Beste Serim Erbak: MuseoArcheologicoNazionaledi Napoli

NAPOLİ –MuseoArcheologicoNazionaledi Napoli – Şubat 2014
Sabah erkenden Fransızca Tiyatro Festivalinin yapılacağı Fransız Kültür Merkezine gittik. Oldukça tarihi bir bina. Şehrin dar sokaklarında yürürken tam da İtalya’da olduğumu hissettim.Minik dar balkonlarda dışarıya doğru asılan çamaşırların üzeri naylonlarla kaplanmış. Anlaşılan yağmura karşı önlem alınmış. Binaların dış cephelerinde taş oymalar, küçük zarif heykeller, dantel gibi işlenmiş balkonlar, pencereler, canlı renkler.

Festivale katılan diğer gençlerle birlikte Napoli Arkeoloji Müzesini (İtalyanca: MuseoArcheologicoNazionaledi Napoli) ziyaret ediyoruz. XVIII. Yüzyılda kurulmuş İtalya’nın en güzel müzelerinden biri. Devasa bir yapı. Toledo caddesinde. Ana kapıya sağlı sollu büyük merdivenler ile çıkılıyor. Üç katlı müzede, Dünyanın en iyi Yunan ve Roma antikaları, mozaik ve heykelleri, değerli taşları ile cam ve gümüş sanat eserleri sergileniyor. Pompeii’deki Roman Erotica koleksiyonuna sahip müzede yaklaşık iki bin yaşında olan duvar resimlerinin hala yapıldığı günkü gibi durması ise inanılmaz bir güzellik.

Müze hakkında bilgi veren Fransız Kültür Ataşesinin anlattığına göre Kardinal Alessandro Farnese’nin daha çok Roma ve çevresinden topladığı, daha sonra Elisabetta Farnese’nin eline geçen Farnese koleksiyonunda yer alan antik mermer heykellerin eşi benzeri yok. Hakikaten de doğru. Eserler o kadar güzel ki… Aslında burada bolca vakit geçirilebilir. En üst katta “Gizli oda” diye bir bölüm var. Buraya girişte 18 yaş sınırlaması bulunuyor. Mozaikler ve tablolar o zamanın aşk hayatını gösteriyor. Hindistan ve Nepal’deki tapınak sütunlarını ya da duvarlarını süsleyen Kamasutra örnekleri.

Müzenin salonlarından birinde, Antik heykellerin arasında, seyretmekten büyük bir keyif aldığımız performansise muhteşem. Napoli’nin, 17.yüzyıldan beri canlandırılan kekeme, kambur, kötü huylara sahip, ağzında bakla ıslanmayan, gözleri ve burnu siyah bir maskeyle kaplı, beyaz giysili, kukla tiplemesi “Pulcinella”nın, Napoliten şarkılar eşliğinde,“PollicinielloPulcinella”adlı gösterisi, sanatçı SergioDi Paola tarafından sunuluyor. Tarihin ortasında, sanki bir başka zamanda yaşıyormuşçasına mest ediyor.
Gösteriye eşlik eden Polifonico San Leonardo, İsoladiProcida Korosu ŞefiAldo De Vero o kadar coşuyor ki en sonunda seyircileri de davet ediyor. Fırlayıp koroya katılıyorum. Muhteşem bir haz. Sanatın sihirli gücü insanı anında başka dünyalara götürüyor, yaşama inanılmaz bir anlam katıyor. İtalya’nın neresine giderseniz gidin bu duyguyu her an yaşayabiliyorsunuz. Buradan tekrar Fransız Kültür Merkezine dönüyoruz. Orada bizi başka bir harika gösteri daha bekliyor.
Caméléon Atölye sanatçısı Marie–HélèneGarnier ve Eric Bergeonneau’ nun oynadığı Marie-Sabine Roger’nin romanından uyarlanmış “Bir Prensesin Emirleri”. Işık ve ses o kadar büyük bir uyum içinde ki…

Ertesi gün Napoli’nin İstutioProfessionale Servizidell’Enogastronomia e dell’OspitalitaalberghieraAntonioEspositoFerraioli okulunun gastronomi ustaları bizi bu yörenin yemeklerini yapıyorlar. Birbirinden lezzetli. Öğleden sonra sanatçı MarryArmand tarafından canlandırılan kadına yönelik şiddeti anlatan bir oyun izliyoruz.

Festivalde Beninli sanatçı Adijcoudé Sena Bonaventure, İtalyan sanatçı Liliana De Cristofaro ve Togo’lu sanatçı GarnalSeya’nın tarafından çalınan müzik eşliğinde yapılan danslar harika. Dans ve tempo deyince insanın aklına hemen Afrika geliyor.