Beste Serim Erbak-Nepal–Katmandu-Durbar Meydanı

NEPAL – (Bölüm 3) KATMANDU – DURBAR MEYDANI

Sabah kahvaltıdan sonra dağ yollarından Katmandu’ya döndük. Vakit öğlen oldu, karnımız acıktı. Katmandu’ya daha önce gelen arkadaşlarımızdan aldığımız bilgilere göre buranın Pizza Hot’ı çok meşhurmuş. Belki de sürekli Nepal yemeklerinden sonra alışıldık bir tat olduğu içindir.. İki kişi 1500 Nepal rupisi ödüyoruz. Katmandu’nun nispeten modern bir caddesinde bulunuyor. Türk Hava Yollarının bürosuna da rastladık. Sanıyorum buraya İstanbul’dan direk uçuş var. Gerçekten lezizdi pizza. Ama bu yemeğe kadar özellikle açık su içmemeye gösterdiğimiz özeni bozduk modern görünce. Getirilen buzlu suyu içince mahvolduk. Ne olduysa bundan oldu. Midelerimiz altüst. Bir taksi ile otele döndük.

Katmandu’da köpekler dikkatimi çekti. Çok güzeller. Bu arada Nepal çayını almayı da ihmal etmedik. Çarşının içinden yürüyerek Katmandu Durbar Meydanına geldik. Yolda demir ve ağaç işçiliği yapan küçük dükkânları gördük. Daha önce de söz ettiğim gibi Nepal’in özellikle ağaç işçiliğinin kullanıldığı pencereleri, kapıları meşhur. Gerçekten de o kadar güzeller ki insan bir sanat eserini seyreder gibi hayran hayran binalara bakmaktan kendini alamıyor. İşin ilginç tarafı bunların tarihte kaybolmamış olması. Halen yapılmakta. Hani bizde nerdeyse parmakla sayılacak ustalar burada her yerde. Aynı şekilde demir işçiliği… Dökme demirden kapı kolları, küçük heykeller ve daha buna benzer bir yığın eşya… Güzel yapıların üstünden orasından burasından geçen teller, nasıl yaparsanız yapın fotoğraf karelerinde yer alıyor.

Tarihî bir yeri gezerken kendinizi orada yaşıyor farz edersiniz ya burada hepsi birbirine karışıyor.1500’lü yıllarda yapılmış bir evde ya da aynısı olan yeni versiyonunda Nepalli bir aile yaşıyor. Rüya gibi. En ilginç olan ise Nepal’i koruduğuna inanılan, saflık ve temizliği temsil eden çocuk tanrıça Kumari’nin yaşadığı saray kare plandaki saray. Ana kapı geniş bir avluya açılıyor. Kırmızı tuğlalar ve el oymalarıyla nefis pencereler. Kumari zaman zaman pencereden bakıyor. Bize de yüzünü gösterdi. Ama fotoğraf çekmek yasak. Tabii kapıda satılan Kumari’nin resminin bulunduğu kartpostalları da söylemek yerinde olur. Girdikten hemen sonra 6 ya da 7 yaşlarında kırmızı tonların hâkim olduğu abartılı makyajıyla Kumari çıkıp halka bakıyor. İki ,üç dakika kadar. Oyuncak bebeğe benziyor.

Kumari’nin seçimi şöyle oluyormuş: Ülkedeki 3 ya da 5 yaşlarında kız çocuklar arasından rahipler tarafından seçiliyormuş. Gözleri mavi ya da siyah, dişleri beyaz, küçük ve biçimli dili olan, güzel sesli, düzgün vücutlu, kolları ince uzun, elleri zarif… gibi özelliklere sahip olmalıymış. Ayrıca o güne kadar hiç yaralanmamış, yani kanının bir zerresinin bile akmamış olması gerekiyormuş. Burcu bakımından iyi özellikler taşımalıymış. Ayrıca korku gibi duyguları taşımaması şartmış. Ergenliğe eriştiğinde ise Tanrıçalığı bitiyor ve ailesinin yanına dönüyormuş. Ama onunla kimse evlenmek istemiyormuş. Zira bir adam onunla evlenirse bu, adamın genç öleceğine inanılıyormuş. Bilmem artık Nepal halkı çocuklarının Kumari olması için ne kadar uğraşıyor.

Her şey inanca bağlı. Avlunun en alt kenar süslemeleri ilgimi çekiyor. Bunlar çeşitli hayvanların çiftleşmesini gösteriyor. Taş oymalarla yapılmış. Güvercinlerden tutun gergedanlara kadar. Meydan UNESCO Dünya Kültür Mirasları korumasında. Girişteki kulübeden biletlerimizi aldık. Kişi başı 750 Nepal rupisi. Ne olur ne olmaz kontrol olabilir diye düşündük. Her yerde olduğu gibi bir rehber yanımıza geldi. Biz de biraz daha fazla bilgi alabiliriz ve bizi durmadan yanımıza gelecek olan seyyar satıcılardan korur düşüncesiyle kabul ettik. İngilizce biraz Almanca ve biraz Fransızca her dilden bir anlatım dinledik. Binaların özellikle çatılarında kırmızı kumaştan fırfırların kullanılması bana çok ilginç geldi.

Alanda pek çok tapınak var. Kasthamandap, Siva ve Parvati Tapınakları. Şiva ve Parvati’nin pencereden bakan büstleri bir tiyatro sahnesi. Trailokya Mohan , Maju Devali, Bhagwati Tapınakları, Basantapur Kulesi, meydanın sonuna doğru meyve ve sebze satıcıları. Hanuman’ın örtülü heykeli.

Rehberin anlattıklarına göre Hanuman’ın yüzü tam karşıda bulunan tapınaktaki Kamasutra ağaç işlemeleri görmesin diye örtülmüş. Güldük. Çıkışta para karşılığı geleneksel giysileri ile fotoğraf çektiren Hindular var. Ne söylersek söyleyelim, rehber bizi gene de Kaşmir satan bir dükkâna götürüyor.
Rehber cebinden boncuk bir kolye çıkarıyor. Önce 700 avro diyor biraz sonra 50 dolara razı oluyor. Kaşmiri nereden alırsanız alın bir diğer satıcı önce aldığınızın sahte olduğunu söylüyor. Anlamak şart. Çıkışta bir bisiklet taksiye atlayıp otele dönüyoruz. Otel sahibi bizim aracılığımızla Türkiye’den, Nepal Butan ve Tibet turları organize etmek istiyor. Bakalım. Çok sıcakkanlı insanlar. Hindistan’a gidecek uçağımız üçte kalkıyor. Büyülü Nepal bitti. Keşke seyahatimizi biraz daha uzun planlasaydık.
Havaalanına gidiyoruz. Ayrılırken boynumuza bir eşarp bağlıyorlar. Gelenekselmiş. Bir kez daha gelmemizi istiyorlar. Delhi aktarmalı, Hindistan’ın en güney noktasında Fort –Cochin şehrine uçacağız.