Beste Serim Erbak-Finlandiya-Joensuu

FİNLANDİYA –Joensuu-12-18 EYLÜL-2011

Helsinki’den 15.12 te kalkan trenimiz 4 saat sonra Joensuu’ya vardı. Tren çok modern. Kablosuz internet ağı olduğu için bilgisayar kullanabildik. Gittiğini bile anlamıyorsunuz. Hiç sarsmıyor.19.00 civarında Joensuu garındaydık. Küçük ve sevimli bir şehir.

Yürüyerek internetten yer ayırttığımız Atrium otele gittik. Altı bar olan, karmakarışık kapılar ve iç karartan renkler. Birtakım merdivenlerden yukarı odamıza çıktık. Gezilerim sırasında otellerin internette göründükleri gibi olmadığı gerçeğini bir kez daha yaşadım. Odalar çok dar. Herhalde bu otelin en sevimli yanı her söylenileni tekrar eden kocaman bir kafesteki papağan… Bir gün yolunuz buralara düşerse bu oteli önermem. Akşam yemeğini otelin yakınında daha sonra öğrendiğimize göre buranın iyi restoranı olan “Rosso”da yedik. Daha çok İtalyan yemekleri var.

Ertesi gün Helsinki’de gördüğümüz Sokos otele geçtik. Düzgün bir otel ama diğerinin bir misli fiyatı var.
Finliler tatlı ve tuzluyu bir arada yiyorlar. Benim damak tadıma uyduğu için beğendim. Finlandiya her yanı ormanlarla kaplı bir ülke. Yerlerde her çeşit mantar var. Orman konusunda çok gelişmişler. Örneğin bir ağacı kesmeye karar verdiklerinde önce üzerindeki canlıları başka bir ağaca taşıyor sonra kesiyorlarmış. Joensuu’yu rahatlıkla yürüyerek gezebilirsiniz. Saimaa Gölü’nün kıyısındaki bu şehirde tekneler, yatlar suyun üzerinde süzülüyorlar. Evler ağaç malzemenin fazla kullanıldığı yapılar. Hatta kiliseler ve büyük yapılar bile. Dikkatimi çeken bir şey de herhalde hava kirliliği sıfır olduğu için havanın berraklığı.

Joensuu’ya yaklaşık 30 kilometre uzakta “Eno”diye bir köy var. Buradaki bir ilkokul müzik öğretmeni sınıfında başlattığı ağaç dikme projesini önce ülkeye sonra da bütün dünyaya benimsetmiş. ENO kuruluşuna üye olan dünyadaki tüm okullar ile 100 milyon ağaç dikmeyi hedefliyorlar. Tabiî ki bu olay iklim değişikliği için alınabilecek en önemli önlem. Bir kişi ne yapabilir dememeli…
Dünyada en iyi eğitim sistemlerinden birine sahip ülke Finlandiya. Okulları o kadar güzel o kadar ev gibi ki şaşırdım. Burada öğrencinin okumaması mümkün değil. Öğrenciler sınıfa girerken ayakkabılarını dışarıda çıkarıyorlar. Çorapla sınıfa giriyorlar. Koridorlarda musluklar var, derse girmeden önce ellerini yıkıyorlar. Bol bol deney yapıyorlar. Okul yemekhanesinde çocuklar yemek tepsilerindeki her şeyi temizleyerek yıkamaya hazır hale getiriyorlar. Sorumluluk. Düzgün vatandaş olmada atılan ilk adımlar. Aynı şekilde bir öğretmenin eğitimi de uzun ve zorlu bir yol. Ülkem adına çok üzüldüm. Bu şartlara kim bilir ne zaman sahip olabiliriz. Biz herhalde görmeyiz ama umarım bir gün torunlarımız bu olanaklara sahip olur.

Fazla sayıda bisiklet var. Finliler kırmızıyı seviyor. Duru ve berrak bir tenleri var. Nüfus olarak da az oldukları için sokaklar çok sakin aynı insanlar gibi. Caddelerde okuma odaları var. Günlük gazeteleri okuyorlar. Okudukları kitapları da bir kutuya atıyorlar. Sonra başkaları okusun diye.
Kış mevsimine girildiği için gemi turları yapılmıyor. Aslında yazın bu turlar oldukça ilgi çekiyormuş. Koli Milli Parkını geziyoruz. Şahane manzaralar. Aslında bu ülkenin her yanını dolaşmalı diye düşünüyorum.