Beste Serim Erbak: Asya´nın yeşil ülkesi Malezya

Asya´nın yeşil ülkesi Malezya 3
Negarahi jauAsia…

Günlerden pazartesi, erkenden yollara düştük. Kalamani bizimle gelemiyor. Onun ayarladığı bir araba ile gidiyoruz. Saat,sabahın beşi ve yağmur felaket yağıyor. Arabanın silecekleri var gücüyle çalışıyor ama boşuna. Göz gözü görmüyor. Muson yağmurları bunlar. Yaklaşık bir saatlik yolculuğun ardından bizi Langkawi Adasına götürecek feribotun kalkış limanına ulaşıyoruz. Biletlerimizi aldıktan sonra Malay şoförle birlikte her tarafı dökülen feribota binerek bir saat 15 dakika içinde adaya ayak basıyoruz.

Langkawi adası, Kedah Eyaletinin, turistik açıdan en popüler bölgesi. Tüm dünyada balayı adası diye tanınan bir tatil cenneti. Andaman denizinde yer alan ada bozulmamış doğası ile herkesi büyülüyor. İrili ufaklı 100’den fazla adacıktan oluşan adalar topluluğunun en büyüğü Langkawi. Burada bulunan Mangrov ormanları UNESCO tarafından koruma altına alınarak küresel Jeopark alanına dâhil edilmiş.Langkawi aynı zamanda gümrükten muaf alışveriş bölgesi.Hal böyle olunca da her türlü şeyi ucuza almak mümkün. Yerli halk aynı gün içerisinde buraya gelip, dönerek ihtiyaç duydukları malzemeleri satın alıyor. Her taraf paketlenmiş büyük el bagajlarıyla dolu. Bu nedenle feribotta yer bulabilmek hiç kolay değil. Özellikle hafta sonları. İyi ki erken gelmişiz.

Tekneden iner inmez Langkawi yazısının önünde kardeşimle bir hatıra fotoğrafı çektirmeyi ihmal etmiyoruz. Modern bir binadan içeriye doğru yürüyoruz. Polis pasaportumuza baktıktan sonra “Hoş geldiniz” diyor.
Buradan çıkınca hemen bulduğumuz ufak bir restoranda sabah kahvaltısı yapıyoruz. Etrafa göz gezdirince turist sayısının hiçte yabana atılamaz olduğunu anlıyoruz. Adanın dingin havası,yemyeşil doğası muhteşem.

Şoförün bir arkadaşı arabasıyla bizi almaya geliyor. Önceden anlaşmışlar. Adada o bizi gezdirecek. Önce Mangrov ormanlarının bulunduğu bölgede tekne turu yapacağız. Bu ormanları,çamurun bol olduğu kıyılarda, ırmak ağızlarında, bataklıklarda, kökleri suda bulunan tropik türden ağaçlar topluluğu oluşturuyor . Ağaçların bir özelliği de tuzlu suya dayanıklı olmaları. Ayakta kalabilmek için sağa sola kökler salan ağaçlar, derinlerde yeniden filizlenip birbirinin içine girmiş sık ormanları meydana getiriyorlar. Mangrov ormanları ekolojik açıdan çok büyük önem taşıyor. Kıyı ile deniz arasında gelgit olaylarına karşı bir duvar görevini üstleniyorlar. Böylece kasırgalar ve fırtınalara karşı tam bir koruma sağlıyorlar. İçlerinde çeşit bakımından zengin canlı türleri barınıyor. Tekne turları size bir saatten dört saate kadar gezi olanakları sunuyor. Ama oldukça pahalı. Değer mi derseniz? Fazlasıyla. Buraya kadar gelmişseniz Langkawi gezisinin olmazsa olmazı bu turu kesinlikle yapmalısınız. Tekne muhteşem bir suda, eşsiz manzaralar eşliğinde ilerliyor. Ara ara tekneyi kullanan kişi açıklamalar yapıyor. Bu eşsiz doğa yaklaşık 100 kilometre karelik bir doğal yaşam alanını kapsıyor.

2007’de UNESCO tarafından Küresel Jeopark olarak kabul edilmiş. Rüya gibi görüntüler,sayısız bitki türleri ve muhteşem bir faunaya sahip. Çok heyecanlı anlar yaşıyoruz. Önce bir kireç taşı mağarasına uğruyoruz. Yeşilin her tonu kayalarla bütünleşmiş. Üzerinde çeşitli balıkların gösterildiği, yüzen bir balık çiftliği ve restoran bulunuyor. Tekne yanaşınca hemen bir delikanlı gelip bizi alıyor ve gezdiriyor. Küçük havuzlarda binbir çeşit balıklar. Genç onlara ad takmış. Çağırıyor. En tehlikeli olarak düşündüğümüz balıklarla oyun oynuyor. “Alii!!! come Ali !” diye seslendiği vatoz ile gösteri yapıyor. İlginç sahneler.Eğer saat uygun olsaydı öğle yemeğini burada yerdik. Ama henüz erken.Tekrar tekneye biniyoruz.O kadar güzel manzaralar ki hayran olmamak elde değil.
Langkawi’nin görülmeye değer en gözde adacıklarını ziyaret ediyoruz. İlk olarak rotamızı Singa Besar’a çeviriyoruz. Big Leon Adası olarak da bilinen bu ada sık ağaçlık alanları ve devasa kayalarıyla vahşi hayvanların yaşam alanı. Bu hayvanlardan özellikle en ilgi çekeni adanın hâkimleri kartallar oluyor. Adanın simgesi olan kartallar Mangrov ormanlarında konaklıyor. Kaptan onları beslemek için bir şeyler atınca aşağıya doğru süzülerek yemeklerini alıyorlar. Bir nevi evcilleşmişler. Kartallar hep yüksekten uçtukları için hiç bu kadar yakından görmemiştim. İnanılmaz bir manzara. Hiç ses çıkarmıyorsunuz. Yanınıza kadar süzülen kartallar, tekneden atılan balıkları alabilmek için suya doğru pike yapıyorlar.

Fotoğraflayabileceğimiz unutulmaz anlar yaşanıyor.Atılan yiyeceklerin bitmesiyle birlikte ani bir şekilde ortadan kayboluyorlar. Buradaki ormanlar, kayalar yaklaşık 500 milyon yıl önce meydana gelmiş. Jeolojik doku karşısında büyüleniyoruz.
Kilim nehrinin, Andaman Denizi ile birleştiği yerden çıkıyoruz. İnanılmaz olağanüstü manzaralar gözler önüne seriliyor. Ağaçlarla kaplı adacıklardaki bir tepede parkın adı yazıyor. “Kilim Geoforest Park” Önünde fotoğraf çektirmek sanırım gelenek olmuş. Buraya gelen her gezgin bu pozu vermeyi ihmal etmiyor. Pek keyifli doğrusu.
Tam tur bitti galiba derken tekne ahşap bir rıhtıma yanaşıyor. Kireç taşlarından oluşan ve yarasaların bulunduğu mağarayı (Gua Kelawar) göreceğiz. Karanlık olduğu için bize fener veriyorlar. Gözüme ilişen maymunlar suda oynuyor, çeşitli gösteriler yapıyorlar.

Bizim hiç alışık olmadığımız Mangrov ormanları sıra dışı görüntüleriyle ziyaretçilerine keyifli anlar yaşatıyor. Tahta köprüde yürüyoruz. Bir rehber burası hakkında bilgiler veriyor. Gel git olaylarından söz ediyor. Mağarada yarasalar ordusu kayalara tutunmuş uyuyor. İnsan ister istemez ürküyor. Bazıları tehlikeli olabiliyormuş. Buraya günün her saatinde girmek mümkünmüş. Şimdi uyku saatleri olması içimi rahatlattı. Yarasa resmini, bir kanadında çatal,diğer kanadında bıçakla çizmeleri olaya ince bir espri katmış. İlerlerken rastladığımız tabelalar buranın doğal yaşamı, yaşayan hayvan türleri hakkında bilgi veriyor.

Tekne turundan sonra Kuah kasabasından 14 km uzakta yer alan “Ayer Hangat Village” diye, dünyada sadece dört yerde bulunduğu söylenen doğal tuzlu sıcak su kaynağının olduğu bir tatil köyüne geliyoruz. Ağaçlar, küçük bungalovlar, havuzlar, jakuziler, köprüler, mavi, sarı, yeşil, kahverengitonlar… İsterseniz masaj yaptırabiliyorsunuz ya da küçük havuzlara ayaklarınızı sokup dinlendirebiliyorsunuz. Tabii bunların hepsi ayrı ayrı ücrete tabi. İsterseniz içinde jakuzisi olan bungalovları bir saatliğine bile kiralayabiliyorsunuz. Yani bu kaynaktan yararlanabilmek için ne hizmet gerekiyorsa yapılmış. Doğa ile bütünleşmiş modern tuvaletler çok ilgimi çekti.

Tahta malzemenin bol kullanıldığı bu güzel yerde bir de teras yapılmış. Buradan bazı hayvanları izleyebiliyorsunuz. Büyük akbalıkçıllar (White Heron ) Bir ağacın üzerine tünemişler. Şimdi uyku zamanlarıymış. Sabah erken gelebilseydik eminim çok güzel görüntülere tanıklık edecektik. Uzaklarda bir gergedan yürüyor. Hayvanların en hoş görüntüleri kendi doğal ortamlarında şüphesiz.
Girişte bulunan küçük dükkânlardan hatıralık eşyalar alabiliyorsunuz. Öğle yemeğini deniz kenarında yiyeceğimiz ve bu güzel denize gireceğimiz için çok mutluyuz. Buraya yakın Tanjung Rhu plajına gidiyoruz. Bembeyaz kumsal, engin mavi, lacivert deniz. Manzara harika. Derme çatma bir tesis. Bir duşu bir de kabini bulunuyor. Üstümüzü değiştirip kendimizi bembeyaz kumsalın bulunduğu sulara bırakıyoruz. Bir Fransız turist grubu buranın keyfini çıkarıyor.
Güneş yakıcı. Anlaşılan iki günü deniz kenarında geçirebilsek tamamen bronz olurduk. Duş aldıktan sonra kıyıdan uzak bir restorana oturup Andaman’ın lezzetli balıklarından tadıyoruz. Sanki bir masalın içinde yaşıyoruz. Unutulmaz anlar…

Artık dönme vakti. Burada günlerce kalabilirim. Dönüşte meşhur vergisiz alışveriş dükkânlarını ziyaret ediyoruz. Hakikaten her şey çok ucuz ama bizim taşıyacak yerimiz yok. Özellikle çikolatalar Malayların en çok aldığı ürün.Koşarak gemiye yetişiyoruz. Artık gün bitiyor.

Karnımız acıktı ama gece geç vakit olduğu için açık bir yer bulmak zor. Arabayı park ettiğimiz yerden aldıktan sonra Penang’ta bir McDonald’a giriyoruz. Anlaşılan burası Malaylar tarafından oldukça popüler. İçerisi fazlasıyla
kalabalık. Fiyatlar çok ucuz. Evde bizi Kalamani’nin annesi karşılıyor. Onunla çektiğimiz fotoğraf ise anılarda kalıyor. Ne yazık ki dönüşümüzden birkaç ay sonra vefat ettiğini öğreniyoruz. Oğlu ile bizi ziyaret etmek istiyordu. Dünya. Artık fotoğrafı duvarda kocasının yanında yer alacak. Onun için de bir ateş yanacak.
Ertesi sabah erkenden Singapur’a uçmak üzere havaalanına gideceğiz.