Beste Serim Erbak-Gaziantep

SURİYE’DEN GAZİANTEP’E- 5 Temmuz 2010

Suriye’yi gezimizi tamamladıktan sonra, Halep’ten Gaziantep’e gitmek istedik. Sınırdan geçen bir otobüs olmaması nedeniyle şehre ulaşabilmek ancak bir taksi ile mümkün olabildi. Halep’teki taksiler sıkı bir pazarlık sonucu sizi Antep’e götürüyorlar. Taksi şoförleri Türkçe biliyorlar. Bu açıdan bir zorluk çekmiyorsunuz.
Saat 16.00’da Halep’ten yola çıktık. Öncüpınar sınır kapısını geçtikten sonra Kilis üzerinden Antep’e varacağız. Taksiye 3 kişi toplam 90 TL ödedik. Şoför sınırı geçmek için gereken tüm işlemler ile ilgilendi. O sırada İran’dan hareket edip Şam üzerinden İstanbul’a giden, kara çarşaflı kadınlar ve sakallı adamlarla tıka basa dolu bir otobüs gördük. Şoförün korkusu bu otobüse rastlamaktı. İşlemleri çok oluyormuş. Maalesef korktuğu başına geldi. Epeyce vakit kaybettik.

Her gün Kilis’ten arabaların sınırdan geçerek ucuz benzin doldurduğunu öğrendik.Zira Suriye’de benzin fiyatı oldukça düşük. Çocukluğumda babamın görevi dolayısıyla Kilis’e gitmiştim. O zamanlar minicik bir yerdi. Şimdi tanıyamadım. Her taraf ağaçlarla kaplı. Antep fıstığı. Yemyeşil. Arap topraklarından Türkiye’ye girince insan memleketinin değerini bir kat daha iyi anlıyor.
Saat 18.27 de Antep’teydik. Her zamanki gibi öğretmenevini aradık. Yeşillikler içinde eski bir kilisenin -Kendirli Kilisesi- yanında inşa edilmiş, tertemiz bir konaklama tesisi. 1860 yılında inşa edilen bir Katolik Ermeni kilisesi olan Kendirli Kilisesi inşaatına Napolyon da maddi yardım yapmış. Yapımında siyah ve beyaz kesme taşlar kullanılmış. Yeşilsu mevkiinde bulunuyor.

Gaziantep çok düzenli ve gelişmiş bir şehir. Bunu beklemiyordum doğrusu. Belediye çok iyi çalışmış. İnsan ister istemez yaşadığı şehir ile karşılaştırıyor. Antep oldukça fazla sayıda müze barındırıyor.
Birçok bina koruma altına alınmış ve restore edilmiş. ”Fatih Sultan Mehmet İlköğretim Okulu, Ermeni Kız Koleji olarak yapılmış. Şimdilerde Tarihi Çevre Koruma Şube Müdürlüğü (KUDEB) olarak hizmet veriyor.
“Bey Camii” Bugüne kadar tam olarak ulaşamamış ama girişi hala durmakta, Bey Mahallesi’nde bulunuyor.
Emine Göğüş Mutfak Müzesini geziyoruz. Antep kalesinin karşısında. Eski mutfak düzenleri ve Antep geleneksel yemekleri. İkindide gelen misafirlere ikram edilen Fekke Sofrası. Tatlı, şıra, pestil, kuş üzümü armut sunulduğu.
Antep’in Bakırcılar Çarşısı da meşhur. Restore edilmiş.500 yılı aşkın bir geçmişi varmış. Adından da anlaşıldığı gibi bakır işlemeciliği yapılıyor. “Zincirli Bedesten ”in hemen girişinde bıçak, kama, bakırcılık işçiliği yapan eski ustalar var. Bakır eşyaların üzerlerine işlemeler yapıyorlar. Onlardan biriyle sohbet ettik. Bu çarşıya yakın “İmam Çağdaş” diye Antep yemekleri yapan bir lokanta var. Lahmacun ısmarladık. Orada oturan Antepli birisi bize lahmacunu nasıl yememiz gerektiği konusunda bilgi verdi. Ve şöbiyet.. İçinden fıstıklar taşan insanın yedikçe yemesi gelen muhteşem tatlı. Üç çeşidinin olduğu söyleniyor. Ama pahalı.

Baharatçıları dolaşmak büyük zevk. Zahter(dağ kekiği), Melengiç Kahvesi.
Burada çok değişik bir durumla karşılaştım. Esnaf Sahresi. Her ayın belli günlerinde belli esnaflar 2 gün tatil olurmuş. Örneğin biz oradayken salıydı. Ve berberler tatildi. Hep birlikte pikniğe giderlermiş.
Yollarda dut şerbeti satan satıcılar insanı cezbediyor. Hiç bu kadar lezizini içmemiştik diyebilirim. Bol bol silah dükkânları var. Birinin camekânında yazan “Bihter’i vuran silah geldi” yazısı çok hoşumuza gitti. Bihter o sıralarda televizyonda oynayan “Aşkı-Memnu” dizisinin kahramanı. Halkımızın televizyonla bütünleştiğinin göstergesi. Tuhaf bir ironi.
Daha sonra “Pişirici Kastel” ini gezdik. Bize çok ilginç geldi. Eskiden kentin çeşitli yerlerinden kanallarla getirilen sular şehrin belirli merkezlerinde toplanıyormuş. Buradan da yine kanallarla şehre su dağıtımı yapılıyormuş. Bunlara da “Kastel” deniliyormuş. İçerisi çok serin. Bir çeşit yeraltı su tesisi.
Tahtani Camii’nin minaresi dikkat çekici. Yapılış tarihi tam bilinmiyormuş.
Gaziantep Mevlevihane’si Vakıf Müzesini gezdik. Mevlevi dervişlerinin maketleri, el yazması Kuranlar, halılar, kilimler. Eski bir taş yapı.
“Yeni Han Halıcılar Sarayı” Şekeroğlu Mahallesi’nde. Yaklaşık 250 yıllık bir tarihi var. Burada halıcılar bulunuyor.
Gezdiğimiz “Nakıpoğlu Evi” olarak bilinen tarihi Antep Evi Gaziantep savunmasında şehit düşenlerin anısını yaşatmak amacıyla kurulmuş bir müze. Antep Harbi’nin nasıl kazanıldığını sesli olarak anlatılan sahneler var. İnsanı duygulandıran, gururlandıran sahneler.
Öğretmenevinden otogara 15 TL vererek taksi ile gittik Otobüsle Urfa’ya doğru yola çıktık. Çok güzel bir terminal binası. Biletler kişi başı 15 TL.