Hükümet, askerimizin Suriye ve Irak’a “sınır ötesi harekat yapma” yetkisini aldı. Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde alınan kara harekatı yetkisi onca şehit verilmesine rağmen bir türlü yaptırılmadı. Hava harekatı önce sınırlandırıldı, sonra “istihbari amaçla” uçuşlar yaptırıldı, 8 Nisan 2013 tarihinde de neredeyse tamamen sonlandırıldı.
Hava operasyonu yapma yetkisi neredeyse Silahlı Kuvvetler’den alınmıştı. Belirlenen terörist grup hakkında önce MİT değerlendirme yapacak, operasyon yapılmasına gerek görürse konuyu Başbakanlığa bildirecek, Başbakanlık da değerlendirme yapacak. İstenirse askere “vur” emri verilecek. Bunun için de saatler, günler geçiyor. Zaten son yıllardaki taktik de, “görmedim, duymadım, bilmiyorum” olduğu için teröristle mücadele yapılmıyor.
2. Ordu’da hareketlilik
Sınır Ötesi Harekat yetkisinin alınmasıyla iş bitmiyor. Bu tezkereye ek olarak Bakanlar Kurulu tarafından alınması gereken kararlar var. Yani, kararın nasıl uygulanacağı, hükümetin vereceği direktifler öne çıkacak. Asker de, kendilerine verilen emre uygun olarak hareket etmek zorunda kalacak.
Tezkerenin Resmi Gazete’de yayımlanmasından sonra, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’e, “yazılı direktif” verecek. Bu direktifi alan Genelkurmay Başkanı, merkezi Malatya’da bulunan 2. Ordu Komutanlığı’na hem Suriye’ye, hem de Irak’a yönelik alınacak askeri tedbirlerle ilgili detaylı planını hazırlamasını emredecek. Bu komutanlığın ilave kuvvete ihtiyacı varsa onu da tahsis edecek. Genelkurmay’ın yazısında, 2. Ordu Komutanlığı’nın, Suriye ve Irak’la ilgili planlarını hazırlayıp kendisine göndermesini, uygulama için emir beklemesini bildirecek.
2. Ordu Komutanlığı artık teyakkuz durumuna geçirilmiştir. Emir verildiğinde bir-iki saat içinde hazırlanılabilecek düzeye ulaşılması için ön hazırlıklar yapılacak ve Genelkurmay’ın emri eksiklikler giderilerek beklenecek. 2. Ordu Komutanlığı, ilk emre dayalı olarak alt birliklerini taktik alanda arazide konuşlandıracak. Bunlar, harekata hazır bekletilecek.
İstihbarat, İHA’lar devrede
Mevcut askeri birliklerin yanı sıra deneyimli komutanlara göre en az 20-25 bin kişilik komando tugaylarının da sınır bölgelerinde hazır bekletilmesi gerekiyor. Bunun için diğer ordulardan bazı komando birlikleri de Suriye ve Irak sınırına sevk edilecek.
TSK zaten bir süredir Suriye ve Irak’taki gelişmelerin dışında değil. Gelişmeleri yakından izliyor, İnsansız Hava Araçları’yla (İHA) hava fotoğrafları çekiliyor, hem Irak’ta, hem de Suriye’de terör örgütlerinin yerleşme durumları, hareketleri, silah durumu istihbari açıdan belirleniyor. Ayrıca bölgedeki yerel “haber elemanları” kullanılarak günlük olarak bölge hakkında bilgi toplanıyor. O bilgiler, bundan böyle “taktik saha”daki bütün birliklere ulaştırılacak. Kuşkusuz “yerel haber elemanları” dışında, istihbarat birimimizin elemanları da gelişmeleri yakından izliyordur. İşte, onlara en büyük görev şu günlerde düşecek.
IŞİD’İ bitirmek değil
Tezkereler alınınca aklınıza IŞİD ve PKK’nın bitirileceği gelmesin. Bu yetkilerin geçmişte de alındığını hatırlayalım. Hükümetin kafasında PKK ile beraber IŞİD’i bitirmek yoktur. Hükümetin kafasında Suriye’de ulaşmak istediği ama ABD’nin destek vermediği için ulaşamadığı emellerine ulaşmak var. ABD’nin IŞİD’le mücadelesine destek kapsamı içinde TSK, Suriye’de kullanılacak, Esad rejimine karşı olanları daha fazla örgütleyip rejimin yıkılmasını sağlanacak.
Görünen o ki TSK, hem Suriye’de, hem de Irak’ta IŞİD güçleriyle direkt sıcak temasa girmeyecek. Dolayısıyla burada iki amaç hedefleniyor:
– Suriye’de rejimin yıkılması ve kendi arzu ettiği İslami düzene yakın idarenin yönetime getirilmesi sağlanacak.
– Irak’ta, “IŞİD’le mücadele için ben de karadan destek oldum” diyerek Türkiye’deki sözde barış sürecini hızlandırıp PKK terör örgütünün hem Türkiye’de, hem de Irak’ta silahlı güçlerini muhafaza ederek siyasi ortamda yer almaları ve bunun sonucunda da Güneydoğu Anadolu halkının oylarının AKP’ye dönmesi sağlanacak.
Kendisini koruyacak
Sınır ötesinde askerimiz ne yapacak? Anlaşılıyor ki Türkiye, silahlı güç olarak bulunduğu bölgelerde sadece kendisini korumak için mücadele edecek. Çünkü, bugüne kadar teröristle yapılan bu tarz mücadelelerde kanunlar Silahlı Kuvvetler’e yetki vermesine rağmen çeşitli komutanlar hukuk önünde soruşturmaya çekildi.
Askerler, kendilerini yasal güvence altında görmediklerinden başarı elde etmek için teröristle çatışmaya kolay kolay girmeyecektir. Üstelik, Savaş Hukuku kurallarına göre aranızda hiçbir anlaşmazlık olmadığı halde başka bir ülke topraklarında teröristle bile olsa yapacağınız mücadele ileride Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) sizi hesap vermek zorunda bırakabilir.
SÖZCÜ