YAZARLAR-Sevgili okurlarım…
Demokratik hukuk devletiyle yönetildiği söylenilen bir ülkede yasama görevini yürüten Meclis’in Başkanı çıkar da “Anayasa’nın 138’inci maddesi ölmüştür. Mahkemeler bağımsız değildir!” der mi?
Eğer o ülkede gerçekten demokratik hukuk devleti varsa, asla dememesi gerekir.
Ama dedi!
TBMM Başkanı Cemil Çiçek kameraların karşısına geçip, Anayasa’nın ayaklar altına alındığını söyledi.
Hukuk düzeninin kalmadığını ilan etti.
Böylece SÖZCÜ’nün “Devlet
TIR’lattı!” manşetini doğrulamış ve bir bakıma “kral çıplak” demiş oldu.
* * * * *
Şu inanılması zor duruma bakar mısınız?
Yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasının 2’nci dalgasını yürüten Savcı Muammer Akkaş, operasyon yapılmasını istiyor ve sorgulanacak şüphelilerin listesini emniyete veriyor.
Ama emniyet, savcıyı takmıyor!
Operasyon yapmıyor!
Savcı bazı şüphelilerin mal varlıklarına tedbir konulması için ilgili makamlara yazı gönderiyor.
Kimse iplemiyor!
Atı alan Üsküdar’ı geçtikten, yani paralar kaçırıldıktan sonra yetkililer lütfedip işlem yapıyor. Boşaltılan hesaplar donduruluyor!
Durun daha bitmedi!
Savcı Başbakan Erdoğan’ın oğlunu ifadeye çağırıyor.
Ama Bilal gitmiyor!
Babasının evine saklanıp, “sıkıysa gel de al!” demeye getiriyor.
Şimdi inanılmaz olayların insanda kara mizah etkisi yaratan yanına geliyoruz.
Gezi Parkı eylemlerini soruşturan aynı savcı, hazırladığı iddianameyle 36 kişinin “terör örgütü kurma” suçundan 56 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istiyor.
Ve iddianame kabul ediliyor!
Sergilenen bu inanılmaz çifte standart insana “Gel de tırlatma!” dedirtiyor.
* * * * *
Durun durun…
İnsanın aklıyla, zekasıyla dalga geçercesine sahnelenen olaylar bitecek gibi görünmüyor.
Örneğin Hatay’da bir TIR, Suriye’ye silah taşıdığı şüphesiyle güvenlik güçlerince durduruluyor.
Ancak TIR’daki MİT’çiler, jandarmaya arama yaptırmıyor.
Bunun üzerine duruma Özel Yetkili Savcı Özcan Şişman el koyuyor ve arama emri veriyor.
Ancak Vali Celalettin Lekesiz, “MİT personelinin doğrudan Başbakanlık’a bağlı çalıştıklarını ve alıkonmalarının ceza gerektireceğini” söyleyerek savcının emrini uygulatmıyor.
İçişleri Bakanı Efkan Ala da TIR’ın Türkmenlere yardım götürdüğünü ve bu nedenle arama yaptırılmadığını belirtiyor.
Türkmenler ise TIR’ın kendilerine yardım malzemesi getirmediğini açıklayıp İçişleri Bakanı’nı yalanlıyorlar.
Bunun üzerine Savcı Şişman yargının görev yapmasını engelleyen tüm devlet yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunuyor.
Anayasa’yı çiğneyerek yargıyı valilerin ve emniyet müdürlerinin emrine veren Başbakan Erdoğan ise çıkıp “17 Aralık’tan bu yana yaşadıklarımız, uluslararası bir suikasttır!” diyebiliyor.
Gözü öylesine kararmış ki, hukuk devletine suikast yapanın kendisi olduğunu göremiyor!
* * * * * *
Dün sevgili Müjdat Gezen’e “Sen Aziz Nesin’in çok yakın dostuydun. Yaşadıklarımıza benzer bir hikayeyi sağlığında yazmış olsa, nasıl yorumlanırdı?” diye sordum.
Hiç düşünmeden cevap verdi:
“Aziz Bey, güzel yazmışsınız ama çok abartmışsınız derlerdi!”
Sonra da “Sana bir şey söyleyeyim mi Uğur!” dedi.
“Söyle…” dedim.
“Vallahi Aziz Ağabey bile, böylesine garip ama gerçek olayların gün gelip Türkiye’de yaşanabileceğini düşünemezdi!..”
SÖZCÜ