, valinin onayıyla şube müdürlüklerine atama yapılır. Emniyet müdürü, şube müdürü yapılacak olanları daha önce çalıştıkları görevleri de dikkate alıp önerir. Hemen hiçbir vali, emniyet müdürünün önerdiği listeyi geri çevirmez.
Şimdi ne oluyor? Aynı hükümet, aynı valiler, aynı il emniyet müdürleri döneminde şube müdürü olarak göreve başlatılanlar toptan alınıyor. Üstelik de onları Emniyet içine sızmış “çete”, “hain” gibi gösteriyorlar. Peki bunlar “hain”, bunlar “çete”yse niçin atadınız? Bunların ne hainliklerini, ne çeteciliklerini gördünüz? Gördüyseniz niçin o zaman değil de, bakan çocuklarının adlarının yolsuzluk iddialarına bulaşmasından sonra görevden aldınız? Bunların açıklığa kavuşması gerekiyor. Emniyet mensupları birbirine düşürülüyor ve kaybeden devletimiz oluyor.
Müdürlerin ne yaptığını bilir
İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın’ın, bakan çocuklarına uzanan operasyondan bilgisinin olmadığına açıkçası kimse inanmıyor. Çünkü, emrindeki personelin ne yaptığını gerçek polis müdürü mutlaka bilir. Bunu yine deneyimli bir il emniyet müdürüne soruyorum. Şunları söylüyor:
“Emniyet müdürü, mahiyetinin yaptığından haberdar değilse bu çok büyük bir gaflettir. ‘Haberim yok’ demek özrünün kabahatinden büyük olduğunu gösterir. Soruşturmanın gizliliği başka bir şey. Birçok olayın ihbarı, bilgisi cumhuriyet savcısından önce Emniyet’e gelir. Bunlar olgunlaştırılır. Çalışmalar yapılırken şube müdürü her aşamasında müdürüne bilgi verir. Bilginin özelliği gereği o bilgi gizlenmesi gerekiyorsa Emniyet müdürü zaten gizler. Bazı durumlarda da, son olayda olduğu gibi ‘yasaya göre Emniyet müdürüne bilgi verilmedi’ denilir ve böylece operasyonun üst makamlardan gizlenmesi ve böylece operasyonun yapılacağının sızması önlenmiş olur.”
İstanbul için emniyetçi yok mu?
Neredeyse sayısı 300 bine dayanan Emniyet Teşkilatı’nda, yaklaşık bin 500’ün üzerinde 1. sınıf Emniyet müdürü bulunuyor. Bunlar arasından İstanbul’a atanacak kimse bulunamıyor. Ya da Emniyet teşkilatına güvenilmediği için hayatında bir gün bile polisliği olmayan, bir yıl önce valiliğe atanan kişiye İstanbul emanet ediliyor. Bu her şeyden önce polis teşkilatını yok saymaktır.
Polis birikimi olmayacaksa, İstanbul’a emniyet müdürü atamaya ne gerek var? Yeni atanan şube müdürleriyle de bu görev yürütülebilir! Emniyet, kapılarını gazetecilere kapattı. Hepimiz o koridorlardan, o şubelerden geçtik ve gazetecilik adına çok şeyler öğrendik. Emniyet yetkilileri bu kararını mutlaka gözden geçirmeli. Bunu yaparken de intihar eden emniyetçi sayısının 47’ye yükseldiğini dikkate alıp “biz nerede hata yapıyoruz” diye sormalı…

SÖZCÜ

Leave a Reply

Your email address will not be published.